Öneri Formu
Hadis Id, No:
10287, B001560
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو بَكْرٍ الْحَنَفِىُّ حَدَّثَنَا أَفْلَحُ بْنُ حُمَيْدٍ سَمِعْتُ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَشْهُرِ الْحَجِّ ، وَلَيَالِى الْحَجِّ وَحُرُمِ الْحَجِّ ، فَنَزَلْنَا بِسَرِفَ قَالَتْ فَخَرَجَ إِلَى أَصْحَابِهِ فَقَالَ « مَنْ لَمْ يَكُنْ مِنْكُمْ مَعَهُ هَدْىٌ فَأَحَبَّ أَنْ يَجْعَلَهَا عُمْرَةً فَلْيَفْعَلْ ، وَمَنْ كَانَ مَعَهُ الْهَدْىُ فَلاَ » . قَالَتْ فَالآخِذُ بِهَا وَالتَّارِكُ لَهَا مِنْ أَصْحَابِهِ قَالَتْ فَأَمَّا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرِجَالٌ مِنْ أَصْحَابِهِ فَكَانُوا أَهْلَ قُوَّةٍ ، وَكَانَ مَعَهُمُ الْهَدْىُ ، فَلَمْ يَقْدِرُوا عَلَى الْعُمْرَةِ قَالَتْ فَدَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا أَبْكِى فَقَالَ « مَا يُبْكِيكِ يَا هَنْتَاهْ » . قُلْتُ سَمِعْتُ قَوْلَكَ لأَصْحَابِكَ فَمُنِعْتُ الْعُمْرَةَ . قَالَ « وَمَا شَأْنُكِ » . قُلْتُ لاَ أُصَلِّى . قَالَ « فَلاَ يَضِيرُكِ ، إِنَّمَا أَنْتِ امْرَأَةٌ مِنْ بَنَاتِ آدَمَ كَتَبَ اللَّهُ عَلَيْكِ مَا كَتَبَ عَلَيْهِنَّ ، فَكُونِى فِى حَجَّتِكِ ، فَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَرْزُقَكِيهَا » . قَالَتْ فَخَرَجْنَا فِى حَجَّتِهِ حَتَّى قَدِمْنَا مِنًى فَطَهَرْتُ ، ثُمَّ خَرَجْتُ مِنْ مِنًى فَأَفَضْتُ بِالْبَيْتِ قَالَتْ ثُمَّ خَرَجَتْ مَعَهُ فِى النَّفْرِ الآخِرِ حَتَّى نَزَلَ الْمُحَصَّبَ ، وَنَزَلْنَا مَعَهُ فَدَعَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ أَبِى بَكْرٍ فَقَالَ « اخْرُجْ بِأُخْتِكَ مِنَ الْحَرَمِ ، فَلْتُهِلَّ بِعُمْرَةٍ ثُمَّ افْرُغَا ، ثُمَّ ائْتِيَا هَا هُنَا ، فَإِنِّى أَنْظُرُكُمَا حَتَّى تَأْتِيَانِى » . - قَالَتْ - فَخَرَجْنَا حَتَّى إِذَا فَرَغْتُ ، وَفَرَغْتُ مِنَ الطَّوَافِ ثُمَّ جِئْتُهُ بِسَحَرَ فَقَالَ « هَلْ فَرَغْتُمْ » . فَقُلْتُ نَعَمْ . فَآذَنَ بِالرَّحِيلِ فِى أَصْحَابِهِ ، فَارْتَحَلَ النَّاسُ فَمَرَّ مُتَوَجِّهًا إِلَى الْمَدِينَةِ . ضَيْرُ مِنْ ضَارَ يَضِيرُ ضَيْرًا ، وَيُقَالُ ضَارَ يَضُورُ ضَوْرًا وَضَرَّ يَضُرُّ ضَرًّا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Bekr el-Hanefî, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe (r.anhâ) şöyle rivayetetmiştir:
Hac aylarında, hac gecelerinde ve hac ihramı içerisinde Rasulullah (sav) ile birlikte çıktık. Serif’te konakladık. (Âişe devamla) dedi ki: Rasulullah (sav) ashabının karşısına çıkarak şöyle buyurdu: “Aranızdan beraberinde hediyelik kurbanlıkları bulunmayıp, ihram niyetini umre niyetine çevirmek isteyen bir kimse bunu yapsın ama beraberinde hediyelik kurbanlıkları bulunanlar yapmasın” buyurdu. Âişe dedi ki: Ashabından bazıları onun bu tavsiyesine uydu, bazıları yerine getirmedi. Ama Rasulullah (sav) ve ashabından bazı adamlar, -güç sahibi kimseler olup beraberlerinde hediyelik kurbanlıklar olduğundan ötürü- umre yapadı. (Âişe devamla) dedi ki: Ağlamakta olduğum bir sırada Rasulullah (sav) yanıma girdi ve: “Neden ağlıyorsun ey kadın” buyurdu. Ben: Senin ashabına söylediğin sözleri işittim ve benim umre yapma imkânımın olmadığını gördüm, dedim. O: “Peki halin ne?” buyurdu. Ben: Namaz kılamıyorum, dedim. O: “Bunun sana zararı olmaz, sen de Âdem’in kızlarından bir kadınsın. Allah onlar hakkında neyi yazıp takdir buyurmuş ise senin hakkında da onu yazmıştır. Bu sebeple sen hac niyetin üzere kal ve haccının gereklerini yerine getir. Allah’ın sana umreyi de nasip etmesi umulur” buyurdu.
(Âişe devamla) dedi ki: Biz de onun Veda haccında çıktık ve Mina’ya vardığımız zaman temizlenmiş oldum. Sonra Mina’dan yola çıktım, Beyt’i de tavaf ettim, daha sonra Mina’dan son ayrılışda onunla birlikte çıktım. Nihayet o, Muhassab mevkiinde konaklayınca, biz de onunla birlikte konakladık. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman’ı çağırarak: “Kız kardeşini Harem’in dışına çıkart, o da bir umre yapmak üzere niyet edip ihrama girsin. Sonra bu umreyi bitirin. Arkasından her ikiniz de buraya gelin. Ben sizleri yanıma döneceğiniz vakte kadar bekleyeceğim” buyurdu. (Âişe) dedi ki: Biz de umre yapmak üzere Harem’in dışına çıktık. Nihâyet umremi de yapıp, tavafı da bitirdikten sonra seher vaktinde onun yanına geldim. Allah Rasulü: “Bitirdiniz mi?” buyurdu. Ben: Evet, dedim. Bunun üzerine ashabı arasında yola koyulmak üzere hazırlanmayı ilan ettirdi. İnsanlar da hazırlıklarını yapıp yola koyuldular ve Medine istikametinde yoluna devam etti.
(Hadisde geçen “dayr: zararı yok” mastarı “dâra-yadîru-dayran” dan gelmektedir. Bununla birlikte (fiilin orta harfi y yerine vav olmak üzere) dâra-yadûru, davran” ile “darra-yadurru-darran” da denilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hac 33, 1/499
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Muhammed Kasım b. Muhammed et-Teymî (Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddîk)
3. Ebu Abdurrahman Eflah b. Sufeyrâ el-Ensarî (Eflah b. Humeyd b. Nâfi')
4. Ebu Bekir Abdulkebir b. Abdulmecid el-Basri (Abdulkebir b. Abdulmecid b. Ubeydullah)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Hac, Hacc-ı kıran
Hac, Hacc-ı temettu
Hac, hayızlı/lohusa kadının
Hac, sünnetleri