Öneri Formu
Hadis Id, No:
38759, DM000674
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عُثْمَانَ الْبَصْرِىُّ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ مُسْلِمٍ الْقَسْمَلِىِّ أنبأنا زَيْدٌ الْعَمِّىُّ عَنْ بَعْضِ الْفُقَهَاءِ أَنَّهُ قَالَ : يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ اعْمَلْ بِعِلْمِكَ ، وَأَعْطِ فَضْلَ مَالِكَ ، وَاحْبِسِ الْفَضْلَ مِنْ قَوْلِكَ إِلاَّ بِشَىْءٍ مِنَ الْحَدِيثِ يَنْفَعُكَ عِنْدَ رَبِّكَ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ إِنَّ الَّذِى عَلِمْتَ ثُمَّ لَمْ تَعْمَلْ بِهِ قَاطِعٌ حُجَّتَكَ وَمَعْذِرَتَكَ عِنْدَ رَبِّكَ إِذَا لَقِيتَهُ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ إِنَّ الَّذِى أُمِرْتَ بِهِ مِنْ طَاعَةِ اللَّهِ لَيَشْغَلُكَ عَمَّا نُهِيتَ عَنْهُ مِنْ مَعْصِيَةِ اللَّهِ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ لاَ تَكُونَنَّ قَوِيًّا فِى عَمَلِ غَيْرِكَ ضَعِيفاً فِى عَمَلِ نَفْسِكَ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ لاَ يَشْغَلَنَّكَ الَّذِى لِغَيْرِكَ عَنِ الَّذِى لَكَ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ جَالِسِ الْعُلَمَاءَ وَزَاحِمْهُمْ وَاسْتَمِعْ مِنْهُمْ وَدَعْ مُنَازَعَتَهُمْ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ عَظِّمِ الْعُلَمَاءَ لِعِلْمِهِمْ ، وَصَغِّرِ الْجُهَّالَ لِجَهْلِهِمْ وَلاَ تُبَاعِدْهُمْ وَقَرِّبْهُمْ وَعَلِّمْهُمْ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ لاَ تُحَدِّثْ بِحَدِيثٍ فِى مَجْلِسٍ حَتَّى تَفْهَمَهُ ، وَلاَ تُجِبِ امْرَأً فِى قَوْلِهِ حَتَّى تَعْلَمَ مَا قَالَ لَكَ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ لاَ تَغْتَرَّ بِاللَّهِ وَلاَ تَغْتَرَّ بِالنَّاسِ ، فَإِنَّ الْغِرَّةَ بِاللَّهِ تَرْكُ أَمْرِهِ وَالْغِرَّةَ بِالنَّاسِ اتِّبَاعُ أَهْوَائِهِمْ ، وَاحْذَرْ مِنَ اللَّهِ مَا حَذَّرَكَ مِنْ نَفْسِهِ ، وَاحْذَرْ مِنَ النَّاسِ فِتْنَتَهُمْ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ إِنَّهُ لاَ يَكْمُلُ ضَوْءُ النَّهَارِ إِلاَّ بِالشَّمْسِ كَذَلِكَ لاَ تَكْمُلُ الْحِكْمَةُ إِلاَّ بِطَاعَةِ اللَّهِ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ إِنَّهُ لاَ يَصْلُحُ الزَّرْعُ إِلاَّ بِالْمَاءِ وَالتُّرَابِ كَذَلِكَ لاَ يَصْلُحُ الإِيمَانُ إِلاَّ بِالْعِلْمِ وَالْعَمَلِ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ كُلُّ مُسَافِرٍ مُتَزَوِّدٌ وَسَيَجِدُ إِذَا احْتَاجَ إِلَى زَادِهِ مَا تَزَوَّدَ ، وَكَذَلِكَ سَيَجِدُ كُلُّ عَامِلٍ إِذَا احْتَاجَ إِلَى عَمَلِهِ فِى الآخِرَةِ مَا عَمِلَ فِى الدُّنْيَا ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ إِذَا أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَحُضَّكَ عَلَى عِبَادَتِهِ فَاعْلَمْ أَنَّهُ إِنَّمَا أَرَادَ أَنْ يُبَيِّنَ لَكَ كَرَامَتَكَ عَلَيْهِ فَلاَ تَحَوَّلَنَّ إِلَى غَيْرِهِ فَتَرْجِعَ مِنْ كَرَامَتِهِ إِلَى هَوَانِهِ ، يَا صَاحِبَ الْعِلْمِ إِنَّكَ إِنْ تَنْقُلِ الْحِجَارَةَ وَالْحَدِيدَ أَهْوَنُ عَلَيْكَ مِنْ أَنْ تُحَدِّثَ مَنْ لاَ يَعْقِلُ حَدِيثَكَ ، وَمَثَلُ الَّذِى يُحَدِّثُ مَنْ لاَ يَعْقِلُ حَدِيثَهُ كَمَثَلِ الَّذِى يُنَادِى الْمَيِّتَ وَيَضَعُ الْمَائِدَةَ لأَهْلِ الْقُبُورِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Osman el-Basrî, ona Abdülaziz b. Müslim el-Kasmelî, ona Zeyd el-Ammî, ona fukahâdan birisinin şöyle dediğini rivayet etti: Ey ilim sahibi kişi! İlminle amel et! Malının artanını ver ama Rabbin nezdinde sana faydası olacak bir miktar söz müstesnâ, sözünün fazlasını da hapset.
