حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى الضحى قال اجتمع مسروق وشتير بن شكل في المسجد فتقوض إليهما حلق المسجد فقال مسروق لا أرى هؤلاء يجتمعون إلينا إلا ليستمعوا منا خيرا فإما أن تحدث عن عبد الله فأصدقك أنا وإما أن أحدث عن عبد الله فتصدقنى فقال حدث يا أبا عائشة قال هل سمعت عبد الله يقول : العينان يزنيان واليدان يزنيان والرجلان يزنيان والفرج يصدق ذلك أو يكذبه فقال نعم قال وأنا سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أجمع لحلال وحرام وأمر ونهى من هذه الآية إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أسرع فرجا من قوله ومن يتق الله يجعل له مخرجا قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أشد تفويضا من قوله يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله قال نعم قال وأنا سمعته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164685, EM000489
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى الضحى قال اجتمع مسروق وشتير بن شكل في المسجد فتقوض إليهما حلق المسجد فقال مسروق لا أرى هؤلاء يجتمعون إلينا إلا ليستمعوا منا خيرا فإما أن تحدث عن عبد الله فأصدقك أنا وإما أن أحدث عن عبد الله فتصدقنى فقال حدث يا أبا عائشة قال هل سمعت عبد الله يقول : العينان يزنيان واليدان يزنيان والرجلان يزنيان والفرج يصدق ذلك أو يكذبه فقال نعم قال وأنا سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أجمع لحلال وحرام وأمر ونهى من هذه الآية إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أسرع فرجا من قوله ومن يتق الله يجعل له مخرجا قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أشد تفويضا من قوله يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله قال نعم قال وأنا سمعته
Tercemesi:
— (115-s.) Ebu'd-Duha şöyle anlatmıştır:
— Mesrûk ile Şuteyr îbni Şekil Mescid'de birleştiler. Mescidin çevrelerinde bulunanlar,,dağılıp &u ikisi etrafında toplandılar. Mesrûk dedi ki:
— Görüyorum, fşü etrafımızda toplananlar ;bizden hayırlı söz dinlemek istiyorlar; ya sen Abdullah'dan hadîs rivayet' et de beri seni tasdik edeyim, ya ben Abdullah'dan rivayet edeyim de sen beni tasdik et. Şuteyr İbni Şekil:
— Sen anlat, ey'Ebû Âişe (Mesrûk)! dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın : «Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina ederler; fere, ya bu hareketi tasdik eder, ya tekzîb eder.» dediğini işittin mi? dedi. Şuteyr: .
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın: «Kur'ân'da helâl ile haramı, emirle yasağı bir arada tophyan şu — Gerçekten Allah adaletle, ihsanla ve yakınlara vermekle emreder = âyetinden daha toplu bir âyet yoktur.» dediğini işittin mi? dedi.
Şuteyr :
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın şöyle dediğini işittin mi : «Kur'ân'da = AUah'dan korkan kimse için, Allah çıkış ve kurtuluş yolu yaratır — sözünden daha çaouK ieranıiK veren Kurtıaug âyeti yoktur.» £uıeyr:
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Evet, üedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi.954
Gözler bakmakla, eller dokunmakla ve ayaklar kötülüğe yürümekle haram işlerler, zina ederler. Bunlar zinanın başlangıcı sayılırlar, zinayı hazırlayan sebepler olurlar. Fenalığı hazırlayıcı olan bu vasıtalara ya, ti len (fercın) iştîrai olur, ya da Allah Korkusundan fi lî tecavüz olmaz. Allah korkusu ile geri çetcilen kimse, küçük günah işlemiş olur ve tevbe ile mağfireti umulur. Fakat Allah korkusu ile sakınma olmazsa, hem zinayı hazırlayıcı sebepler, hem de fiil büyük günah, kebîre olurlar. Fiilden aciz kalıp da, yani imkân bulamayıp da hazırlayıcı sebeplerle yetinen ve zevKİenen yine büyÜK günah İşlemiş sayılır.
Nahl sûresi 90. âyet-i kerîmenin delâlet ettiği mana, kısa ve özlü olarak helâl ile haramı, emirle yasağı ihtiva etmektedir. Çünkü adalet, başkasına tecavüz etmemek, haramdan sakınmak ve helâl şeyleri, kendi yerlerine koymaktır. İhsan da, bir şeyi güzel yapmak, onu yerli yerine koymak demektir. O halde adalet ve ihsan ile emretmek, helâl şeyleri emretmek ve haram olan şeyleri yasaklamak olur.
Dünya ve âhiret kederlerinden kurtulmaya vesile olan hal, takva halidir. Takva sahibi kimse, ihlâs sahibi olup, Allah'ın emirlerine bağlı kalan ve yasaklarından sakınandır. Böyle kimseyi Allah, hem dünyada, hem de âhİ-rette korur ve kurtarır. Talâk sûresinin 2. âyet-i kerimesi bunu ifade etmektedir.
Beşerî imkânları kullandıktan sonra işleri Allah'a bırakmak ve Allah -dan ümid kesmemek hususunda kullara en ziyade tevekkülü müjdeleyici âyet-İ kerîme, Zümer sûresinin metinde geçen 53. âyetidir.
Metin, taşıdığı mana itibariyle haksızlık ve zulümle ilgili bulunduğundan «Zulüm» bölümünde zikredilmiştir.955
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 489, /384
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Ayet Yorumu
Zina, zina çeşitleri