Giriş

Bize Said b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihab “bana bir kısmını anlattığı hadisinde” diyerek Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im'den şöyle aktarmıştır:

Ben yola çıktım ve nihayet Malik b. Evs'in huzuruna girdim ve ona bu hadisi sordum, o da bana şöyle dedi: Yola çıkıp Hz. Ömer’in huzuruna girdim, o sırada Ömer'in teşrifat memuru Yerfa geldi ve “Osman, Abdurrahman, Zübeyr ve Sa’d huzurunuza girmek için izin istiyorlar. Müsaadeniz var mı?” diye sordu. Bunun üzerine Ömer “Peki, onları içeriye al” dedi. Onlar içeriye girip selam vererek oturdular. Bir süre sonra teşrifatçı gelip “Abbas ve Ali içeri girmek için izin istiyorlar. Müsaadeniz var mı?” diye sordu. Ömer “Evet” dedi. Onlar da içeri girip selam vererek oturdular. Abbas “Ey Müminlerin Emiri! Benimle (Ali'yi işaret ederek) şunun arasında hüküm ver” dedi. mecliste bulunan Osman ve arkadaşları “Ey Müminlerin Emiri! Bunların arasında hüküm ver de birbirleriyle didişip durmasınlar” dediler. Bunun üzerine Ömer “ağır olun bakalım! İradesi ve izni ile, göğün ve yerin varlığını koruduğu Allah hakkı için size sorarım, Rasulullah’ın (sav) "Biz (Peygamberler) miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız mal, sadakadır" buyurduğunu ve bu sözü ile kendisini kastettiğini biliyor musunuz?” dedi. Topluluk “Evet, Rasulullah (sav) böyle buyurdu” diye tasdik ettiler. Bunun üzerine Ömer, Ali ile Abbas'a dönüp “Allah hakkı için size de sorarım. Rasulullah’ın (sav) böyle buyurduğunu sizler de biliyor musunuz?” dedi. Ali ile Abbas “Evet, öyle buyurdu” diye tasdik ettiler. Bunun üzerine Ömer “Şimdi ben size bu konu hakkında bilgi vereyim” dedi ve şöyle devam etti:

Allah (cc) bu fey konusunda tasarrufu Rasulüne (sav) bırakmış ve Ondan başka kimseye bu hakkı vermeyip "Allah’ın onlardan alıp rasulüne fey olarak verdikleri için siz at veya deve koşturmuş değilsiniz. Ama Allah, elçilerini dilediği kimselere üstün kılar. Allah, her şeye kadirdir" (Haşr, 59/6) buyurmuştur. Dolayısıyla bu malda tasarruf, yalnız Rasulullah’ın (sav) hakkı idi. Sonra vallahi O, bu malı, sizi göz ardı edip sadece kendi kullanımına tahsis etmedi, size de verdi ve aranızda taksim etti. Nihayet fey malından kendine kala kala (bu araziler) kaldı. Rasulullah (sav) bu maldan ailesinin bir senelik nafakasını ayırır, onlara verir, sonra bundan arta kalanı alıp Allah'ın (vakıf) malı kılardı. Bu malı Rasulullah (sav) sağlığında böyle kullandı. Şimdi Allah hakkı için size sorarım, Rasulullah’ın (sav) böyle yaptığını biliyor musunuz? Topluluk “Evet” diye tasdik etti. Bunun üzerine Ömer, Ali ile Abbas'a döndü ve “Allah hakkı için size de sorarım. Rasulullah’ın (sav) böyle yaptığını biliyor musunuz?” dedi. Ali ile Abbas “Evet, öyle buyurdu” diye tasdik ettiler.Ömer şöyle devam etti:

Sonra Allah Rasulü (sav) vefat edince Ebu Bekir 'Ben Rasullah’ın (sav) halifesiyim!' diyerek o mala el koydu ve Rasulullah'ın (sav) kullandığı gibi kullandı. O zaman sizler de vardınız. Sonra Ömer, Ali ve Abbas'a dönerek şöyle dedi: Ebu Bekir'in bu şekilde muamele ettiğini sizler de hatırlarsınız. Allah bilir ki, Ebu Bekir bu hareketinde doğru, dindar, akıl ve zeka sahibi idi, hakka uymuştu. Sonra Allah Ebu Bekir'in vefatını diledi. Ben de “Rasulullah'ın (sav) ve Ebu Bekir'in velisiyim!” diyerek halifeliğimin ilk iki yılında bu mala el koyup Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'in yaptığının aynısını yaptım. Sonra her ikiniz birden bana geldiniz. İkinizin sözü bir ve aranızda ihtilaf yoktu. Sen (ey Abbas) bana gelip kardeşinin oğlundan payını istedin, o da gelip eşinin babasından kalan payını istedi. Bunun üzerine ben sizlere “İsterseniz (bu hurmalıkları) size vereyim. Allah'ın ahdi ve andı boynunuzda olmak üzere siz bu malı Rasulullah'ın (sav), Ebu Bekir'in ve göreve geldiğim zamanımda benim idare ettiğim gibi idare ediniz. Şayet kabul etmezseniz artık bana bir şey söylemeyiniz” dedim. Bu teklifim üzerine siz de “Bu şartla bize ver!” dediniz. Ben de ikinize teslim ettim (değil mi?). Topluluk “evet” dediler. Sonra Ömer Ali ve Abbas'a dönerek “Allah hakkı için söyleyin, ben bu şekilde size vermedim mi?” dedi. Onlar da “evet” dediler. Ömer “şimdi benden bunun haricinde bir hüküm mü istiyorsunuz? İzniyle ve iradesiyle, göğün ve yerin varlığını koruduğu Allah'a yemin ederim ki, ben kıyamet kopuncaya kadar bunun dışında bir hükümle hükmetmem. Eğer aciz kaldıysanız, onu bana geriye verin. Ben onu sizin adınıza güzelce idare ederim” dedi.


    Öneri Formu
16774 B005358 Buhari, Nafakat, 3