حدثنا يحيى بن سليمان قال حدثني بن وهب قال أخبرني عمرو بن الحارث عن دراج أن أبا الهيثم حدثه عن أبي سعيد الخدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أيما رجل مسلم لم يكن عنده صدقة فليقل في دعائه اللهم صل على محمد عبدك ورسولك وصل على المؤمنين والمؤمنات والمسلمين والمسلمات فإنها له زكاة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164913, EM000640
Hadis:
حدثنا يحيى بن سليمان قال حدثني بن وهب قال أخبرني عمرو بن الحارث عن دراج أن أبا الهيثم حدثه عن أبي سعيد الخدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أيما رجل مسلم لم يكن عنده صدقة فليقل في دعائه اللهم صل على محمد عبدك ورسولك وصل على المؤمنين والمؤمنات والمسلمين والمسلمات فإنها له زكاة
Tercemesi:
— Ebû Saîd El-Hudrî, Peygamber (SaMlahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
«Hangi müslüman kişinin, yanında (verecek) bir sadaka yoksa, duasında şöyle desin:
— Allah'ım! Kulun ve Resulün Muhammed'e rahmet et. Mümin erkeklere, mümin kadınlara ve müslüman erkeklere, müslüman kadınlara da rahmet et. Zira bu dua, dua eden için bir zekâttır, (sadakadır).»1
Hak Sübhanehu ve Teolâ Hazretleri önce, Peygambeı (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) evinde iken ona müminlerin nasıl hürmet edeceklerini şu âyet-i kerîme ile göstermiş, yaşayışta ve cemiyette uygulanacak olan gerekli ahlâkı öğreterek Peygambere hürmetin vücubunu da beyan buyurmuştur:
«— Ey iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilip de, davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Peygamberin evlerine girmeyin; fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde de hemen (yanından) dağıhn. Söz söylemek ve sohbet etmek içiw de izinsiz girmeyin; çünkü bu, Peygambere eziyet vejriyor.,.» (Ahzab Sûresi, âyet: 53)
Daha'sonra Peygamberin şan ve şerefinin melekler yanında ve İnsanlar arasında nasıl yüceltildiğini ve müminlere düşen görevin ne olduğunu yine Ahzab sûresinin şu 56. âyet-î kerîmesi ile bildirerek bizi mükellef tutuyor:
«— Gerçekten Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler, (onun şan ve şerefini yüceltirler). Ey iman edenler! Siz de ona salât edin: (Al-lahümme Salli ala Muhammed) deyin; ve selâm söyleyin (ona : Esselâmu Aleyk, deyin ve gönülden emirlerine boyun eğip teslim olunuz).»
Evvelâ Salâtın mânasını öğrenelim : Salât; Dua, mağfiret, rahmet, bereket, tesbîh, övme ve nihayet fıkıh anlamında da bildiğimiz İbadet şekillerinden biri olan namaz demektir.
Buna göre, Allah'ın Peygambere Salât etmesi, onun şan ve şerefini melekler yanında yüceltmesi ve onu övmesi anlamına gelir.
Meleklerle insanların salât getirmesi ise, Peygamber için Allah'dan mağfiret dilemeleri ve ona dua edip kulların, onun emirlerine boyun eğmeleri mânasını taşır. O halde Allah Tealâ bize, Peygamber'e tam bir hürmet göstermeyi, onun şan ve şerefini yüceltip ona dua etmesi, emirlerine boyun eğip de gereğini yapmayı bize emrediyor. Burada Peygamber'e Salât ve Selâm getirmekle emrolunduğumuza göre, mükellefiyetimiz nedir?
Söylenmesi vacİb olan Salât, «Allahümme Sallı Aİâ Muhammedİn» miktarı söylemektir. Bundan fazlasını söylemek sünnettir. İşte insanlar arasında ve cemiyet İçinde, daha doğrusu Peygamberin evinde kendisine gösterilecek edeb dışında müminlere âüşeh, en az bu miktardan İbaret sözleri söyleyerek Peygamber'e hürmet göstermek, onun şeref ve şanını açıklamak ve Allah'dan rahmet dilemektir.
