Öneri Formu
Hadis Id, No:
17324, M007350
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا سَالِمُ بْنُ نُوحٍ أَخْبَرَنِى الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ خَرَجْنَا حُجَّاجًا أَوْ عُمَّارًا وَمَعَنَا ابْنُ صَائِدٍ - قَالَ - فَنَزَلْنَا مَنْزِلاً فَتَفَرَّقَ النَّاسُ وَبَقِيتُ أَنَا وَهُوَ فَاسْتَوْحَشْتُ مِنْهُ وَحْشَةً شَدِيدَةً مِمَّا يُقَالُ عَلَيْهِ - قَالَ - وَجَاءَ بِمَتَاعِهِ فَوَضَعَهُ مَعَ مَتَاعِى . فَقُلْتُ إِنَّ الْحَرَّ شَدِيدٌ فَلَوْ وَضَعْتَهُ تَحْتَ تِلْكَ الشَّجَرَةِ - قَالَ - فَفَعَلَ - قَالَ - فَرُفِعَتْ لَنَا غَنَمٌ فَانْطَلَقَ فَجَاءَ بِعُسٍّ فَقَالَ اشْرَبْ أَبَا سَعِيدٍ . فَقُلْتُ إِنَّ الْحَرَّ شَدِيدٌ وَاللَّبَنُ حَارٌّ . مَا بِى إِلاَّ أَنِّى أَكْرَهُ أَنْ أَشْرَبَ عَنْ يَدِهِ - أَوْ قَالَ آخُذَ عَنْ يَدِهِ - فَقَالَ أَبَا سَعِيدٍ لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ آخُذَ حَبْلاً فَأُعَلِّقَهُ بِشَجَرَةٍ ثُمَّ أَخْتَنِقَ مِمَّا يَقُولُ لِىَ النَّاسُ يَا أَبَا سَعِيدٍ مَنْ خَفِىَ عَلَيْهِ حَدِيثُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَا خَفِىَ عَلَيْكُمْ مَعْشَرَ الأَنْصَارِ أَلَسْتَ مِنْ أَعْلَمِ النَّاسِ بِحَدِيثِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَلَيْسَ قَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « هُوَ كَافِرٌ » . وَأَنَا مُسْلِمٌ أَوَلَيْسَ قَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « هُوَ عَقِيمٌ لاَ يُولَدُ لَهُ » . وَقَدْ تَرَكْتُ وَلَدِى بِالْمَدِينَةِ أَوَ لَيْسَ قَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ يَدْخُلُ الْمَدِينَةَ وَلاَ مَكَّةَ » . وَقَدْ أَقْبَلْتُ مِنَ الْمَدِينَةِ وَأَنَا أُرِيدُ مَكَّةَ قَالَ أَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِىُّ حَتَّى كِدْتُ أَنْ أَعْذِرَهُ . ثُمَّ قَالَ أَمَا وَاللَّهِ إِنِّى لأَعْرِفُهُ وَأَعْرِفُ مَوْلِدَهُ وَأَيْنَ هُوَ الآنَ . قَالَ قُلْتُ لَهُ تَبًّا لَكَ سَائِرَ الْيَوْمِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki): Bize Salim b. Nûh rivayet etti. (Dedi ki): Bana Cüreyrî, Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Beraberimizde İbnî Sâid olduğu halde haccetmek yahut ömre yapmak için yola çıktık. Bir konağa indik. Derken insanlar dağıldı. Ben ve o, ikimiz kaldık. Onun hakkında söylenenlerden dolayı kendisinden şiddetle ürktüm. O eşyasını getirerek benim eşyamın yanına koydu. Ben: — Gerçekten sıcak şiddetlidir. O eşyayı şu ağacın altına koysana! dedim. Dediğimi yaptı. Bize koyun sütü ikram edildi, İbnû Sâid giderek büyük bir kadeh getirdi. Ve: — İç Ebû Saîd, dedi. Ben: — Gerçekten sıcak şiddetlidir. Süt de sıcaktır, dedim. Halbuki bir şeyim yoktu. Yalnız onun elinden içmek istemiyordum — yahut onun elinden almak istemiyordum, demiştir. — Bunun üzerine şunu söyledi: Ey Ebâ Saîd, içimden öyle geçti ki, hakkımda halkın söylediklerinden dolayı bir ip alayım da, onu bir ağaca asarak kendimi boğayım. Yâ Ebâ Saîd, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in hadîsi siz ensar cemaatına âyân olduğu kadar kime âyân olmuştur? Sen Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in hadîsini en iyi bilen insanlardan değil misin? Resûlüllah (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem):«Deccal kâfirdir!» demedi mi. Halbuki ben müslümanım. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): «O kısırdır, çocuğu olmaz!» demedi mi? Halbuki ben çocuğumu Medine'de bıraktım. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): «O Medine'ye ve Mekke'ye giremez!» demedi mi? Halbuki ben Medine'den yöneldim Mekke'ye gidiyorum. Ebû Saîd-i Hudrî demiş ki: Az kaldı onu mazur görüyordum. Sonra şunu söyledi: — Beri bak, vallahi ben onu pekâlâ biliyorum. Doğduğu yeri ve şimdi nerede olduğunu da biliyorum. Kendisine, bu günün geri kalan saatlarında sana yazıklar olsun! dedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7350, /1196
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
Sahabe, Hz. Peygamber'den sonraki durumları