1 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle söylemiştir:
Bizler Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Zilhicce ayının sonun doğru Medine'den yola çıktık.
Hz. Peygamber (sav): "Kim umre niyetiyle ihrama girmek isterse ihrama girip telbiye getirsin. Hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirmek isteyen de hac niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Ben eğer kurbanlık getirmemiş olsaydım umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirirdim." buyurdu.
Bunun üzerine ashabından bazıları umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi, bazıları da hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. Ben de umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirenlerdim. Ben, Mekke'ye girmeden önce hayız oldum. Hayızlıyken de arefe günü gelip çattı. Ben durumumu Hz. Peygamber'e (sav) arz edip söyledim. Peygamber: "Umreni bırak, başının saç örgülerini çöz, taran ve hac niyetiyle ihrama girip telbiye getir!" buyurdu. Ben de öyle yaptım. Nihayet (hac bitince) Muhassab'da kaldığımız gecede Hz. Peygamber (sav), (Kardeşim) Abdurrahman'ı, benimle birlikte Tenîm'e yolladı. Abdurrahman, Aişe'yi bineğinin arka tarafına bindirip götürdü. Aişe orada daha önce başladığı umresinin yerine, yeni bir umre niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. Böylece Allah Aişe'nin haccını ve umresini kabul etti. Bu umreden dolayı kefaret olarak kurban, sadaka ve oruç da gerekmedi.