Açıklama: Ebu Bekir savaşa uğurladığı bir komutanına İslama göre savaş hukukuyla ilgili temel prensipleri bir defa daha hatırlatmakta ve onu uğurlamaktadır. Aynı zamanda komutanın gideceği yer hakkında onu bilgilendirmektedir. Ebu Bekir başka din mensuplarına dokunulmaması hususunda da uyarılarda bulunmaktadır.
Hadis Salih b. Keysan (Bkz. Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150) ve Yahya b. Said’den (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18148; Marifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076; Malik, Muvatta, Cihad, 10) rivayet edilmektedir. Malik ve Beyhakî’nin Yahya b. Said’den naklettiği rivayet ise şöyledir:
Yahya b. Said nakletmektedir: “Ebû Bekir Şam taraflarına ordular gönderdi. Ordunun dörtte birine komutanlık edecek olan Yezid b. Ebî Süfyan’la birlikte yürüyerek yola çıktı. Denildiğine göre Yezid Ebû Bekr’e şöyle dedi: “Ya sen de bineğe bin, ya da ben de binekten ineyim!” Ebu Bekir şöyle cevap verdi: “Sen inmeyeceksin, ben de binmeyeceğim. Ben bu adımlarımı Allah yolunda sevap alacağım diye atıyorum.” Ebu Bekir şöyle devam etti: “Sen kendilerini Allah rızasını elde etmeye adamış topluluklarla karşılaşacaksın. Onları ve yapmakta oldukları ibadetleriyle başbaşa bırak. Sen ayrıca başlarının ortalarını traş etmiş bir toplulukla da karşılaşacaksın. Onların boyunlarını kılıçla vur. Sana ayrıca on tavsiyede daha bulunuyorum! Kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları asla kesme. mamur yerleri asla harap etme. Herhangi bir koyun ve deveyi yeme maksadı olmaksızın asla kesme. Arıları asla yakma ve parçalama, ganimete ihanet etme. Korkma.”
Bu iki rivayet arasında dikkat çeken birkaç nokta vardır. Bazı rivayetlerde “hurmaları yakma(وَلَا تَحْرِقُنَّ نَخْلًا)” ifadesi (Muvatta, A’zamî tahkiki, III, 635, No: 1627; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150; Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076) “arıları yakma(وَلَا تَحْرِقَنَّ نَحْلًا)” (Muvatta, Ebu Mus’ab rivayeti, I, 357, No: 918- Cihad, 8; Muvatta, Fuad Abdülbaki tahkiki, II, 447- Cihad, 10) şeklinde zikredilmiştir. Bunun bir tashif olması mümkündür.
İki rivayet arasındaki diğer bir fark ise Yahya b. Said rivayetinde “(وَسَتَجِدُ قَوْمًا فَحَصُوا عَنْ أَوْسَاطِ رُؤُوسِهِمْ مِنَ الشَّعَرِ، فَاضْرِبْ مَا فَحَصُوا عَنْهُ بِالسَّيْفِ)” ifadesine karşılık Salih b. Keysan rivayetinde “(وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ - يَعْنِي الشَّمَامِسَةَ - فَاضْرِبُوا تِلْكَ الْأَعْنَاقَ)” ifadesi mevcuttur. Salih b. Keysan’ın rivayetine göre Ebu Bekir manastırlarda ibadetle meşgul olan zahid Hıristiyanlara dokunulmamasını emrederken (çünkü bunlar savaşmıyorlardı), Müslümanlarla savaşan ve Hıristiyanların başlarında bulunan kişilerin öldürülmesini söylemiştir. Nitekim Beyhaki'nin diğer bir rivayetinde İbn İshak vasıtasıyla Muhammed b. Cafer b. Zübeyr’in şöyle dediğini nakleder: “Muhammed b. Cafer bana dedi ki: “Ebu Bekir niçin başpiskoposlarla ruhbanlar arasında ayırım yaparak Hıristiyanların başpiskoposlarının öldürülmesini istediği halde (manastırlardaki münzevi) rahiplerinin öldürülmesini yasakladığını biliyor musun?” Ben de dedim ki: “münzevi rahiplerin kendilerini manastırlara hapsettikleri için zannediyorum.” O da dedi ki: “Evet, Fakat başpiskoposlar savaşa katılıyorlar ve münzevi rahiplerin aksine savaşıyorlar. Rahiplerin genel adeti ise savaşmamaktır. Zira Allah (c.c.) “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşınız (Bakara, 2/190)” buyuruyor” dedi. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 159, No: 18151.
