Giriş

Bize Abdullâh b. Muhammed el-Ezdî, ona İshâk b. İbrâhîm el-Hanzalî, ona Cerîr, ona Süheyl b. Ebû Sâlih, ona Abdullâh b. Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebu Hureyre, o da Rasulullah'tan (sav) rivayet etti:
"İman, altmış ya da yetmiş küsur şubedir. En yüksek derecesi, 'Lâ ilâhe illallâh', en düşük derecesi ise, gelip geçenlere zarar verecek bir şeyi yoldan kaldırmaktır; hayâ da imandan bir şubedir."
Ebû Hâtim (İbn Hibbân) şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) bu haberde, muhataplara her zaman farz olan şeye işaret etti ve onu, imanın en yüksek derecesi olarak gösterdi. Sonra muhataplara her zaman nâfile olan şeye işaret etti ve onu, imanın en düşük derecesi olarak gösterdi. Böylece, muhataplara her zaman farz kılınan şeyin, muhataplara bazı durumlarda farz kılınan şeyin ve muhataplara nâfile kılınan her şeyin, imandan olduğu anlaşılmış oldu. Sayılardaki tereddüde gelince, bu tereddüt Süheyl b. Ebû Sâlih'ten kaynaklanan bir tereddüttür. Nitekim bu tereddütlü rivayet, Ma'mer'in Süheyl'den olan rivayetinde de bulunmaktadır. Ancak Süleymân b. Bilâl'in, (Süheyl'in hocası olan) Abdullâh İbn Dînâr'dan, onun da Ebû Sâlih'ten gelen merfu rivayetinde bu tereddüt yoktur. Orada hadis şu şekildedir: 'İman altmış küsur şubedir.' Süleymân İbn Bilâl'ın haberini bırakıp, onun yerine burada Süheyl b. Ebû Sâlih'in haberini almamızın nedeni, buradaki tereddüdün Peygamber (sav)'in sözü olmadığını açığa kavuşturmak ve bu tereddüdün tamamen Süheyl'e ait olduğunu göstermektir.


    Öneri Formu