Öneri Formu
Hadis Id, No:
32810, İM004053
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ حُذَيْفَةَ قَالَ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَدِيثَيْنِ قَدْ رَأَيْتُ أَحَدَهُمَا وَأَنَا أَنْتَظِرُ الآخَرَ حَدَّثَنَا « أَنَّ الأَمَانَةَ نَزَلَتْ فِى جَذْرِ قُلُوبِ الرِّجَالِ » . - قَالَ الطَّنَافِسِىُّ يَعْنِى وَسْطَ قُلُوبِ الرِّجَالِ - وَنَزَلَ الْقُرْآنُ فَعَلِمْنَا مِنَ الْقُرْآنِ وَعَلِمْنَا مِنَ السُّنَّةِ . ثُمَّ حَدَّثَنَا عَنْ رَفْعِهِمَا فَقَالَ « يَنَامُ الرَّجُلُ النَّوْمَةَ فَتُرْفَعُ الأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا كَأَثَرِ الْوَكْتِ ثُمَّ يَنَامُ النَّوْمَةَ فَتُنْزَعُ الأَمَانَةُ مِنْ قَلْبِهِ فَيَظَلُّ أَثَرُهَا كَأَثَرِ الْمَجْلِ كَجَمْرٍ دَحْرَجْتَهُ عَلَى رِجْلِكَ فَنَفِطَ فَتَرَاهُ مُنْتَبِرًا وَلَيْسَ فِيهِ شَىْءٌ » . ثُمَّ أَخَذَ حُذَيْفَةُ كَفًّا مِنْ حَصًى فَدَحْرَجَهُ عَلَى سَاقِهِ . قَالَ « فَيُصْبِحُ النَّاسُ يَتَبَايَعُونَ وَلاَ يَكَادُ أَحَدٌ يُؤَدِّى الأَمَانَةَ حَتَّى يُقَالَ إِنَّ فِى بَنِى فُلاَنٍ رَجُلاً أَمِينًا . وَحَتَّى يُقَالَ لِلرَّجُلِ مَا أَعْقَلَهُ وَأَجْلَدَهُ وَأَظْرَفَهُ . وَمَا فِى قَلْبِهِ حَبَّةُ خَرْدَلٍ مِنْ إِيمَانٍ » . وَلَقَدْ أَتَى عَلَىَّ زَمَانٌ وَلَسْتُ أُبَالِى أَيَّكُمْ بَايَعْتُ لَئِنْ كَانَ مُسْلِمًا لَيَرُدَّنَّهُ عَلَىَّ إِسْلاَمُهُ وَلَئِنْ كَانَ يَهُودِيًّا أَوْ نَصْرَانِيًّا لَيَرُدَّنَّهُ عَلَىَّ سَاعِيهِ فَأَمَّا الْيَوْمَ فَمَا كُنْتُ لأُبَايِعَ إِلاَّ فُلاَنًا وَفُلاَنًا .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî’, ona el-A’meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Huzeyfe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) bize iki hadis söyledi, bunların birisinin gerçekleştiğini gördüm, şimdi diğerini beklemekteyim. O bize şunu anlattı: “Emanet yiğit adamların kalplerinin köküne indi.” Et-Tanâfisî dedi ki: Bununla adamların kalplerinin ortasını kastetmektedir. Kur’ân’ı Kerim nazil oldu, biz de Kur’ân’dan da öğrendik, sünnetten de öğrendik. Sonra bizlere bu ikisini kaldırılacağını anlatarak dedi ki: “Bir adam bir uykuya dalar, emanet kalbinden kaldırılır, onun izi ise deri üzerinde farklı bir rengin bıraktığı iz gibi kalır. Sonra bir defa daha uyur, emanet kalbinden çekilip alınır, onun izi ise tıpkı bir kor ateşi ayağına düşürüp de bir kabarcık oluşup, senin de onu içinde bir şey olmadığı halde kabarmış bir şekilde gördüğün bir kabarcığın izi gibi iz kalır.” Sonra Huzeyfe bir avuç çakıl taşı aldı, onu bacağının üzerine yuvarladı. (Allah Rasulü) devamla buyurdu ki: “İnsanlar sabaha çıkarlar, birbirleriyle alışveriş yaparlar, hemen hemen tek bir kişi dahi emaneti yerli yerince hak sahibine ödemez. O kadar ki, filan oğulları arasında güvenilir bir adam var, denilecek hale gelinir. Hatta kalbinde iman namına bir hardal tanesi kadar bir şey dahi bulunmayan kişi için ne de akıllı, ne de çalışkan ve ne de zarif bir kimsedir, denilecek.” (Huzeyfe) dedi ki: Ben öyle bir zaman geçirdim ki, hanginizle alışveriş yaptığıma aldırmazdım. Çünkü eğer alışveriş yaptığım kişi müslüman ise (ve benim onda hakkım kalmışsa) mutlaka onun müslüman olması benim hakkımı bana vermesine sebep olacaktır. Eğer Yahudi ya da Nasranî ise şüphesiz onun başındaki sorumlu kişi (ondaki hakkımı) bana geri verecektir, derdim. Bugün ise filan ve filan dışında bir kimseyle alışveriş yapamaz oldum.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 27, /654
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Ahlak, ticaret ahlakı
Müslüman, Eman vermek/Emanete riayet
Müslüman, güven vermek, insanlara
Müslüman, vasıfları