Hâkim ise Mürsel bir isnadla Said b. el-Müseyyeb’ten rivayetin sadece baş tarafını nakletmektedir. Bu rivayette Ebu Bekir’in Yezid b. Ebi Süfyan’la birlikte Amr b. el-As ve Şurahbil b. Hasene’yi Şam’a ordularla birlikte göndermesinden söz edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 80). Beyhaki ayrıca Yezid b. Ebi Malik eş-Şâmî’den de Yahya b. Said’in metnine benzer bir rivayete daha yer vermiştir. (Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18149).
Hadisin bütün rivayetlerinin isnadında kopukluk görülmektedir. Bunların bir kısmı mürsel, bir kısmı ise mu’daldır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155405, BS018201
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْجَبَّارِ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى صَالِحُ بْنُ كَيْسَانَ قَالَ : لَمَّا بَعَثَ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَزِيدَ بْنَ أَبِى سُفْيَانَ إِلَى الشَّامِ عَلَى رُبْعٍ مِنَ الأَرْبَاعِ خَرَجَ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ مَعَهُ يُوصِيهِ وَيَزِيدُ رَاكِبٌ وَأَبُو بَكْرٍ يَمْشِى فَقَالَ يَزِيدُ : يَا خَلِيفَةُ رَسُولِ اللَّهِ إِمَّا أَنْ تَرْكَبَ وَإِمَّا أَنْ أَنْزِلَ. فَقَالَ : مَا أَنْتَ بِنَازِلٍ وَمَا أَنَا بِرَاكِبٍ إِنِّى أَحْتَسِبُ خُطَاىَ هَذِهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ يَا يَزِيدُ إِنَّكُمْ سَتَقْدَمُونَ بِلاَدًا تُؤْتَوْنَ فِيهَا بِأَصْنَافٍ مِنَ الطَّعَامِ فَسَمُّوا اللَّهَ عَلَى أَوَّلِهَا وَاحْمَدُوهُ عَلَى آخِرِهَا وَإِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدْ حَبَسُوا أَنْفُسَهُمْ فِى هَذِهِ الصَّوَامِعِ فَاتْرُكُوهُمْ وَمَا حَبَسُوا لَهُ أَنْفُسَهَمْ وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ يَعْنِى الشَّمَامِسَةَ فَاضْرِبُوا تِلْكَ الأَعْنَاقَ وَلاَ تَقْتُلُوا كَبِيرًا هَرِمًا وَلاَ امْرَأَةً وَلاَ وَلِيدًا وَلاَ تُخَرِّبُوا عُمْرَانًا وَلاَ تَقَطَّعُوا شَجَرَةً إِلاَّ لِنَفْعٍ وَلاَ تَعْقِرَنَّ بَهِيمَةً إِلاَّ لِنَفْعٍ وَلاَ تُحْرِقَنَّ نَحْلاً وَلاَ تُغْرِقَنَّهَ وَلاَ تَغْدِرْ وَلاَ تُمَثِّلْ وَلاَ تَجْبُنْ وَلاَ تْغَّلُلُ وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِىٌّ عَزِيزٌ أَسْتَوْدِعُكَ اللَّهَ وَأُقْرِئُكَ السَّلاَمَ ثُمَّ انْصَرَفَ.
