Öneri Formu
Hadis Id, No:
3823, M002306
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى الْعَلاَءِ عَنِ الأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ فَبَيْنَا أَنَا فِى حَلْقَةٍ فِيهَا مَلأٌ مِنْ قُرَيْشٍ إِذْ جَاءَ رَجُلٌ أَخْشَنُ الثِّيَابِ أَخْشَنُ الْجَسَدِ أَخْشَنُ الْوَجْهِ فَقَامَ عَلَيْهِمْ فَقَالَ بَشِّرِ الْكَانِزِينَ بِرَضْفٍ يُحْمَى عَلَيْهِ فِى نَارِ جَهَنَّمَ فَيُوضَعُ عَلَى حَلَمَةِ ثَدْىِ أَحَدِهِمْ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ نُغْضِ كَتِفَيْهِ وَيُوضَعُ عَلَى نُغْضِ كَتِفَيْهِ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ حَلَمَةِ ثَدْيَيْهِ يَتَزَلْزَلُ قَالَ فَوَضَعَ الْقَوْمُ رُءُوسَهُمْ فَمَا رَأَيْتُ أَحَدًا مِنْهُمْ رَجَعَ إِلَيْهِ شَيْئًا - قَالَ - فَأَدْبَرَ وَاتَّبَعْتُهُ حَتَّى جَلَسَ إِلَى سَارِيَةٍ فَقُلْتُ مَا رَأَيْتُ هَؤُلاَءِ إِلاَّ كَرِهُوا مَا قُلْتَ لَهُمْ. قَالَ إِنَّ هَؤُلاَءِ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئًا إِنَّ خَلِيلِى أَبَا الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم دَعَانِى فَأَجَبْتُهُ فَقَالَ "أَتَرَى أُحُدًا." فَنَظَرْتُ مَا عَلَىَّ مِنَ الشَّمْسِ وَأَنَا أَظُنُّ أَنَّهُ يَبْعَثُنِى فِى حَاجَةٍ لَهُ فَقُلْتُ أَرَاهُ. فَقَالَ "مَا يَسُرُّنِى أَنَّ لِى مِثْلَهُ ذَهَبًا أُنْفِقُهُ كُلَّهُ إِلاَّ ثَلاَثَةَ دَنَانِيرَ." ثُمَّ هَؤُلاَءِ يَجْمَعُونَ الدُّنْيَا لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئًا. قَالَ قُلْتُ مَا لَكَ وَلإِخْوَتِكَ مِنْ قُرَيْشٍ لاَ تَعْتَرِيهِمْ وَتُصِيبُ مِنْهُمْ . قَالَ لاَ وَرَبِّكَ لاَ أَسْأَلُهُمْ عَنْ دُنْيَا وَلاَ أَسْتَفْتِيهِمْ عَنْ دِينٍ حَتَّى أَلْحَقَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ.
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim, ona Cüreyri, o da Ebu Alâ, ona da Ahnef b. Kays'ın rivayet ettiğine göre; Medine'ye geldim bir defa ben, içlerinde Kureyş'in ileri gelenlerinden bir cemaat da bulunan bir halkada otururken son derece haşin elbiseli, haşin vücutlu ve haşin yüzlü bir adam çıka geldi. Cemaatin başlarına dikilerek: mal biriktirenlere cehennem ateşinde kızdırılan taşlarla müjde!.. Bu taşlar onların her birinin memeleri ucuna konacak, ta kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiği üzerine konacak, memeleri ucundan çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar dedi. Bunun üzerine cemaat başlarını indirdiler, onlardan hiçbirinin bu adama cevap verdiğini görmedim. Müteakiben adam dönüp gitti. Ben de peşinden takip ettim. Nihayet bir direğin yanına oturdu. (Kendisine)) Zannetmem ki bu zevat, senin kendilerine söylediklerinden hoşlanmamış olmasınlar dedim; O zat şu cevabı verdi: Hakikaten bunların hiçbir şeye aklı ermiyor. Dostum Ebu Kasım (sav) beni çağırdı, ben de kendisine icabet ettim. (Bana); "Uhud'u görüyor musun?" dedi. Akşama ne kalmış, diye baktım. Bir haceti için beni gönderecek zannediyordum. (Evet) görüyorum... dedim. Bunun üzerine; "bunun kadar altınım olmasını bunlardan üç dinar müstesna olmak üzere hepsini infak etmiş olmamı arzu etmem" buyurdu. Sonra bunlar dünyayı topluyorlar, hiçbir şeye akılları ermiyor! dedi. Ben; seninle kardeşlerin Kureyş arasında ne var ki onların yanına uğramıyor ve onlardan bir şey almıyorsun? dedim. O zât; Rabbine Yemin ederim ki, ta Allah ve Resulüne kavuşuncaya kadar ben onlardan ne dünyalık isterim ne de kendilerine din namına bir şey sorarım! dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2306, /387
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Kureyş, Kureyş hakkında
Mal, mal - mülk hırsı