Öneri Formu
Hadis Id, No:
44386, DM002547
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَبِى الْمُهَلَّبِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ قَالَ : كَانَتِ الْعَضْبَاءُ لِرَجُلٍ مِنْ بَنِى عُقَيْلٍ فَأُسِرَ وَأُخِذَتِ الْعَضْبَاءُ فَمَرَّ عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَهُوَ فِى وَثَاقٍ فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ عَلَى مَا تَأْخُذُونِى وَتَأْخُذُونَ سَابِقَةَ الْحَاجِّ وَقَدْ أَسْلَمْتُ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« لَوْ قُلْتَهَا وَأَنْتَ تَمْلِكُ أَمْرَكَ أَفْلَحْتَ كُلَّ الْفَلاَحِ ». فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« نَأْخُذُكَ بِجَرِيرَةِ حُلَفَائِكَ ». وَكَانَتْ ثَقِيفٌ قَدْ أَسَرُوا رَجُلَيْنِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- وَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- عَلَى حِمَارٍ عَلَيْهِ قَطِيفَةٌ فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ إِنِّى جَائِعٌ فَأَطْعِمْنِى وَظَمْآنُ فَاسْقِنِى. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« هَذِهِ حَاجَتُكَ ». ثُمَّ إِنَّ الرَّجُلَ فُدِىَ بِرَجُلَيْنِ ، فَحَبَسَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- الْعَضْبَاءَ لِرَحْلِهِ - وَكَانَتْ مِنْ سَوَابِقِ الْحَاجِّ - ثُمَّ إِنَّ الْمُشْرِكِينَ أَغَارُوا عَلَى سَرْحِ الْمَدِينَةِ فَذَهَبُوا بِهِ فِيهَا الْعَضْبَاءُ ، وَأَسَرُوا امْرَأَةً مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَكَانُوا إِذَا نَزَلُوا - قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : ثُمَّ ذَكَرَ كَلِمَةً - إِبِلُهُمْ فِى أَفْنِيَتِهِمْ ، فَلَمَّا كَانَ ذَاتَ لَيْلَةٍ قَامَتِ الْمَرْأَةُ وَقَدْ نُوِّمُوا ، فَجَعَلَتْ لاَ تَضَعُ يَدَهَا عَلَى بَعِيرٍ إِلاَّ رَغَا حَتَّى أَتَتِ الْعَضْبَاءَ ، فَأَتَتْ عَلَى نَاقَةِ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- ذَلُولٍ مُجَرَّسَةٍ ، فَرَكِبَتْهَا ثُمَّ تَوَجَّهَتْ قِبَلَ الْمَدِينَةِ ، وَنَذَرَتْ لَئِنِ اللَّهُ نَجَّاهَا لَتَنْحَرَنَّهَا - قَالَ - فَلَمَّا قَدِمَتْ عُرِفَتِ النَّاقَةُ فَقِيلَ : نَاقَةُ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَأَتَوْا بِهَا النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- وَأَخْبَرَتِ الْمَرْأَةُ بِنَذْرِهَا ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« بِئْسَمَا جَزَيْتِهَا ، إِنِ اللَّهُ نَجَّاهَا لَتَنْحَرَنَّهَا ، لاَ وَفَاءَ لِنَذْرٍ فِى مَعْصِيَةِ اللَّهِ ، وَلاَ فِيمَا لاَ يَمْلِكُ ابْنُ آدَمَ ».
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Amr b. Hammad b. Züheyr b. Dirhem), ona Hammad b. Zeyd (b. Dirhem) , ona Eyyüb (b. Keysan), ona Ebu Kılabe (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd), ona Ebu Mühelleb (Amr b. Muaviye b. Zeyd), ona da İmran b. Husayn şöyle rivayet etmiştir: Ukayloğulları kabilesinden bir adamın Azba isimli bir devesi vardı. Adam (Müslümanlar tarafından) esri alındı ve devesine el konuldu. Adamın eli kolu bağlı bir vaziyetteyken Rasulullah (sav) onun yanına uğradı. Bu sırada adam “Ey Muhammed! Müslüman olduğum halde beni ve (Hac kafilelerinin önünde gittiğinden ve hızlı olduğundan dolayı çok değerli olan) devemi neden alıkoyuyorsunuz?” diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “Esir alınmadan önce Müslüman olsaydın bütünüyle kurtulurdun.” buyurdu ve “Seni anlaşmalı olduğun (Sakif Kabilesi’nin) suçu sebebiyle alıkoyuyoruz.” diye ekledi. Sakif Kabilesi Rasulullah’ın (sav) ashabından iki kişiyi esir almıştı. Bu arada Rasulullah (sav) sırtında saçaklı keçe bulunan bir eşeğe binmiş geliyordu. Esir alınan adam Rasulullah’a (sav) “Ey Muhammed! Ben açım beni doyur. Ben susuzum bana su ver.” dedi. Rasulullah (sav) “Bu ihtiyaçların (karşılanacak.)” buyurdu. Sonra bu adam (Sakif Kabilesi’nin elinde esir bulunan) iki kişi karşılığında serbest bırakıldı. Rasulullah (sav), adamın devesi Azba’yı binit olarak kullanmak üzere alıkoydu. Bu deve Hac kafilelerinin önünde giden (ve hızlı olduğundan dolayı çok değerli olan) bir deveydi. Müşrikler, Medine’nin hayvan sürüsüne baskın yaptılar. İçerisinde Azba’nın da bulunduğu bu sürüyü alıp götürdüler. Bunun yanı sıra bir Müslüman kadını da esir aldılar. Müşrikler konakladıklarında… -Ebu Muhammed burada ravinin bir şey daha söylediğini (ama kendisinin şu an bunu hatırlayamadığını söylemiştir.) develeri avlularında bulunuyordu. Gece vakti olup Müşrikler uykuya daldığında kadın kalktı. (El yordamıyla Rasulullah’ın (sav) devesini aramaya başladı.) Elini sürdüğü her deve böğürüyordu. Bu şekilde kadın Rasulullah’ın (sav) devesine kadar vardı. Rasulullah’ın (sav) uysal ve tecrübeli devesini bulmuştu. Kadın deveye bindi ve Medine’ye doğru yola çıktı. Bu arada “Eğer Allah bu deveyi kurtarırsa onu kurban edeceğim.” diye adakta bulundu. -Ravi İmran b. Husayn diyor ki- kadın Medine’ye geldiğinde insanlar deveyi tanıdılar ve “Bu Rasulullah’ın (sav) devesidir.” dediler. Deveyi Rasulullah’a (sav) getirdiler. Kadın deveyi adadığını söyleyince Rasulullah (sav) “Onu ne kadar da kötü bir cezaya çarptırmışsın. Eğer Allah onu kurtarırsa kurban edeceksin (öyle mi?) Allah’a isyan içeriği taşıyan ve kişinin sahip olmadığı bir şeyden adadığı adaklar yerine getirilemez”. buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Siyer 62, 3/1627
Senetler:
1. Ebu Nüceyd İmran b. Husayn el-Ezdî (İmran b. Husayn b. Ubeyd b. Halef b. Abdünühüm)
2. Ebu Mühelleb Muaviye b. Amr el-Basri (Amr b. Muaviye b. Zeyd)
3. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
4. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Adak, kişi malik olmadığını adaya bilir mi?
Savaş, Esirlere nasıl muamele edileceği
Savaş, esirlik