Öneri Formu
Hadis Id, No:
46997, DM002855
Hadis:
أَخْبَرَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ قَالَ أَخْبَرَنَا بَهْزُ بْنُ حَكِيمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ : « كَانَ عَبْدٌ مِنْ عِبَادِ اللَّهِ وَكَانَ لاَ يَدِينُ لِلَّهِ دِيناً ، وَإِنَّهُ لَبِثَ حَتَّى ذَهَبَ مِنْهُ عُمُرٌ وَبَقِىَ عُمُرٌ فَعَلِمَ أَنَّهُ لَمْ يَبْتَئِرْ عِنْدَ اللَّهِ خَيْراً ، فَدَعَا بَنِيهِ فَقَالَ : أَىُّ أَبٍ تَعْلَمُونِى؟ قَالُوا : خَيْرُهُ يَا أَبَانَا. قَالَ : فَإِنِّى لاَ أَدَعُ عِنْدَ أَحَدٍ مِنْكُمْ مَالاً هُوَ مِنِّى إِلاَّ أَخَذْتُهُ أَوْ لَتَفْعَلُنَّ مَا آمُرُكُمْ. قَالَ : فَأَخَذَ مِنْهُمْ مِيثَاقاً وَرَبِّى قَالَ : أَمَّا أَنَا إِذَا مُتُّ فَخُذُونِى فَأَحْرِقُونِى بِالنَّارِ حَتَّى إِذَا كُنْتُ حُمَماً فَدُقُّونِى ثُمَّ اذْرُونِى فِى الرِّيحِ. قَالَ : فَفَعَلُوا ذَلِكَ بِهِ وَرَبِّ مُحَمَّدٍ حِينَ مَاتَ فَجِىءَ بِهِ أَحْسَنَ مَا كَانَ قَطُّ ، فَعُرِضَ عَلَى رَبِّهِ فَقَالَ : مَا حَمَلَكَ عَلَى النَّارِ؟ قَالَ : خَشْيَتُكَ يَا رَبِّ. قَالَ : إِنِّى أَسْمَعُكَ لَرَاهِباً قَالَ : فَتِيبَ عَلَيْهِ ». قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يَبْتَئِرُ يَدَّخِرُ.
Tercemesi:
Bize en-Nadr b. Şumeyl, ona Behz b. Hakîm, ona babası vasıtasıyla dedesi şöyle haber verdi: Ben Rasûlullah'ın (sav.) şöyle buyurduğunu işittim:
“(Bir zamanlar) Allah'ın kullarından biri vardı ve o Allah için hiçbir ibadet yapmazdı. Adam ömrünün bir kısmını geçirip geriye az bir kısmı kalınca anladı ki, Allah için hiçbir iyilik biriktirmemiş. Hemen çocuklarını çağırmış ve onlara; "- Beni nasıl bir baba biliyorsunuz?" diye sormuştu. Onlar da; "- “- Ey babamız, seni babaların hayırlısı olarak biliyoruz” dediler. Adam onlara;
“- Öyleyse ben, ya size düşen miras malımı ondan mutlaka alacağım, ya da size emredeceğim şeyi mutlaka yapacaksınız!" dedi. Böylece adam onlardan söz almış ve Allah adına yemin ederek şöyle demişti:
“- İyi dinleyin. Öldüğüm zaman beni alıp ateşte yakın. Kömür haline geldiğimde beni kemiklerimi ufalayın, sonra da rüzgâra savurun!"
Muhammed'in Rabb'ine yemin olsun ki, adam ölünce çocukları, babalarının vasiyetini yerine getirdiler. Sonra adam, eskisindenn daha güzel hâle getirilip Rabb'inin huzuruna çıkarıldı. Cenâb-ı Hak ona;
"- Kendini ateşte yaktırmaya sevk eden sebep ne idi?” diye sormuş, adam da;
“- Senin korkun, ya Rabbi" karşılığını vermişti. Yüce Allah da;
“- Ben de senin, Allah korkusundan onları söylediğini anladım” buyurdu ve adamın tövbesini kabul etti.
Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: Metinde geçen "yebteiru” kelimesi, "biriktiriyor, saklıyor" demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 92, 3/1855
Senetler:
1. Ebu Hakîm Muaviye b. Hayde el-Kuşeyri (Muaviye b. Hayde b. Muaviye b. Kuşayr b. Kab b. Rabi'a)
2. Hakim b. Muaviye el-Behzî (Hakim b. Muaviye b. Hayde b. Muaviye)
3. Ebu Abdulmelik Behz b. Hakim el-Kuşeyrî (Behz b. Hakim b. Muaviye b. Hayde b. Muaviye b. Kuşeyr b. Kab b. Amir)
4. Ebu Hasan Nadr b. Şümeyl el-Mazinî (Nadr b. Şümeyl b. Hareşe)
Konular:
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Allah İnancı, kullarını değerlendirme ölçüsü
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, İMAN
KTB, TEVBE, İSTİĞFAR
Kulluk, Allah korkusu ve ondan dolayı ağlamak
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi