Öneri Formu
Hadis Id, No:
287162, B002718-5
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّاءُ قَالَ سَمِعْتُ عَامِرًا يَقُولُ حَدَّثَنِى جَابِرٌ - رضى الله عنه أَنَّهُ كَانَ يَسِيرُ عَلَى جَمَلٍ لَهُ قَدْ أَعْيَا ، فَمَرَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَضَرَبَهُ ، فَدَعَا لَهُ ، فَسَارَ بِسَيْرٍ لَيْسَ يَسِيرُ مِثْلَهُ ثُمَّ قَالَ « بِعْنِيهِ بِوَقِيَّةٍ » . قُلْتُ لاَ . ثُمَّ قَالَ « بِعْنِيهِ بِوَقِيَّةٍ » . فَبِعْتُهُ فَاسْتَثْنَيْتُ حُمْلاَنَهُ إِلَى أَهْلِى ، فَلَمَّا قَدِمْنَا أَتَيْتُهُ بِالْجَمَلِ ، وَنَقَدَنِى ثَمَنَهُ ، ثُمَّ انْصَرَفْتُ ، فَأَرْسَلَ عَلَى إِثْرِى ، قَالَ « مَا كُنْتُ لآخُذَ جَمَلَكَ ، فَخُذْ جَمَلَكَ ذَلِكَ فَهْوَ مَالُكَ » . قَالَ شُعْبَةُ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ عَامِرٍ عَنْ جَابِرٍ أَفْقَرَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ظَهْرَهُ إِلَىَ الْمَدِينَةِ . وَقَالَ إِسْحَاقُ عَنْ جَرِيرٍ عَنْ مُغِيرَةَ فَبِعْتُهُ عَلَى أَنَّ لِى فَقَارَ ظَهْرِهِ حَتَّى أَبْلُغَ الْمَدِينَةَ . وَقَالَ عَطَاءٌ وَغَيْرُهُ لَكَ ظَهْرُهُ إِلَى الْمَدِينَةِ ، وَقَالَ مُحَمَّدُ بْنُ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرٍ شَرَطَ ظَهْرَهُ إِلَى الْمَدِينَةِ . وَقَالَ زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ جَابِرٍ وَلَكَ ظَهْرُهُ حَتَّى تَرْجِعَ . وَقَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ أَفْقَرْنَاكَ ظَهْرَهُ إِلَى الْمَدِينَةِ . وَقَالَ الأَعْمَشُ عَنْ سَالِمٍ عَنْ جَابِرٍ تَبَلَّغْ عَلَيْهِ إِلَى أَهْلِكَ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ وَابْنُ إِسْحَاقَ عَنْ وَهْبٍ عَنْ جَابِرٍ اشْتَرَاهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِوَقِيَّةٍ . وَتَابَعَهُ زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ جَابِرٍ . وَقَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ وَغَيْرِهِ عَنْ جَابِرٍ أَخَذْتُهُ بِأَرْبَعَةِ دَنَانِيرَ . وَهَذَا يَكُونُ وَقِيَّةً عَلَى حِسَابِ الدِّينَارِ بِعَشَرَةِ دَرَاهِمَ . وَلَمْ يُبَيِّنِ الثَّمَنَ مُغِيرَةُ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ جَابِرٍ ، وَابْنُ الْمُنْكَدِرِ وَأَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ . وَقَالَ الأَعْمَشُ عَنْ سَالِمٍ عَنْ جَابِرٍ وَقِيَّةُ ذَهَبٍ . وَقَالَ أَبُو إِسْحَاقَ عَنْ سَالِمٍ عَنْ جَابِرٍ بِمِائَتَىْ دِرْهَمٍ . وَقَالَ دَاوُدُ بْنُ قَيْسٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ عَنْ جَابِرٍ اشْتَرَاهُ بِطَرِيقِ تَبُوكَ ، أَحْسِبُهُ قَالَ بِأَرْبَعِ أَوَاقٍ . وَقَالَ أَبُو نَضْرَةَ عَنْ جَابِرٍ اشْتَرَاهُ بِعِشْرِينَ دِينَارًا . وَقَوْلُ الشَّعْبِىِّ بِوَقِيَّةٍ أَكْثَرُ . الاِشْتِرَاطُ أَكْثَرُ وَأَصَحُّ عِنْدِى . قَالَهُ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Kendisi bitkin düşmüş bir deve üzerinde yol alıyorken Nebi de (sav) yanından geçip, o deveye vurdu ve ona dua etti. Bu sefer deve benzeri görülmedik bir şekilde yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü: “Sen onu bana bir ukiyeye sat” buyurdu. Ben: Hayır, dedim. Sonra yine: “Sen bana bunu bir ukiyeye sat” buyurdu. Ben de deveyi ona sattım, ama beni evime kadar taşımasını istisnâ ettim. Medine’ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: “Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al ve o senin malındır” buyurdu.
Şu’be’ye Muğire, ona Âmir’in rivayetine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine’ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi.
İshak’a Cerir, ona Muğire’nin rivayetine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine’ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım.
Atâ ve başkalarının rivayetine göre ise: “Medine’ye varıncaya kadar sırtına binmek hakkındır” dedi.
Muhammed b. el-Münkedir’in Câbir’den rivayetine göre: Medine’ye varıncaya kadar sırtına binmeyi şart koştu.
Zeyd b. Eslem’in Câbir’den rivayetine göre: “(Medine’ye) dönünceye kadar sırtına binmek senin hakkındır.”
Ebu’z-Zübeyr’in Câbir’den rivayetine göre ise: “Biz Medine’ye varıncaya kadar onun sırtına binme hakkını sana tanıdık” buyurdu.
El-A’meş’e Sâlim’in rivayetine göre Câbir’e: “Onun sırtı üzerine (binerek) ailenin yanına kadar var” buyurdu.
Ubeydullah ve İbn İshak’a Vehb, ona Câbir’in rivayetine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir’den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir.
İbn Cüreyc’e Atâ’nın ve başkasının, onlara Câbir’in rivayetine göre (Allah Rasulü): “Ben onu dört dinara satın aldım” buyurdu.
Buna göre bir ukiye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire’ye Şâbî’nin, ona Câbir’in rivayeti ile İbnü’l-Münkedir ve Ebu’z-Zübeyr’e Câbir’in rivayetinde ise değeri açıklanmamıştır.
El-A’meş’e Sâlim, ona da Câbir’in rivayetinde “altın ukiye” ifadesi geçmektedir.
Ebu İshak’a Sâlim, ona Câbir’in rivayetine göre ise iki yüz dirhem denilmektedir.
Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir’in rivayetine göre bu deveyi Tebûk yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiye demiştir.
Ebu Nadra ise Câbir’in kendisine rivayetine göre onu yirmi dinara satın almıştı.
Eş-Şâ’bî’nin bir ukiyeye (satın almıştır), sözü rivayetlerde daha çoktur. Bana göre (Câbir’in Medine’ye kadar) binme şartını koşması daha çok ve daha sahihtir. Bu kanaati Ebu Abdullah (Buhari) ifade etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şurût 4, 1/733
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Hişam Muğira b. Miksem ed-Dabbî (Muğira b. Miksem)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Ahlak, ticaret ahlakı
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Ticaret, muhayyerlik
Ticaret, pazarlık yapmak