Öneri Formu
Hadis Id, No:
232247, İHS002953
Hadis:
2953 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ سِنَانٍ، قَالَ: أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ خَرَجَ إِلَى الشَّامِ، حَتَّى إِذَا كَانَ بِسَرْغَ، لَقِيَهُ أُمَرَاءُ الْأَجْنَادِ أَبُو عُبَيْدَةُ بْنُ الْجَرَّاحِ وَأَصْحَابُهُ، فَأَخْبَرُوهُ أَنَّ الْوَبَاءَ قَدْ وَقَعَ بِالشَّامِ، قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ: فَقَالَ عُمَرُ: ادْعُ لِيَ الْمُهَاجِرِينَ الْأَوْلِينَ، فَدَعَوْتُهُمْ، فَاسْتَشَارَهُمْ وَأَخْبَرَهُمْ أَنَّ الْوَبَاءَ قَدْ وَقَعَ بِالشَّامِ فَاخْتَلَفُوا، فَقَالَ بَعْضُهُمْ: خَرَجْتَ لِأَمْرٍ فَلَا نَرَى أَنْ تَرْجِعَ عَنْهُ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ: مَعَكَ بَقِيَّةُ النَّاسِ وَأَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَلَا نَرَى أَنْ تُقْدِمَهُمْ عَلَى هَذَا الْوَبَاءِ، فَقَالَ: ارْتَفِعُوا عَنِّي، ثُمَّ قَالَ: ادْعُ لِيَ الْأَنْصَارَ فَدَعَوْتُهُمْ، فَاسْتَشَارَهُمْ فَسَلَكُوا سَبِيلَ الْمُهَاجِرِينَ وَاخْتَلَفُوا كَاخْتِلَافِهِمْ، فَقَالَ: ارْتَفِعُوا عَنِّي، ثُمَّ قَالَ: ادْعُ لِي مَنْ كَانَ هَاهُنَا مِنْ مَشْيَخَةِ قُرَيْشٍ مِنْ مُهَاجِرَةِ الْفَتْحِ، فَدَعَوْتُهُمْ، فَلَمْ يَخْتَلِفْ عَلَيْهِ رَجُلَانِ، وَقَالُوا: نَرَى أَنْ تَرْجِعَ بِالنَّاسِ وَلَا تُقْدِمَهُمْ عَلَى هَذَا الْوَبَاءِ، فَنَادَى عُمَرُ فِي النَّاسِ إِنِّي مُصْبِحٌ عَلَى ظَهْرٍ، فَأَصْبِحُوا عَلَيْهِ، فَقَالَ أَبُو عُبَيْدَةَ بْنُ الْجَرَّاحِ: أَفِرَارًا مِنْ قَدْرِ اللَّهِ؟ فَقَالَ عُمَرُ: لَوْ غَيْرُكَ قَالَهَا يَا أَبَا عُبَيْدَةَ وَكَانَ عُمَرُ يَكْرَهُ خِلَافَهُ نَفِرُ مِنْ قَدَرِ اللَّهِ إِلَى قَدَرِ اللَّهِ، أَرَأَيْتَ لَوْ كَانَ لَكَ إِبِلٌ فَهَبَطَتْ وَادِيًا لَهُ عُدْوَتَانِ إِحْدَاهُمَا خِصِبَةٌ، وَالْأُخْرَى جَدْبَةٌ، أَلَيْسَ إِنْ رَعَيْتَ الْخِصْبَةَ رَعَيْتَهَا بِقَدَرِ اللَّهِ، وَإِنْ رَعَيْتَ الْجَدْبَةَ رَعَيْتَهَا بِقَدَرِ اللَّهِ، قَالَ: نَعَمْ.
