Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile Leys arasında inkıta' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16366, B002291
Hadis:
قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ وَقَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى جَعْفَرُ بْنُ رَبِيعَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ هُرْمُزَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَنَّهُ ذَكَرَ رَجُلاً مِنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ سَأَلَ بَعْضَ بَنِى إِسْرَائِيلَ أَنْ يُسْلِفَهُ أَلْفَ دِينَارٍ ، فَقَالَ ائْتِنِى بِالشُّهَدَاءِ أُشْهِدُهُمْ . فَقَالَ كَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا . قَالَ فَأْتِنِى بِالْكَفِيلِ . قَالَ كَفَى بِاللَّهِ كَفِيلاً . قَالَ صَدَقْتَ . فَدَفَعَهَا إِلَيْهِ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ، فَخَرَجَ فِى الْبَحْرِ ، فَقَضَى حَاجَتَهُ ، ثُمَّ الْتَمَسَ مَرْكَبًا يَرْكَبُهَا ، يَقْدَمُ عَلَيْهِ لِلأَجَلِ الَّذِى أَجَّلَهُ ، فَلَمْ يَجِدْ مَرْكَبًا ، فَأَخَذَ خَشَبَةً ، فَنَقَرَهَا فَأَدْخَلَ فِيهَا أَلْفَ دِينَارٍ ، وَصَحِيفَةً مِنْهُ إِلَى صَاحِبِهِ ، ثُمَّ زَجَّجَ مَوْضِعَهَا ، ثُمَّ أَتَى بِهَا إِلَى الْبَحْرِ ، فَقَالَ اللَّهُمَّ إِنَّكَ تَعْلَمُ أَنِّى كُنْتُ تَسَلَّفْتُ فُلاَنًا أَلْفَ دِينَارٍ ، فَسَأَلَنِى كَفِيلاً ، فَقُلْتُ كَفَى بِاللَّهِ كَفِيلاً ، فَرَضِىَ بِكَ ، وَسَأَلَنِى شَهِيدًا ، فَقُلْتُ كَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا ، فَرَضِىَ بِكَ ، وَأَنِّى جَهَدْتُ أَنْ أَجِدَ مَرْكَبًا ، أَبْعَثُ إِلَيْهِ الَّذِى لَهُ فَلَمْ أَقْدِرْ ، وَإِنِّى أَسْتَوْدِعُكَهَا . فَرَمَى بِهَا فِى الْبَحْرِ حَتَّى وَلَجَتْ فِيهِ ، ثُمَّ انْصَرَفَ ، وَهْوَ فِى ذَلِكَ يَلْتَمِسُ مَرْكَبًا ، يَخْرُجُ إِلَى بَلَدِهِ ، فَخَرَجَ الرَّجُلُ الَّذِى كَانَ أَسْلَفَهُ ، يَنْظُرُ لَعَلَّ مَرْكَبًا قَدْ جَاءَ بِمَالِهِ ، فَإِذَا بِالْخَشَبَةِ الَّتِى فِيهَا الْمَالُ ، فَأَخَذَهَا لأَهْلِهِ حَطَبًا ، فَلَمَّا نَشَرَهَا وَجَدَ الْمَالَ وَالصَّحِيفَةَ ، ثُمَّ قَدِمَ الَّذِى كَانَ أَسْلَفَهُ ، فَأَتَى بِالأَلْفِ دِينَارٍ ، فَقَالَ وَاللَّهِ مَا زِلْتُ جَاهِدًا فِى طَلَبِ مَرْكَبٍ لآتِيَكَ بِمَالِكَ ، فَمَا وَجَدْتُ مَرْكَبًا قَبْلَ الَّذِى أَتَيْتُ فِيهِ . قَالَ هَلْ كُنْتَ بَعَثْتَ إِلَىَّ بِشَىْءٍ قَالَ أُخْبِرُكَ أَنِّى لَمْ أَجِدْ مَرْكَبًا قَبْلَ الَّذِى جِئْتُ فِيهِ . قَالَ فَإِنَّ اللَّهَ قَدْ أَدَّى عَنْكَ الَّذِى بَعَثْتَ فِى الْخَشَبَةِ فَانْصَرِفْ بِالأَلْفِ الدِّينَارِ رَاشِدًا » .
