1 Kayıt Bulundu.
Bize Hibbân, ona Abdullah, ona Abdullah b. Avn, ona da Muhammed b. Sîrîn şöyle demiştir:
Ben, aralarında Ensâr'dan büyük adamların bulunduğu bir mecliste oturuyordum. İçlerinde Abdurrahman b. Ebu Leylâ da vardı. Ben, Abdullah b. Utbe'nin, Haris kızı Subey'a'nın durumu hakkındaki hadisini zikrettim. Abdurrahman b. Ebu Leylâ “(Abdullah b. Utbe'nin) amcası olan (Abdullah b. Mesud) bunu söyleyen biri değildir” dedi. Bunun üzerine “eğer ben hala Kûfe'de bir yerde bulunan bir adam adına yalan söylediysem demek ki gerçekten çok cesur biriyim” dedim. (Ravi der ki:) Bu arada İbn Sîrîn ses tonunu yükselterek şöyle dedi: Sonra ben çıkıp Mâlik b. Âmir'e ya da Mâlik b. Avf'ın yanına vardım ve ona “hâmile iken kocası ölmüş olan kadının iddeti hakkında İbn Mesud'un görüşü nasıldı?” diye sordum. O da bana şöyle cevap verdi: İbn Mesud bize “siz kadın hakkında ruhsatı, değilde ağır hükmü mü uyguluyorsunuz? Yemin olsun ki kısa olan Nisâ Sûresi (yânî Talâk Sûresi) uzun olan Sureden (Bakara'dan) sonra inmiştir” dedi.
Eyüb, Muhammed'den rivayetle “Ebu Atıyye Mâlik b. Âmir'e vardım” şeklinde söylemiştir.