Öneri Formu
Hadis Id, No:
3809, M002296
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ ح
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ - وَاللَّفْظُ لَهُ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى أَبُو الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ "مَا مِنْ صَاحِبِ إِبِلٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهَا حَقَّهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرَ مَا كَانَتْ قَطُّ وَقَعَدَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَسْتَنُّ عَلَيْهِ بِقَوَائِمِهَا وَأَخْفَافِهَا وَلاَ صَاحِبِ بَقَرٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهَا حَقَّهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرَ مَا كَانَتْ وَقَعَدَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِقَوَائِمِهَا وَلاَ صَاحِبِ غَنَمٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهَا حَقَّهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرَ مَا كَانَتْ وَقَعَدَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا لَيْسَ فِيهَا جَمَّاءُ وَلاَ مُنْكَسِرٌ قَرْنُهَا وَلاَ صَاحِبِ كَنْزٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهِ حَقَّهُ إِلاَّ جَاءَ كَنْزُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ شُجَاعًا أَقْرَعَ يَتْبَعُهُ فَاتِحًا فَاهُ فَإِذَا أَتَاهُ فَرَّ مِنْهُ فَيُنَادِيهِ خُذْ كَنْزَكَ الَّذِى خَبَأْتَهُ فَأَنَا عَنْهُ غَنِىٌّ فَإِذَا رَأَى أَنْ لاَ بُدَّ مِنْهُ سَلَكَ يَدَهُ فِى فِيهِ فَيَقْضَمُهَا قَضْمَ الْفَحْلِ."
قَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ سَمِعْتُ عُبَيْدَ بْنَ عُمَيْرٍ يَقُولُ هَذَا الْقَوْلَ ثُمَّ سَأَلْنَا جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ مِثْلَ قَوْلِ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ. وَقَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ سَمِعْتُ عُبَيْدَ بْنَ عُمَيْرٍ يَقُولُ قَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا حَقُّ الإِبِلِ قَالَ "حَلَبُهَا عَلَى الْمَاءِ وَإِعَارَةُ دَلْوِهَا وَإِعَارَةُ فَحْلِهَا وَمَنِيحَتُهَا وَحَمْلٌ عَلَيْهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ."
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdürrezzak; (T)
Bize -lafız kendisine ait olmak üzere- Muhammed b. Râfi', ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyr, ona Cabir b. Abdullah el-Ensarî Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken dinledim: "Develeri bulunup da onların hakkını ödemeyen her bir kişinin o develeri, mutlaka kıyamet günü, olabildiği en çok oldukları halleri ile getirilir, o da develerin önünde dümdüz bir yerde oturur, develer bacaklarıyla ve ayaklarıyla üzerlerinden geçerler. Aynı şekilde sığır sahibi olup da onlardaki hakkı yerine getirmeyen ne kadar kişi varsa, mutlaka sığırları kıyamet gününde oldukları en çok halleri ile gelir, kendisi de onların önünde dümdüz bir arazide oturur, boynuzları ile onu toslarlar, bacaklarıyla onu çiğnerler. Koyun sahibi olup da haklarını ödemeyen ne kadar kişi varsa, mutlaka koyunları kıyamet gününde oldukları en çok halleri ile gelir, o da onların önünde dümdüz bir arazide oturur, boynuzları ile onu toslarlar, ayaklarıyla onu çiğnerler. Bunlar arasında ne boynuzsuz ne de boynuzu kırık bir hayvan bulunmaz. Yığıp biriktirdiği mal sahibi olup da o maldaki hakkı ödemeyen ne kadar kişi, varsa mutlaka kıyamet gününde o yığıp biriktirdiği malı, erkek bir yılan olarak gelir, ağzını açmış olarak onun arkasından koşar, bu yılan ona yaklaştıkça o da ondan kaçar, ona: İşte biriktirip sakladığın hazineni al, (der, mal sahibi): Benim ona ihtiyacım yok, der. O mal sahibi, ondan kurtulamayacağını anlayınca, elini o yılanın ağzına sokar, o da tıpkı bir aygırın, ağzında yemi ufaladığı gibi onu alıp çiğner."
Ebu Zübeyr dedi ki: Ben Ubeyd b. Umeyr'i bu sözleri söylerken dinledim. Sonra bunu Cabir b. Abdullah'a sorduk, o da Ubeyd b. Umeyr'in aynısını söyledi. Ayrıca Ebu Zübeyr dedi ki: Ben Ubeyd b. Umeyr'i şöyle derken dinledim: Bir adam; Ey Allah'ın Rasulü! Develerin hakkı nedir dedi. O; "develeri subaşında sağmak, süt kovalarını emanet vermek, erkek develeri emanet vermek, onları menîha olarak (sütlerinden yararlanılsın diye) vermek, bir de Allah yolunda üzerlerinde yük taşımaktır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2296, /384
Senetler:
()
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali