وَأَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ : عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُقْرِئُ أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ عَنْ لَيْثٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَابِطٍ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ أَوْ عَنْ أَخِى أَبِى أُمَامَةَ قَالَ : رَأَى رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَوْمًا عَلَى أَعْقَابِ أَحَدِهِمْ مِثْلُ مَوْضِعِ الدِّرْهَمِ أَوْ مِثْلُ مَوْضِعِ ظُفُرٍ لَمْ يُصِبْهُ الْمَاءُ قَالَ فَجَعَلَ يَقُولُ :« وَيْلٌ لِلأَعْقَابِ مِنَ النَّارِ ». قَالَ : وَكَانَ أَحَدُهُمْ يَنْظُرُ فَإِذَا رَأَى بِعَقِبِهِ مَوْضِعًا لَمْ يُصِبْهُ الْمَاءُ أَعَادَ وُضُوءَهُ.وَهَذَا إِنْ صَحَّ فَشَىْءٌ اخْتَارُوهُ لأَنْفُسِهِمْ وَقَدْ يَحْتَمِلُ أَنْ يُرِيدَ بِهِ أَعَادَ وُضُوءَ ذَلِكَ الْمَوْضِعِ فَقَطْ.

Bize Ebû'l-Hasan Ali b. Muhammed el-Mukriî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub, ona Abdullah b. Abdülvehhâb, ona Abdulvâhid b. Ziyâd, ona Leys, ona Abdurrahman b. Sâbit, ona Ebû Umâme yahut Ebû Umâme'nin kardeşi şöyle dedi:

"Rasûlullah (sav) bir gurup insanın (abdest aldığını), içlerinden birisinin topuklarında dirhem veya tırnak büyüklüğünde bir yere suyun değmemiş olduğunu gördü ve, 'Vay o topukların ateşten çekeceklerine!' dedi. Bunun üzerine her biri topuklarına baktı, birisi topuğunun bir noktasına suyun değmediğini gördü ve tekrar abdest aldı."

Bu rivayet eğer sahih ise, onlar tekrar abdest almayı kendileri düşünmüş olabilirler, ancak tekrar abdest almak ifadesiyle sadece suyun değmediği yeri yıkamayı kastetmiş olma ihtimali de vardır.

• Beyhakî Sünen-i Kebir Tahâret 400, 1/256