Tercemesi:
Ebu Abdullah el-Buharî şöyle dedi: Leys b. Sa’d (el-Fehmî) şöyle rivayet etti: Bana Cafer b. Rabî'a, ona Abdurrahman b. Hürmüz, ona da Ebu Hüreyre (ed-Devsî) Rasulullah’ın (sav) şöyle anlattığını nakletti: İsrail oğullarından bir adam kendi kavminden birinden bin dinar borç istedi. Borç istediği kişi “Buna (icabında) şahitliklerine baş vuracağım şahitler getir” dedi. Borç isteyen de “Şahit olarak Allah yeter” dedi. Borç verecek olan (bu kez de) “O halde bana bir kefil getir” dedi. Borç isteyen “Kefil olarak Allah yeter” dedi. Para sahibi “Doğru söyledin” dedi ve belli bir vade ile ona bin dinar verdi. Borcu alan kişi, bir deniz seferine çıktı. İşlerini gördü. Sonra borç verenin belirlediği vadede kendisine gelmek için bineceği bir gemi aradı. Fakat bir gemi bulamadı. Bunun üzerine bir odun parçası alıp, onun içini oydu. İçine bin dinar ve bir de kendisinden o arkadaşına yazdığı bir mektup sayfası koydu. Sonra o oyuk yerin ağzını sıkıca kapatıp düzeltti. Ardından o odun parçasını deniz kenarına getirdi de şöyle dua etti: “Allah’ım! Sen bilmektesin ki ben filan kimseden bin dinar borç istedim. O da benden bir kefil istedi. Ben ‘Kefil olarak Allah yeter’ dedim. O, Sen'in kefilliğine razı oldu. Bir de benden şahit istedi. Ben ‘Şahit olarak Allah yeter’ dedim. O yine senin şahitliğine razı oldu (ve bin dinarı verdi.) Ben alacağını kendisine göndermek için bir gemi bulmaya çalıştım. Ama bunu başaramadım. Artık ben bu parayı sana emanet ediyorum!” dedi ve o odunu denize attı. Odun denizin içine girdikten sonra kendisi geri döndü. Borçlu o sırada kendisini memleketine çıkaracak gemi bulmağa çalışırken, alacaklı da deniz kenarına çıkıp belki bir gemi malını getirmiş olabilir diye gözetliyordu. Bu sırada birdenbire sahilde içinde para bulunan o odunu gördü. Odunu ailesine yakacak olarak aldı. Evde onu parçalayınca içindeki paraları ve mektup sayfasını buldu. Sonra borçlu kimse kendisine borç verene geldi ve ona bin dinarı getirdi ve “Allah'a yemin ederim ki, malını sana getirmek için bir gemi aradım durdum. Fakat sana geldiğim şu zamandan önce bir gemi bulamadım” dedi ve borcunu verdi. Alacaklı “Sen bana bir şey göndermiş miydin?” dedi. Borçlu “İçinde geldiğim şu gemiden önce bir gemi bulamadığımı sana haber veriyorum” dedi. Alacaklı “Şüphesiz ki, Allah senin odun içinde göndermiş olduğun borcunu senin adına ödemiştir. Dolayısıyla tekrar vermek için getirdiğin bu bin dinarı doğru ve hak yolda bir kişi olarak sevinçle götür” dedi.
Açıklama:
Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile Leys arasında inkıta' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâlet 1, 1/644
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Şurahbîl Cafer b. Rabî'a el-Kuraşî (Cafer b. Rabî'a b. Abdullah b. Şurahbîl b. Hasene)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
Konular:
Borç, borçlanmaya dikkat etmek
Hz. Peygamber, kıssa anlatması