Ey ilim sahibi kişi, öğrendiğin, sonra da gereğince amel etmediğin ilim, sana ileri süreceğin bir delil bırakmaz, Rabbinin huzuruna çıkacağın zaman, bir mazeret göstermene imkân vermez. Ey ilim sahibi, sana emrolunan Allah’a itaat etmek, sana yasaklanmış Allaha isyanla uğraşmana imkân vermeyecek kadar seni meşgul eder. Ey ilim sahibi kişi, başkasına ait işlerde güçlü, kendin için yapacağın amellerde güçsüz olma! Ey ilim sahibi, başkasına ait olan bir şey, seni, kendine ait bir işle uğraşmaktan alıkoyacak kadar meşgul etmesin.
Ey ilim sahibi kişi! Âlimlerle otur kalk, hatta onları sıkıştır, onlardan dinle, onlarla çekişmeyi bırak! Ey ilim sahibi, âlimleri ilimlerinden ötürü tazim et, cahilleri de bilgisizliklerinden ötürü küçült (durumlarının farkına varmalarını sağla)! Bununla birlikte onları uzaklaştırma, onları yakınlaştır, onlara öğret! Ey ilim sahibi kişi, sen iyice anlamadıkça, hiçbir mecliste bir hadis nakletme (konuşma), kapat. Bir kimsenin sana ne söylediğini iyice bilmeden, söylediğine cevap verme. Ey ilim sahibi, Allah hakkında aldanma, insanlara da aldanma. Şüphesiz Allah hakkında aldanmak, onun emrini terk etmektir. İnsanlara aldanmak ise onların arzu ve heveslerine uymaktır. Allah seni, kendisine karşı neden sakındırmışsa sen de ondan sakın. İnsanların da fitnelerinden sakın.
Ey ilim sahibi, gündüzün aydınlığı nasıl ancak güneşle kemale eriyorsa, hikmet te aynı şekilde yalnız Allah ile kemale erer. Ey ilim sahibi, ekin ancak su ve toprakla ıslah olduğu gibi iman da ancak ilim ve amel ile ıslah olup düzelir. Ey ilim sahibi, her yolcu (yolculuğu için) azık edinir, azığına ihtiyaç duyacak olursa, edinmiş olduğu azığı da bulacaktır. Aynı şekilde salih amel işleyen herkes de âhirette, dünyada işlemiş olduğu amele ihtiyaç duyacağı zaman, o amelini bulacaktır.
Ey ilim sahibi Allah, seni kendisine ibadete şevklendirmek isterse, şunu bil ki, O sana, senin kendi nezdindeki değerini açıklamak istemiştir. Bu sebeple, sakın sen O’ndan başkasına yönelerek, O sana ikram etmek istemişken seni alçaltmasına sebep olma! Ey ilim sahibi, şüphesiz taş ve demir taşımak, senin için, söylediğin sözü akledip kavramayan kimseye bir şeyler anlatmaya çalışmaktan daha kolaydır. Sözünü akledip kavrayamayan kimselerle konuşan kimsenin misali ise, ölüye seslenen ve kabirde olanlara sofra kuran kimseye benzer.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 56, 1/504
Senetler:
1. Ba'du'l-Fukaha (Ba'du'l-Fukaha)
2. Ebu Havârî Zeyd b. Havarî el-Ammî (Zeyd b. Havarî)
3. Abdülaziz b. Müslim el-Kasmelî (Abdülaziz b. Müslim)
4. Ebu Osman Amr b. Asım el-Kaysi (Amr b. Asım b. Ubeydullah)
Konular:
Bilgi, alimin/ilmin önemi
Bilgi, amel edilmeyince yok olup gider
Bilgi, bilgi ile amel arasındaki ilişki
Bilgi, Bilgi ve Ahlak
Bilgi, fazileti
Bilgi, Öğrenilmesi, Öğretilmesi