قَالَ: فَجَاءَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ، وَكَانَ مُتَغَيِّبًا فِي بَعْضِ حَاجَتِهِ، فَقَالَ: إِنَّ عِنْدِي مِنْ هَذَا عِلْمًا، سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: "إِذَا سَمِعْتُمْ بِهِ بِأَرْضٍ فَلَا تَقْدُمُوا عَلَيْهِ، وَإِذَا وَقَعَ بِأَرْضٍ وَأَنْتُمْ بِهَا فَلَا تَخْرُجُوا فِرَارًا مِنْهُ" قَالَ: فَحَمِدَ اللَّهَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ ثُمَّ انْصَرَفَ
Tercemesi:
Bize Ömer b. Said b. Sinan, ona Ahmed b. Ebubekir, ona Mâlik, ona İbn Şİhâb, ona Abdülhumeyd b. Abdurrahman b. Zeyd b. Hattâb, ona Abdullah b. Abdullah b. Haris b. Nevfel, ona İbn abbas'ın söylediğine göre Ömer b. Hattab (ra), Şam'a doğru yola çıktı. Nihayet Serğ denilen yere gelince kendisini Ecnadlılar yani Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) ve arkadaşları karşıladı ve ona Şam'da veba çıktığını haber verdiler. Bunun üzerine Ömer (ra); 'Bana ilk muhacirleri çağır.' dedi. Ben de hemen onları çağırdım. Ömer (ra), onlarla istişare etti. Onlara Şam'da veba çıktığını söyledi. Onlar da bu konuda (Şam'a girip girmeme konusunda) ihtilafa düştüler. Bazıları; 'Önemli bir iş için yola çıktın. Bundan vaz geçmeni uygun görmüyoruz.' dediler. Bazıları da; 'Beraberinde diğer insanlar ve Rasulullah'ın (sav) ashabı var. Onları bu vebaya götürmeni uygun bulmuyoruz.' dediler. Ardından; 'Bana ensarı çağır.' dedi. Ben de kendisine onları çağırdım. Ömer (ra) onlarla istişare etti. Onlar da muhacirler gibi davrandılar; onların ihtilafa düştükleri gibi ihtilafa düştüler. Ömer ‘Gidebilirsiniz.' dedi. Sonra; 'Bana burada bulunan fetih yılında hicret etmiş olan Kureyşli ihtiyarları çağır.' dedi. Ben de onları çağırdım. Onlardan hiç kimse ihtilaf etmedi. Dediler ki; 'İnsanları geri döndürmenin ve bu vebaya götürmemenin uygun olacağını düşünüyoruz.' Bunun ardından Ömer (ra) insanlar arasında; 'Ben sabaha bir bineğin sırtına binmiş olacağım. Siz de sabaha bir bineğin sırtında olun.’ diye seslendi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra); 'Allah'ın kaderinden kaçmak için mi?!' dedi. Ömer (ra); 'Eğer senden başkası bu sözü söyleseydi ey Ebu Ubeyde! (Ona tavrım çok daha farklı olurdu!') dedi. Nitekim Ömer (ra) kendisine muhalefet edilmesinden hoşlanmazdı. Ömer (ra) sözlerini şöyle sürdürdü: 'Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin? Senin bir takım develerin olsaydı da biri verimli diğeri kurak iki yakası olan bir vadiye inseydin, verimli olanda develerini otlattığında Allah'ın takdiriyle otlatmış, kurak olanda otlattığında da yine Allah'ın takdiriyle otlatmış olmaz mıydın?' Derken Abdurrahman b. Avf (ra) geldi. Bazı ihtiyaçları için ortadan kaybolmuştu. Dedi ki: 'Bu konuda bende bir bilgi var. Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim: "Bir yerde veba olduğunu duyduğunuz zaman oraya gitmeyin. Sizin de içerisinde bulunduğunuz bir yerde veba vaki olduğunda da vebadan kaçmak için oradan çıkmayın." Bunun üzerine Ömer (ra), Allah'a hamd etti ve oradan ayrıldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Kitabu'l-cenâiz ve mâ yete'allaku bihâ mukaddemen 2953, 7/218
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
İman, Esasları, Kaza ve Kader
Kader, kader-amel ilişkisi
KTB, KADER
Sahabe, kader ve kaza anlayışları