Giriş

Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Ebû Bekir el-Hanefî, ona Abdülhamîd b. Cafer, ona Saîd b. Ebî Saîd el-Makburî, ona da Ebû Hureyre (ra) şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Necid bölgesine doğru bir atlı birliği göndermişti. Onlar da Benû Hanîfe kabilesinden Yemamelilerin efendisi Sümame b. Üsal el-Hanefî denilen bir adamı alıp getirmişlerdi..." Bundan sonra râvî, daha önce geçen Leys hadisinin benzerini nakletti.

Şöyle ki: Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir atlı birlik gönderdi. Bu birlik Benû Hanîfe kabilesinden Yemâmelilerin reisi Sümâme b. Üsâl denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar. Hz. Peygamber (sav) onun yanına gelip,
"- Ne durumdasın, ey Sümâme?" diye sordu. O da,
"- Ben iyiyim, ya Muhammed! Eğer beni öldürürsen (davasının bırakılmayacağı) kan sahibi birini öldürmüş olursun. İyilik edersen karşılığını verecek birine iyilik etmiş olursun. Eğer mal istiyorsan, iste, sana dilediğin kadar mal verilsin" dedi. Hz. Peygamber (sav) onu ertesi güne kadar kendi haline bıraktı. Ertesi gün tekrar geldi ve yine,
"- Ne durumdasın ey Sümâme?" diye sordu. O da,
"- Sana dediğim gibi; eğer bana iyilik edersen karşılığını verecek birine iyilik yapmış olursun. Eğer öldürürsen kan davasının güdüleceği kan sahibi birini öldürmüş olursun. Eğer mal istiyorsan iste, sana dilediğin kadar sana verilecektir" dedi. Hz. Peygamber (sav) onu yine kendi haline bıraktı ve ertesi gün gelip yine,
" Ne durumdasın ey Sümâme?" diye sordu. O da,
"- Sana dediğim gibi; eğer bana iyilik edersen karşılığını verecek birine iyilik yapmış olursun. Eğer öldürürsen kan davasının güdüleceği kan sahibi birini öldürmüş olursun. Eğer mal istiyorsan iste, sana dilediğin kadar sana verilecektir" dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav),
"- Sümâme'yi bırakın" buyurdu. Serbest kalınca Sümâme hemen mescide yakın bir hurma bahçesine gidip yıkandı, sonra mescide gelerek şöyle dedi:
"Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Ey Muhammed! Vallahi, yeryüzünde bana senin yüzünden daha çok nefret ettiğim bir yüz yoktu, şimdi ise senin yüzün bana bütün yüzlerden daha sevimli hâle geldi. Vallahi, benim için senin dininden daha daha çok nefret ettiğim bir din yoktu, ama şimdi senin dinin bana bütün dinlerden daha sevimli oldu. Vallahi, senin içinde yaşadığın şehirden daha çok nefret ettiğim bir şehir yoktu, fakat şimdi senin şehrin bana bütün şehirlerden daha sevgili oldu. Senin atlı birliğin beni aldığında umre yapmaya niyetlenmiştim, şimdi ne buyurursun?"
Hz. Peygamber (sav) de onu müjdeleyerek umre yapmasını emretti. Mekke'ye gelince bir adam Sümâme'ye,
"- Dininden mi döndün?" dedi. Sümâme de,
"- Hayır! Ama ben sadece Allah'ın Resûlü'yle beraber müslüman oldum. Allah'ın Rasûlü izin vermedikçe Yemâme'den size bir buğday tanesinin bile gelmesine izin verilmeyecektir" dedi.

Ravî hadîsi bir rivayette, "Beni öldürürsen kan sahibi birini öldürmüş olursun" lafzıyla nakletmiştir.


    Öneri Formu
2541 M004590 Müslim, Cihad ve Siyer, 60