حدثنا أبو عاصم عن حيوة قال حدثنا عقبة بن مسلم سمع أبا عبد الرحمن الحبلي عن الصنابحي عن معاذ بن جبل قال أخذ بيدي النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا معاذ قلت لبيك قال اني أحبك قلت وأنا والله أحبك قال ألا أعلمك كلمات تقولها في دبر كل صلاتك قلت نعم قال قل اللهم أعني على ذكرك وشكرك وحسن عبادتك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164969, EM000690
Hadis:
حدثنا أبو عاصم عن حيوة قال حدثنا عقبة بن مسلم سمع أبا عبد الرحمن الحبلي عن الصنابحي عن معاذ بن جبل قال أخذ بيدي النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا معاذ قلت لبيك قال اني أحبك قلت وأنا والله أحبك قال ألا أعلمك كلمات تقولها في دبر كل صلاتك قلت نعم قال قل اللهم أعني على ذكرك وشكرك وحسن عبادتك
Tercemesi:
— Muaz ibni Cebel'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallatkıhü Aleyhi ve Sellem) elimden tutup:
«— Ey Mu âz!» dedi.
Ben, buyurun, dedim.
— Ben seni seviyorum.» dedi.
Ben: Vallahi ben de seni seviyorum, dedim.
— Her namazının sonunda söyliyeceğim bir takım sözleri sana öğreteyim?» dedi. Ben, evet (öğret), dedim. Peygamber şöyle buyurdu:
«De ki: "Allah'ım! Seni anmak (Kur'an'ım okuyup, onunla amel etmek), nimetine şükretmek ve sana güzel ibadet etmek üzere bana yardım et»101
Farz namazların arkasında, sünnet namaza başlamazdan önce okunan dualar: Allahümme entesselâmü..., kelime-i tevhİd ve istiğfar ile bu duadır. Bunlardan herhangi biri okunabilir. Ancak birinci dua bizde örf haline geldiği için, ona devam edilmektedir.
Hadîs-i şerifte geçen «Zikir», teşbih ve Allah'ı anma manâsını taşıdığı gibi, Kur'an-ı Kerîmin isimlerinden de bir isimdir. Her iki manâyı alarak hem zikir, hem de Kur'an okuyup, onunla amel etmekte Allah dan yardım istemeyi, Peygamber'imİz bize öğretiyor.
Allah Tealânın özerimizde sayamayacağımız kadar nimetleri vardır. Bunlar maddî ve manevî, dünya ve âhiret nimetleri olup, devamlarının sağlanması için Allah'a şükretmek ve bu hususta da ondan yardım istemek gerekir. Şükür, nimetlerin devamını sağlar; şükörsüzlük ise, onların zevaline sebep olur. Şükür, hem sözle, hem de Allah'ın emirlerini yerine getirmekle edâ edilir. Cenab-ı Hak, kuluna vermiş olduğu nimetlerin eserini onda görmek ister. Bu esasa binaen, her mükellef sahip bulunduğu maddî ve manevî nimetlerin varlığını hak yolunda harcamakla göstermek zorundadır. Bu yerine getirilmediği müddet, sırf dil ile çok şükür demenin bir manâsı kalmaz. Kalb, dil \^ bütün azalarla eldeki İmkânlar Allah için hareket edince, tam şükür vazifesi yerine getirilmiş olur.
İbadetlerin makbul olması için niyyet, ihlâs gİbİ bazı şartların bulunması iktiza eder. İşte güzel ibadet, gereği üz re ibadet, bütün kabul olunma şartlarını içine alan ibadetin tahakkuku demektir. Böyle bir İbadetin gerçekleşebilmesi ise, ancak Allah'ın yardımı ile mümkün olur. Çünkü O istemedikçe, imkân vermedikçe hiç bir şey olamaz
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 690, /538
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Müslüman, peygamber sevgisi