Öneri Formu
Hadis Id, No:
30393, İM003956
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ الْمُحَارِبِىُّ وَوَكِيعٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ رَبِّ الْكَعْبَةِ قَالَ انْتَهَيْتُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ وَهُوَ جَالِسٌ فِى ظِلِّ الْكَعْبَةِ وَالنَّاسُ مُجْتَمِعُونَ عَلَيْهِ فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ إِذْ نَزَلَ مَنْزِلاً فَمِنَّا مَنْ يَضْرِبُ خِبَاءَهُ وَمِنَّا مَنْ يَنْتَضِلُ وَمِنَّا مَنْ هُوَ فِى جَشَرِهِ إِذْ نَادَى مُنَادِيهِ الصَّلاَةُ جَامِعَةٌ فَاجْتَمَعْنَا فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَطَبَنَا فَقَالَ « إِنَّهُ لَمْ يَكُنْ نَبِىٌّ قَبْلِى إِلاَّ كَانَ حَقًّا عَلَيْهِ أَنْ يَدُلَّ أُمَّتَهُ عَلَى مَا يَعْلَمُهُ خَيْرًا لَهُمْ وَيُنْذِرَهُمْ مَا يَعْلَمُهُ شَرًّا لَهُمْ وَإِنَّ أُمَّتَكُمْ هَذِهِ جُعِلَتْ عَافِيَتُهَا فِى أَوَّلِهَا وَإِنَّ آخِرَهُمْ يُصِيبُهُمْ بَلاَءٌ وَأُمُورٌ تُنْكِرُونَهَا ثُمَّ تَجِىءُ فِتَنٌ يُرَقِّقُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِى ثُمَّ تَنْكَشِفُ ثُمَّ تَجِىءُ فِتْنَةٌ فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِى . ثُمَّ تَنْكَشِفُ فَمَنْ سَرَّهُ أَنْ يُزَحْزَحَ عَنِ النَّارِ وَيُدْخَلَ الْجَنَّةَ فَلْتُدْرِكْهُ مَوْتَتُهُ وَهُوَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَلْيَأْتِ إِلَى النَّاسِ الَّذِى يُحِبُّ أَنْ يَأْتُوا إِلَيْهِ وَمَنْ بَايَعَ إِمَامًا فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَمِينِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ مَا اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الآخَرِ » . قَالَ فَأَدْخَلْتُ رَأْسِى مِنْ بَيْنِ النَّاسِ فَقُلْتُ أَنْشُدُكَ اللَّهَ أَنْتَ سَمِعْتَ هَذَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَأَشَارَ بِيَدِهِ إِلَى أُذُنَيْهِ فَقَالَ سَمِعَتْهُ أُذُنَاىَ وَوَعَاهُ قَلْبِى .
Tercemesi:
Bize Ebu Kureyb, ona Ebu Muâviye, Abdurrahman el-Muhâribî ve Vekî, onlara el-A’meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Abdurrahman b. Abdurabbilka’be’nin şöyle dediğini rivayet etti: Kâbe’nin gölgesinde oturmakta ve insanlar etrafında toplanmış iken, Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın yanına gittim, bu sırada şunları söylediğini işittim: Bizler Rasulullah (sav) ile bir seferde idik. Derken bir yere konakladı, kimimiz çadırını kuruyor, kimimiz ok atışı yapıyor, kimimiz ise hayvanlarını otlatmakla meşgul idi. Ansızın onun münadisi: “Topluca namaza!” diye seslenince biz de toplandık. Rasulullah (sav) ayağa kalkıp bize bir hutbe verdi ve şöyle buyurdu: “Gerçek şu ki benden önce ne kadar nebi geldiyse mutlaka onun ümmetine kendileri için hayır olduğunu bildiği şeyi göstermesi, onlar için şer olduğunu bildiği şeylere karşı onları uyarıp korkutması onun üzerinde bir hak idi. Ve şüphesiz sizin bu ümmetinizin afiyet ve esenliği baş taraflarındadır. Onların sonradan gelenleri ise bela ve sizin hoşunuza gitmeyecek musibetlerle karşı karşıya kalacaklardır. Sonra biri diğerini daha da inceltecek bir takım fitneler gelecektir. Bunun neticesinde mümin kişi: İşte bu (gelen fitne) beni helak edecektir diyecek, sonra o fitne açılıp gidecek, sonra bir başka fitne gelecek, mümin kişi: İşte o beni helak edecektir diyecektir, sonra da o fitne de açılıp gidecektir. Artık her kim ateşten uzaklaştırılıp cennete konulmasından memnun oluyorsa, ölümü kendisi Allah’a ve ahiret gününe iman ettiği halde onu bulsun. İnsanlara, onların kendisine yapmasını sevdiği şeyleri yapsın. Kim bir imama bey’at eder, ona sağ elini verip (antlaşır) ve kalbinin semeresini verirse, elinden geldiği kadar ona itaat etsin. Bir başkası gelip (yöneticilik hususunda) onunla çekişecek olursa, o diğerinin boynunu vurun.” (Abdurrahman) dedi ki: Bunun üzerine ben de başımı insanların arasından çıkartarak: Allah adına sana ant veriyorum, bunu Rasulullah’tan (sav) bizzat sen mi işittin, dedim. O, eliyle kulaklarına işaret etti ve: Bunu kulaklarım işitti, kalbim belledi, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 9, /637
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Abdurrahman b. Abdurabbi Ka'be el-Âizî (Abdurrahman b. Abdurabbi Ka'be)
3. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Muhammed el-Muharibi (Abdurrahman b. Muhammed b. Ziyad)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Biat, biat etmemenin uhrevi cezası
Bilgi, gaybdan haber verme
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk