Öneri Formu
Hadis Id, No:
31698, B004581
Hadis:
- حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ حَدَّثَنَا أَبُو عُمَرَ حَفْصُ بْنُ مَيْسَرَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ - رضى الله عنه - أَنَّ أُنَاسًا فِى زَمَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، هَلْ نَرَى رَبَّنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ ، هَلْ تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ الشَّمْسِ بِالظَّهِيرَةِ ، ضَوْءٌ لَيْسَ فِيهَا سَحَابٌ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « وَهَلْ تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ ، ضَوْءٌ لَيْسَ فِيهَا سَحَابٌ » . قَالُوا لاَ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، إِلاَّ كَمَا تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ أَحَدِهِمَا ، إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ أَذَّنَ مُؤَذِّنٌ تَتْبَعُ كُلُّ أُمَّةٍ مَا كَانَتْ تَعْبُدُ . فَلاَ يَبْقَى مَنْ كَانَ يَعْبُدُ غَيْرَ اللَّهِ مِنَ الأَصْنَامِ وَالأَنْصَابِ إِلاَّ يَتَسَاقَطُونَ فِى النَّارِ ، حَتَّى إِذَا لَمْ يَبْقَ إِلاَّ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ اللَّهَ ، بَرٌّ أَوْ فَاجِرٌ وَغُبَّرَاتُ أَهْلِ الْكِتَابِ ، فَيُدْعَى الْيَهُودُ فَيُقَالُ لَهُمْ مَنْ كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ قَالُوا كُنَّا نَعْبُدُ عُزَيْرَ ابْنَ اللَّهِ . فَيُقَالُ لَهُمْ كَذَبْتُمْ ، مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ صَاحِبَةٍ وَلاَ وَلَدٍ ، فَمَاذَا تَبْغُونَ فَقَالُوا عَطِشْنَا رَبَّنَا فَاسْقِنَا . فَيُشَارُ أَلاَ تَرِدُونَ ، فَيُحْشَرُونَ إِلَى النَّارِ كَأَنَّهَا سَرَابٌ ، يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيَتَسَاقَطُونَ فِى النَّارِ ، ثُمَّ يُدْعَى النَّصَارَى ، فَيُقَالُ لَهُمْ مَنْ كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ قَالُوا كُنَّا نَعْبُدُ الْمَسِيحَ ابْنَ اللَّهِ . فَيُقَالُ لَهُمْ كَذَبْتُمْ ، مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ صَاحِبَةٍ وَلاَ وَلَدٍ . فَيُقَالُ لَهُمْ مَاذَا تَبْغُونَ فَكَذَلِكَ مِثْلَ الأَوَّلِ ، حَتَّى إِذَا لَمْ يَبْقَ إِلاَّ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ اللَّهَ مِنْ بَرٍّ أَوْ فَاجِرٍ ، أَتَاهُمْ رَبُّ الْعَالَمِينَ فِى أَدْنَى صُورَةٍ مِنَ الَّتِى رَأَوْهُ فِيهَا ، فَيُقَالُ مَاذَا تَنْتَظِرُونَ تَتْبَعُ كُلُّ أُمَّةٍ مَا كَانَتْ تَعْبُدُ . قَالُوا فَارَقْنَا النَّاسَ فِى الدُّنْيَا عَلَى أَفْقَرِ مَا كُنَّا إِلَيْهِمْ ، وَلَمْ نُصَاحِبْهُمْ ، وَنَحْنُ نَنْتَظِرُ رَبَّنَا الَّذِى كُنَّا نَعْبُدُ . فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ ، فَيَقُولُونَ لاَ نُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا . مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Abdülaziz, ona Ebu Ömer Hafs b. Meysere, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebi’nin (sav) zamanında bazı kimseler: Ey Allah’ın Rasulü, Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? dediler. Nebi (sav): “Evet, sizler bulutsuz bir günde aydınlık bir öğle vaktinde güneşi görmek için birbirinize zorluk çıkartır, sıkıntı verir misiniz?” buyurdu. Ashab: Hayır deyince, Allah Rasulü: “Peki, hiçbir bulutun bulunmadığı aydınlık bir gecede on dördündeki ayı görmek için birbirinize zorluk çıkarır, sıkıntı verir misiniz?” buyurdu. Ashab: Hayır deyince, Nebi (sav) şöyle buyurdu: “İşte Kıyamet gününde aziz ve celil Allah’ı görmek için, ancak bu güneş ve aydan birisini görmek isterken birbirinize verdiğiniz sıkıntı kadar bir sıkıntı verirsiniz. Kıyamet gününde bir münadi: Her bir ümmet (dünyada iken) neye ibadet ediyorsa onun arkasından gidecek, diye seslenir. Allah’tan başka putlara, heykellere ibadet edip de cehenneme düşmedik hiçbir kimse kalmayacak. Nihayet geriye iyisi ya da günahkârı ile Allah’a ibadet edenler ve Kitap Ehli’nden bazı kalıntılardan başka kimse kalmayacak. Bu sefer Yahudiler çağırılacak, onlara: Siz kime ibadet ediyordunuz? Denilecek. Onlar: Biz Allah’ın oğlu Uzeyr’e ibadet ediyorduk, diyecekler. Onlara: Yalan söylediniz, Allah ne bir eş, ne bir evlat edinmiştir buyurulacak, şimdi ne arıyorsunuz? diye sorulacak. Onlar: Rabbimiz susadık, bize su ver, diyecekler. Onlara: Peki oraya su içmek için gitmez misiniz? diye bir yere işaret edilecek ve biri birini yiyen ve bir serabı andıran cehennem ateşine doğru gitmek üzere toplanacaklar, ateşe arka arkaya dökülecekler. Sonra Hristiyanlar çağırılacaklar, onlara: Kime ibadet ediyordunuz? denilecek. Onlar: Biz Allah’ın oğlu Mesih’e ibadet ediyorduk, diyecekler. Onlara: Yalan söylediniz, Allah ne bir eş ne bir evlat edinmiştir, denilecek. Yine onlara: Peki, şimdi ne arıyorsunuz, denilecek ve aynı şekilde önceki gibi olacak. Nihayet geriye iyisiyle günahkârıyla yalnızca Allah’a ibadet edenler kalacak. Âlemlerin Rabbi onlara görmüş oldukları suretten farklı bir surette gelecek. Ne bekliyorsunuz, her bir ümmet dünyada iken neye ibadet ediyor idiyse onun arkasından gidecek denilecek. Onlar: Biz dünyada iken onlara en muhtaç olduğumuz halde bile, diğer insanlardan ayrıldık ve onlarla beraber olmadık, şimdi de bizler dünyada iken kendisine ibadet ettiğimiz Rabbimizi bekliyoruz, diyecekler. Yüce Allah kendilerine: Ben sizin Rabbinizim buyuracak. Onlar: –İki yahut üç defa- Biz Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayız, diyecekler.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 8, 2/170
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Muhammed b. Abdülaziz er-Remeli (Muhammed b. Abdülaziz b. Muhammed)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Din, Dinler arasında karşılaştırma
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Şirk, şirk koşmayanlar cennete girecektir