Tercemesi:
Ebu Abdullah el-Hafız, Ebu’l-Abbas’tan o da Ahmed b. Abdülcebbar’dan o da Yunus b. Bükeyr’den o da İbn İshak’tan, o da Salih b. Keysan’dan rivayet etti. Salih b. Keysan dedi ki: “Ebu Bekir (r.a.) Yezid b. Ebi Süfyan’ı Şam’a ordunun dörtte birine komutan olarak gönderdiğinde Ebu Bekir ona nasihatta bulunmak için beraberinde yola çıktı. Yezid bineğinin üzerinde, Ebu Bekir ise yürüyordu. Yezid dedi ki: “Ey Allah resûlü’nün halifesi! Ya sen de bin veya ben de ineyim.” Ebu Bekir ise “Ne sen ineceksin ve ne de ben bineceğim. Ben bu adımları Allah rızası için atıyorum. Ey Yezid! Siz bol yiyeceklerin verildiği beldelere gideceksiniz. Yemeğin başında besmele çekiniz, sonunda da Allah’a hamdediniz. Siz oralarda kendilerini kiliselere hapsetmiş zahid kimselerle karşılaşacaksınız. Onlara ve sığındıkları kiliselerdeki ibadetlerine ilişmeyiniz. Yine şeytanın başları üzerinde oturduğu, (yani Hıristiyanların önde gelen ve savaşan rahip) kimseler bulacaksınız. Onların boyunlarını vurunuz. Yaşlı ihtiyarları, kadınları ve çocukları öldürmeyiniz. Mamur yerleri tahrib etmeyiniz. Faydalanma düşüncesi olmaksızın meyve ağaçlarını kesmeyiniz. Etlerini yeme maksadı dışında evcil hayvanları kesmeyiniz. Arıları yakmayınız ve suda boğmayınız. Gaddarlık etme. Ölülerin organlarını kesme. Korkma. Ganimet malına dokunma. Allah kendisine yardım edenlere ve elçilerine mutlaka yardım edecektir. Allah güçlüdür, Azizdir. Seni Allah’a emanet ediyorum. Allah’ın selamı üzerine olsun” dedi ve sonra geri döndü.”
Açıklama:
Ebu Bekir savaşa uğurladığı bir komutanına İslama göre savaş hukukuyla ilgili temel prensipleri bir defa daha hatırlatmakta ve onu uğurlamaktadır. Aynı zamanda komutanın gideceği yer hakkında onu bilgilendirmektedir. Ebu Bekir başka din mensuplarına dokunulmaması hususunda da uyarılarda bulunmaktadır.
Hadis Salih b. Keysan (Bkz. Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150) ve Yahya b. Said’den (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18148; Marifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076; Malik, Muvatta, Cihad, 10) rivayet edilmektedir. Malik ve Beyhakî’nin Yahya b. Said’den naklettiği rivayet ise şöyledir:
Yahya b. Said nakletmektedir: “Ebû Bekir Şam taraflarına ordular gönderdi. Ordunun dörtte birine komutanlık edecek olan Yezid b. Ebî Süfyan’la birlikte yürüyerek yola çıktı. Denildiğine göre Yezid Ebû Bekr’e şöyle dedi: “Ya sen de bineğe bin, ya da ben de binekten ineyim!” Ebu Bekir şöyle cevap verdi: “Sen inmeyeceksin, ben de binmeyeceğim. Ben bu adımlarımı Allah yolunda sevap alacağım diye atıyorum.” Ebu Bekir şöyle devam etti: “Sen kendilerini Allah rızasını elde etmeye adamış topluluklarla karşılaşacaksın. Onları ve yapmakta oldukları ibadetleriyle başbaşa bırak. Sen ayrıca başlarının ortalarını traş etmiş bir toplulukla da karşılaşacaksın. Onların boyunlarını kılıçla vur. Sana ayrıca on tavsiyede daha bulunuyorum! Kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları asla kesme. mamur yerleri asla harap etme. Herhangi bir koyun ve deveyi yeme maksadı olmaksızın asla kesme. Arıları asla yakma ve parçalama, ganimete ihanet etme. Korkma.”
Bu iki rivayet arasında dikkat çeken birkaç nokta vardır. Bazı rivayetlerde “hurmaları yakma(وَلَا تَحْرِقُنَّ نَخْلًا)” ifadesi (Muvatta, A’zamî tahkiki, III, 635, No: 1627; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150; Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076) “arıları yakma(وَلَا تَحْرِقَنَّ نَحْلًا)” (Muvatta, Ebu Mus’ab rivayeti, I, 357, No: 918- Cihad, 8; Muvatta, Fuad Abdülbaki tahkiki, II, 447- Cihad, 10) şeklinde zikredilmiştir. Bunun bir tashif olması mümkündür.
İki rivayet arasındaki diğer bir fark ise Yahya b. Said rivayetinde “(وَسَتَجِدُ قَوْمًا فَحَصُوا عَنْ أَوْسَاطِ رُؤُوسِهِمْ مِنَ الشَّعَرِ، فَاضْرِبْ مَا فَحَصُوا عَنْهُ بِالسَّيْفِ)” ifadesine karşılık Salih b. Keysan rivayetinde “(وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ - يَعْنِي الشَّمَامِسَةَ - فَاضْرِبُوا تِلْكَ الْأَعْنَاقَ)” ifadesi mevcuttur. Salih b. Keysan’ın rivayetine göre Ebu Bekir manastırlarda ibadetle meşgul olan zahid Hıristiyanlara dokunulmamasını emrederken (çünkü bunlar savaşmıyorlardı), Müslümanlarla savaşan ve Hıristiyanların başlarında bulunan kişilerin öldürülmesini söylemiştir. Nitekim Beyhaki'nin diğer bir rivayetinde İbn İshak vasıtasıyla Muhammed b. Cafer b. Zübeyr’in şöyle dediğini nakleder: “Muhammed b. Cafer bana dedi ki: “Ebu Bekir niçin başpiskoposlarla ruhbanlar arasında ayırım yaparak Hıristiyanların başpiskoposlarının öldürülmesini istediği halde (manastırlardaki münzevi) rahiplerinin öldürülmesini yasakladığını biliyor musun?” Ben de dedim ki: “münzevi rahiplerin kendilerini manastırlara hapsettikleri için zannediyorum.” O da dedi ki: “Evet, Fakat başpiskoposlar savaşa katılıyorlar ve münzevi rahiplerin aksine savaşıyorlar. Rahiplerin genel adeti ise savaşmamaktır. Zira Allah (c.c.) “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşınız (Bakara, 2/190)” buyuruyor” dedi. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 159, No: 18151.
Hâkim ise Mürsel bir isnadla Said b. el-Müseyyeb’ten rivayetin sadece baş tarafını nakletmektedir. Bu rivayette Ebu Bekir’in Yezid b. Ebi Süfyan’la birlikte Amr b. el-As ve Şurahbil b. Hasene’yi Şam’a ordularla birlikte göndermesinden söz edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 80). Beyhaki ayrıca Yezid b. Ebi Malik eş-Şâmî’den de Yahya b. Said’in metnine benzer bir rivayete daha yer vermiştir. (Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18149).
Hadisin bütün rivayetlerinin isnadında kopukluk görülmektedir. Bunların bir kısmı mürsel, bir kısmı ise mu’daldır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18201, 18/298
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Haklar, Hayvan Hakları
Hayvanlar, öldürmek/ zarar vermek
Savaş, Hukuku
Savaş, Hukuku, çocuk, yaşlı, kadın vs. öldürülmemesi
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Strateji, taktik anlayış gereği evi vs. yaktırmak