Allah Tealâ'nın müminlere «Salât»ı emretmesi, farzı veya vacibi ifade ettiğinde âlimlerin birbirinden ayrı görüşleri vardır:
İmam Şafiî ve buna bağlı bir kısım âlimlere göre, her namazda teşehhüde oturup Salât getirmek farzdır. Salât getirmeksizin kılınan namazın iadesi farzdır. Bunun İçin son oturuşta muhakkak Salâvat okumak icab eder.
Hanefî âlimlerinin bir kısmına göre, ömürde bir defa Salât getirmek vaciptir. Bundan fazlasını getirmek sünnettir ve fazileti vardır. Namazlarda da son oturuşta Salâvatın okunması farz değil, sünnettir. Ayrıca Hz. Peygamber her anıldıkça ona salât getirmenin vacib olduğunu ilerî sürenler olduğu gibi, sünnet olduğunu da iddia edenler vardır. Bununla beraber bir meclisle birkaç defa anılınca, bir defa Salât getirmekle vücub eda edilmiş olur. İhtiyat olarak kabul edilen, Peygamber her anıldıkça ona Salât getirmenin vacîb bulunduğu görüşüdür.
Salât, Peygambere tahsis edilmiş bir kelâm olduğundan Peygamberlerden başkası hakkında kullanılamaz. «Allahümme Salli Alâ falânin» şeklinde söylenemez. Ancak Peygamberin beraberinde olarak başkaları için de söylenebilir
«Allahümme Salli Alâ Muhammed'in ve Alihİ ve Sahbihi.» gibi...
Burada Peygamberin aile topluluğu ve ashab-ı kiram, Hz. Peygamberin yanında anılarak üzerine Salât getirilmiş oluyor ki, bu şekilde söylemek caizdir.
Kamus sahibi Fîyruzabadî, «Es-Silâtü ve'l-Büşer Fi's-Salâti Alâ Hayri'l-Beşer» adlı eserinin 114. sayfasında diyor ki, Peygamber üzerine getirilmesi gerek «Salât ü Selâm»'ı remiz ve İşaretle göstererek yazmak uygun değildir. Bunu ancak cahillerle tembeller yapar. Meselâ : (S.A.S.) şeklinde yazmak doğru değildir. Gereken yerde, (Saîîallahü Aleyhi ve Sellem) diye yazmalıdır. Biz de baştan itibaren bu şeklî tercih etmiş bulunuyoruz.
Yine Fiyrû za b a d î aynı kitapta. Peygamber (SoİIallahü Aleyhi ve Sellem) üzerine «Salât» getirmenin faziletine dair yüz yirmi üç adet hadîs-i şerîf göstermekte ve böylece Salât getirmenin önemini belirterek buna dair hükmü kuvvetlendirmektedir. Burada İmam Buharî, birkaç hadîs-i şerîf getirmek suretiyle maksadı beyan etmiş ve bununla yetinmiştir. Bunları arka arkaya aşağıda göreceğiz.
Şu yerlerde ve zamanlarda Peygamber üzerine Salât ve Selâm getirmek müstahab olup, diğer vakitlerde getirilen salâvatlardan fazileti daha çoktur:
1— Hadîs-i şerîf okunduğu zaman, Hz. Peygamber anıldığı veya ismi işitildiği zaman.
2— Namazların son oturuşunda ve vitirde Kunut dualarında.
3— Mescide ve eve girildiği zaman.
4— Müezzin ezan okurken ona icabet edildikten sonra.
5— Duaya başlarken, duanın ortasında ve sonunda, Allahdan bir dilekte bulunacak olan kimse önce Salât ve Selâm getirmeli, sonra da duasını onunla bitirmelidir.
I b n i Ata şöyle demiştir : Dua için erkân var, kanatlar, sebepler ve vakitler var. Eğer duo erkâna uygun düşerse kuvvetlenir, kanatlarına uygun düşerse göğe uçar, yakıtlarına uygun düşerse kurtulur vo sebeplerine uygun düşerse muvaffak olur. Duanın rükünleri (erkânı) şunlar : Kalbin huzurlu olması, insanın hassas bulunması, vakarını koruması ve Allah'tan korkar olması. Kalbi Allah'a bağlayarak diğer sebeplerden ilgiyi kesmesi.
Duanın kanatları : Sadakattir, dosdoğru olmaktır. Duonm vakitleri de seher vakitleridir. Duanın vasıtaları ise, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) özerine Salât getirmektir.
6— Hacda Safa ile Merve arasında.
7— Zikir ve virde oturulduğu zaman.
8— Haceri Esved'in karşısında durulduğu zaman.
9— Kur'an okuma zamanında.
10— Bİr meclisten kalkıldığı zaman.
11— Kulaklar çınladığı zaman.
12— Söylenecek söz unutulduğu zaman.
13— Sabahleyin ve akşamleyin.
14— Abdest arasında.
15— Aksırıldığı zaman.
16— Namaz için ikamet getirildiği zaman.
17— Çarşıya ve sefere çıkıldığı zaman, seferden dönüldüğü zaman.
18— Mümin kardeşle karşılaşıp musafaha yapıldığı zaman.
19— Gece uykudan kalkınca.
20— Mübarek gün ve gecelerde ve bilhassa cuma gecesi ve cuma gününde çok çok salât getirmenin fazileti büyüktür.
Salâtın Keyfiyeti: Ashab-ı Kiram, Peygamber (SaUaİlahü Aleyhi ve Sellem) Efendimize sormuşlar : Ya Resûlallah! Biz sana nasıl Salât getirelim? Bu sorunun cevabı olarak rivayet edilen ve lâfızları birbirinden az çok farklı bulunan epeyce hadîsler vardır. Biz burada Hz. Ali (Radiyallahu cnh) 'dan nakledilen ve namazların son oturuşlarında okuna-gelmekte olan salâvatları yazmakla Hz. Peygamber üzerine Salât getirmenin keyfiyetini bildirmiş oluyoruz. Bundan başka Ashab-ı Kiramdan ve daha sonraki sayılı âlimlerden bize kadar gelen çeşitli ve sayılamayacak kadar fazla Salâvat şekilleri vardır. Bunların da okunmasında sevab ve fazilet vardır. Bunlar müstakil kitablardan bulunup okunabilir. Hz. A I i 'nin Peygamber Efendimizden rivayet ettiği Salât şu :
«— Allahümme SalU Alâ Muhammedin ve Alâ Ali Muhammet!. Ke-ma Salleyte Alâ tbrahîme ve ala Ali Ibrahîmc. Inneke Hamîdün Mecîd.
Allahümme tarik ala Muhammedin ve alâ Ali Muhammed. Kemft ba-rekte alâ Îbrahîme ve alâ Ali İbrahim. Inneke Hamîdün Mecid. e= Allah'ım! ibrahim'in ve ATinin (ailesinin) şan ve şerefini yücelttiğin gibi, Muham-med'in ve Al'inin şan ve şerefini yücelt. Muhakkak ki sen, hamd edilmi-ye lâyıksın, yücesin.
Allah'ım! ibrahim'e ve onun Al'ine bereket verdiğin gibi, Muham-med'e ve onun Al'ine bereket ver. Muhakkak İd sen, hamd edilmiye lâyıksın, yücesin.»
Hak Tealâ ihlâsla salâvat getirip de Peygamber (SaliaUahü Aleytâvt Scltem)"\r\ sefa a tın a erenler topluluğuna bizleri de İlhak buyursun.2
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 640, /503
Senetler:
()
Konular:
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e