Öneri Formu
Hadis Id, No:
32913, B004800
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَمْرٌو قَالَ سَمِعْتُ عِكْرِمَةَ يَقُولُ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ إِنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا قَضَى اللَّهُ الأَمْرَ فِى السَّمَاءِ ضَرَبَتِ الْمَلاَئِكَةُ بِأَجْنِحَتِهَا خُضْعَانًا لِقَوْلِهِ كَأَنَّهُ سِلْسِلَةٌ عَلَى صَفْوَانٍ فَإِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ ، قَالُوا لِلَّذِى قَالَ الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِىُّ الْكَبِيرُ فَيَسْمَعُهَا مُسْتَرِقُ السَّمْعِ ، وَمُسْتَرِقُ السَّمْعِ هَكَذَا بَعْضُهُ فَوْقَ بَعْضٍ - وَوَصَفَ سُفْيَانُ بِكَفِّهِ فَحَرَفَهَا وَبَدَّدَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ - فَيَسْمَعُ الْكَلِمَةَ ، فَيُلْقِيهَا إِلَى مَنْ تَحْتَهُ ثُمَّ يُلْقِيهَا الآخَرُ إِلَى مَنْ تَحْتَهُ ، حَتَّى يُلْقِيَهَا عَلَى لِسَانِ السَّاحِرِ أَوِ الْكَاهِنِ ، فَرُبَّمَا أَدْرَكَ الشِّهَابُ قَبْلَ أَنْ يُلْقِيَهَا ، وَرُبَّمَا أَلْقَاهَا قَبْلَ أَنْ يُدْرِكَهُ ، فَيَكْذِبُ مَعَهَا مِائَةَ كَذْبَةٍ ، فَيُقَالُ أَلَيْسَ قَدْ قَالَ لَنَا يَوْمَ كَذَا وَكَذَا كَذَا وَكَذَا فَيُصَدَّقُ بِتِلْكَ الْكَلِمَةِ الَّتِى سَمِعَ مِنَ السَّمَاءِ » .
Tercemesi:
Bize Humeydî (Abdullah b. Zübeyr), ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Amr (b. Dinar), ona İkrime (Mevla İbn Abbas), ona da Ebu Hureyre, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
'Allah semada (meleklere) bir emrin yerine getirilmesini hükmettiğinde, Allah'ın düz bir taş üstünde (hareket ettirilen) zincir (sesi) gibi heybetli buyruğuna melekler bütünüyle boyun eğerek (korku ile) kanatlarını birbirine vururlar. Kalplerinden bu korku giderilince de (melekler Cebrail gibi mukarreb) meleklere:
'Rabb'iniz ne buyurdu?' diye sorarlar. Onlar da:
'Allah hakkı buyurdu, O çok yücedir, çok büyüktür,' derler.
Bu durumda kulak hırsızı (şeytanlar) bunu (Meleklerin konuştuğu Allah'ın hükmünü) işitirler. Kulak hırsızı (şeytanlar) (yerden göğe kadar) birbirinin üstünde zincirleme dizilmiş (ve kulak hırsızlığına hazırlanmış) bulunurlar. -Sufyan (b. Uyeyne) avucunu çevirip parmaklarının arasını ayırdı da bu dizilişi avucuyla vasıfladı.- Şeytanlar bu vaziyette iken en üstteki şeytan meleklerin o konuşmasını işitir de hemen onu altındakine verir, sonra diğeri de o sözü kendinden aşağıdakine aktarır, nihayet en aşağıdaki o sözü sihirbazın veya kahinin diline atar. Bazı defa meleklerin konuşmasını işiten en üstteki şeytana bir ateş parçası yetişir, altındaki şeytana o haberi atıp işittirmeden onu yakar. Bazen de ateş kendisine erişmeden önce o haberi altındaki şeytana aktarıp ulaştırır. Artık o haberi alan kimse, bu haberin beraberinde yüz yalan daha uydurur.
(Bu haberleri kahinlerden alan insanlar da):
'O bize şu gün, şöyle şöyle ve şöyle dememiş miydi? diye söyler de, böylece şeytanın semadan işitmiş olduğu o kelime nedeniyle sihirbaz veya kahin tasdik edilir.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/249
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Hz. Peygamber döneminde bilgi (nesep, arrafe, kıyafe, şiir, vb.)
Kahin, Kehanet, kahine gitmek veya inanmak
KTB, ŞEYTAN, İBLİS
Nazar, nazar boncuğu, muska, fal, büyü, uğursuzluk
Şeytan, haber çalması
Sihir, sihir/büyü