1 Kayıt Bulundu.
Bana Harmele b. Yahya et-Tücîbî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr’in rivayet ettiğine göre Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir:
“Şu Ebû Hureyre'ye (ra) hayret etmez misin?! Gelip hücremin yanına oturmuş sesini bana duyuracak şekilde Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet ediyor. O sırada ben içeride namaz kılıyordum, henüz namazımı bitirmeden o da kalkıp gitti. Eğer ona yetişebilseydim, ’Rasulullah (sav) sizin gibi hızlı hızlı konuşmazdı’ diye cevap verecektim.”
İbn Şihâb'ın rivayetine göre İbnü'l-Müseyyeb, Ebû Hureyre’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"İnsanlar, Ebû Hureyre çok hadis rivayet ediyor, diyorlar. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Ensar ve muhacirler neden onun kadar hadis rivayet etmiyor? diye soruyorlar. Size bunun sebebini anlatayım: Ensar kardeşlerimi arazileriyle uğraşmak, muhacir kardeşlerimi de çarşı pazarda ticaret yapmak meşgul ediyordu. Ben ise karın tokluğuna kanaat edip Rasûlullah'ın (sav) yanından ayrılmıyordum. Onlar yokken ben Rasûlullah'ı görüyor, onların unuttuklarını ben ezberleyip öğreniyordum. Rasûlullah (sav) bir gün,
"Hanginiz elbisesini yayar, benim hadisimden alır ve onu göğsünde toplarsa o işittiği şeyi asla unutmayacaktır" buyurmuştu. Hemen üstümdeki hırkayı çıkarıp yere serdim. Hz. Peygamber sözünü bitirinceye kadar bekledim. Sonra onu toplayıp göğsüme koydum. O günden sonra Rasûlullah’ın (sav) bana söylediği hiç bir şeyi unutmadım. Eğer Cenâb-ı Hak kitabında şu iki âyeti indirmeseydi, asla tek bir hadis bile rivayet etmezdim:
"Bizim indirdiğimiz delilleri ve hidayeti gizleyenler..." (Bakara, 2/159-160).