Öneri Formu
Hadis Id, No:
14177, T000724
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ وَأَبُو عَمَّارٍ وَالْمَعْنَى وَاحِدٌ وَاللَّفْظُ لَفْظُ أَبِى عَمَّارٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكْتُ . قَالَ « وَمَا أَهْلَكَكَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى امْرَأَتِى فِى رَمَضَانَ . قَالَ « هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُعْتِقَ رَقَبَةً » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَصُومَ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُطْعِمَ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ . قَالَ « اجْلِسْ » . فَجَلَسَ فَأُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقٍ فِيهِ تَمْرٌ - وَالْعَرَقُ الْمِكْتَلُ الضَّخْمُ قَالَ « تَصَدَّقْ بِهِ » . فَقَالَ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا أَحَدٌ أَفْقَرَ مِنَّا . قَالَ فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ . قَالَ « فَخُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ وَعَائِشَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا الْحَدِيثِ عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ فِى مَنْ أَفْطَرَ فِى رَمَضَانَ مُتَعَمِّدًا مِنْ جِمَاعٍ وَأَمَّا مَنْ أَفْطَرَ مُتَعَمِّدًا مِنْ أَكْلٍ أَوْ شُرْبٍ فَإِنَّ أَهْلَ الْعِلْمِ قَدِ اخْتَلَفُوا فِى ذَلِكَ فَقَالَ بَعْضُهُمْ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ وَالْكَفَّارَةُ . وَشَبَّهُوا الأَكْلَ وَالشُّرْبَ بِالْجِمَاعِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَابْنِ الْمُبَارَكِ وَإِسْحَاقَ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ وَلاَ كَفَّارَةَ عَلَيْهِ لأَنَّهُ إِنَّمَا ذُكِرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم الْكَفَّارَةُ فِى الْجِمَاعِ وَلَمْ تُذْكَرْ عَنْهُ فِى الأَكْلِ وَالشُّرْبِ . وَقَالُوا لاَ يُشْبِهُ الأَكْلُ وَالشُّرْبُ الْجِمَاعَ . وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ . وَقَالَ الشَّافِعِىُّ وَقَوْلُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لِلرَّجُلِ الَّذِى أَفْطَرَ فَتَصَدَّقَ عَلَيْهِ « خُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . يَحْتَمِلُ هَذَا مَعَانِىَ يَحْتَمِلُ أَنْ تَكُونَ الْكَفَّارَةُ عَلَى مَنْ قَدَرَ عَلَيْهَا وَهَذَا رَجُلٌ لَمْ يَقْدِرْ عَلَى الْكَفَّارَةِ فَلَمَّا أَعْطَاهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا وَمَلَكَهُ فَقَالَ الرَّجُلُ مَا أَحَدٌ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنَّا . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . لأَنَّ الْكَفَّارَةَ إِنَّمَا تَكُونُ بَعْدَ الْفَضْلِ عَنْ قُوتِهِ . وَاخْتَارَ الشَّافِعِىُّ لِمَنْ كَانَ عَلَى مِثْلِ هَذَا الْحَالِ أَنْ يَأْكُلَهُ وَتَكُونَ الْكَفَّارَةُ عَلَيْهِ دَيْنًا فَمَتَى مَا مَلَكَ يَوْمًا مَا كَفَّرَ .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî ve Ebu Ammâr, -mânâ aynıdır ancak hadisin lafızları Ebu Ammâr'a aittir- onlara Süfyân b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelip "Yâ Rasulullah! Helak oldum!" dedi. Nebî (sav), "Seni helak eden de nedir?" buyurdu. (Adam), "Ramazan'da hanımımla münasebette bulundu" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Bir köle azat edebilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Rasulullah (sav), "Peş peşe iki ay oruç tutmaya güç yetirebilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Nebî (sav), "60 fakiri doyurabilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Otur" buyurdu. (Adam) da oturdu. (O esnada) Rasulullah'a (sav) içinde hurma olan büyük bir sepet getirildi. -Râvilerden biri "el-'Arak (الْعَرَقُ), büyük bir sepettir" açıklamasında bulunmuştur- Nebî (sav), (adama), "(Bunu alıp) sadaka olarak dağıt" buyurdu. (Adam) da "(Medine'nin şu) iki siyah kayaları arasında bizden daha fakiri yoktur" dedi. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), azı dişleri gözükene dek gülüverdi. (Ardında da) "Onu al, ailene yedir" buyurdu.
Bu konuda İbn Ömer, Aişe ve Abdullah b. Amr'dan da hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
İlim ehli nezdinde, Ramazan'da bilerek cinsel münasebette bulunup orucunu bozan kimse hususunda amel bu hadise göredir. Orucunu yeyip içmek suretiyle bile bile bozana gelince, ilim ehli bu hususta ihtilaf etmiştir. Onların bir kısmı, o kişiye kazâ ve keffaret gerekeceğini ifade edip yeme ve içmeyi cinsel münasebete benzetmiştir ki bu, Süfyân es-Sevrî, İbn Mübârek ve İshâk'ın görüşüdür. Onların bir kısmı ise, ona keffâret değil, kazânın gereceğini benimsemiştir. Çünkü, Nebî'den (sav) cinsel münasebet hususunda keffâret nakledilmiş, ondan yeme ve içme hususunda rivayette bulunulmamıştır. Onlar, "Yeme ve içme, cinsel münasebete benzemez" demişlerdir ki bu, Şâfiî ve Ahmed (b. Hanbel'in) görüşüdür.
Şâfiî, Nebî'nin (sav), orucunu bozup kendisine infakta bulunduğu adama "Onu al, ailene yedir" sözünün pek çok anlama gelebileceğini ifade edip şunları demiştir:
Keffâret, muhtemelen güç yetirebilene gereklidir. Bu adam ise keffârete güç yetirememektedir. (Çünkü), Nebî (sav) kendisine bir şey verip (adam) ona sahip olduğunda "Benden daha fakiri yok" demiştir. Hz. Peygamber (sav) de "Onu al, ailene yedir" buyurmuştur. Nitekim keffâret, ancak azığın fazlalığında sonra (söz konusu) olur.
Şâfiî, bu gibi durumda olan bir kimsenin (o azığı) yemesini ve keffâretin de onun üzerinde bir borç olarak kalacağı (görüşünü) tercih etmiştir. (Ona göre kişi), ne zaman güç yetirebilirse o zaman keffâreti eda eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 28, 3/102
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Sağîr Ebu Amr Nasr b. Ali el-Ezdî (Nasr b. Ali b. Nasr b. Ali b. Sahban b. Übey)
Konular:
KTB, ORUÇ
Müslüman, Hoşgörü, müsamaha
Oruç Olgusu
Oruç, bozan şeyler, cinsel ilişkide bulunmak
Oruç, kaza ve keffareti
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek