حدثنا موسى قال حدثنا الصعق قال سمعت أبا حمزة قال أخبرني أبو عبد العزيز قال : أمسى عندنا أبو هريرة فنظر إلى نجم على حياله فقال والذي نفس أبي هريرة بيده ليودن أقوام ولوا إمارات في الدنيا وأعمالا أنهم كانوا متعلقين عند ذلك النجم ولم يلوا تلك الإمارات ولا تلك الأعمال ثم أقبل علي فقال لا بل شانئك أكل هذا ساغ لأهل المشرق في مشرقهم قلت نعم والله قال لقد قبح الله ومكر فوالذي نفس أبي هريرة بيده ليسوقنهم حمرا غضابا كأنما وجوههم المجان المطرقة حتى يلحقوا ذا الزرع بزرعه وذا الضرع بضرعه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165060, EM000781
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا الصعق قال سمعت أبا حمزة قال أخبرني أبو عبد العزيز قال : أمسى عندنا أبو هريرة فنظر إلى نجم على حياله فقال والذي نفس أبي هريرة بيده ليودن أقوام ولوا إمارات في الدنيا وأعمالا أنهم كانوا متعلقين عند ذلك النجم ولم يلوا تلك الإمارات ولا تلك الأعمال ثم أقبل علي فقال لا بل شانئك أكل هذا ساغ لأهل المشرق في مشرقهم قلت نعم والله قال لقد قبح الله ومكر فوالذي نفس أبي هريرة بيده ليسوقنهم حمرا غضابا كأنما وجوههم المجان المطرقة حتى يلحقوا ذا الزرع بزرعه وذا الضرع بضرعه
Tercemesi:
Ebû Abdülâziz haber verip şöyle anlatmıştır: «Ebû Hüreyre bizde geceledi de karşısında olan bir yıldıza bakıp şöyle dedi: Ebû Hüreyre'nin nefsi kudret elinde olana (Allah'a) yemin ederim ki dünyada, kumandanlıklara ve iş başlarına geçecek kimseler olacaktır; bunlar şu yıldıza asılı kalsalar da, bu kumandanlıklara ve bu iş başlarına geçmemiş olsalardı diye temennide bulunacaklardır. Sonra (Ebû Hüreyre) bana dönüp şöyle dedi:
— Sana dil uzatan (düşmanın) yaşamasın; bunu hepsi şarklılar için (Iraklılar için) şark yerlerinde caiz olmadı mı? Beri:
— Evet, vallahi dedim. O dedi ki:
— Allah onların akıbetini fena etsin ve hilelerini başlarına geçirsin. Ebû Hüreyre'nin nefsi kudret elinde olana (Allah'a) yemin ederim ki, onlar katmerîenmiş bir kalkan gibi yüzleri kızarıp hiddetlenmiş olarak sürüleceklerdir; öyle ki çiftçi bahçesine, sürü sahibi de sürüsüne kavuşturulacaktır.»283
Ebü Hüreyre Hazretlerinden nakledilen bu haber şu gerçekleri dile getirmektedir: İlk nazarda idareci olmak, valilik ve devlet reisliği gibi büyük mevkileri işgal etmek, söz ve hüküm sahibi olmak, yaratılış icabı sevilen ve istenen şeylerdir. Makam büyüdükçe sorumluluk da o derece artar. Büyük ve geniş yetkilerin maddî ve manevî kâr veya zararları yine taşıdıkları kıymet ölçüsüne bağlıdır. Mak ve adalet ölçülerine bağlı kalarak vazifelerini başaran İdareciler Allah katında büyük sevap kazanırlar; bunu yerine getiremeyenler de, Allah'ın emirlerine aykırı hareket ettiklerinden cezalarını görürler. Eğer idare edilenler, idareciye yardimcı olur, İdareciye hak ölçülerinde bağ I' kalırlarsa, idarecinin işi kolaylaşır ve başarıya ulaşır. Ancak idareci olanlar hak üzere bulundukları halde, idare edilenler çeşitli maksatlarla fitne ve fesad çıkararak İdarecilere engel olurlarsa, cemiyet İçinde huzur kalmaz, anarşi ve çekişmeler eksik olmaz. İşte bu gibi hallerde. idareci olanlar «Keşke şu yıldıza asıtı kalsaydık 6a idareci olmasaydık» diye temenni edecek kadar üzülürler ve izdi rap çekerler. Nitekim bu gibi durumlar, Ebû Hüreyre Hazretlerinin hayatında vuku bulmuştur. Ce-mel vak'ası, Sıffîn muharebesi ve Haricîlerin fitne ve fesadı buna örnek teşkil eder. Böyle fitne zamanlarında idareci olmanın ne kadar zor ve ağır olduğu aşikârdır.
Zaten böyle hâdiselerin cereyan ettiğini de, yaşadığı devirde Ebû Hüreyre belirtiyor ve fitne kaynağı olarak da doğuyu gösteriyor. Esasen o devirde meydana gelen bu korkunç hâdiseler hep doğudan veya kuzey doğu olan Irak dan çıkmıştır. Bugün yine doğuda bulunan Doğu ve Batı Pakistan'dan ibaret iki İslâm ülkesinin birbirine karşı girişmiş olduğu savaş da bunlardan biri sayılabilir.
İnsan, mümin kardeşine «Düşmanın yaşamasın» şeklinde duada bulunabilir. Mü'minin düşmanı kâfir olacağından, bunda bir mahzur yoktur.
Ziraatla ve hayvancılıkla uğraşanların zamanla şehirlere akın ettiğini ve edeceğini de kaydeden Ebû Hüreyre hazretleri, bunların yine eski yerlerine dönmek mecburiyetinde katacaklarını söylüyor. Harplerde en çok zarar gören yerler şehirler ve mamur yerlerdir. Böyle olağanüstü haller sonu insanlar köylere ve kenar yerlere çekilirler, harp sırasında da şehirleri boşaltmaya mecbur bırakılırlar. Bunlara da işaret edilmektedir.
Ebû Hüreyre (Raâiyallahuanh), hicretin 57 ve 59. yılında 78 yaşında olduğu halde Medine'de vefat etmiştir.284
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 781, /621
Senetler:
()
Konular:
Yönetici, sorumlulukları
Yönetim, Yöneticilik