Öneri Formu
Hadis Id, No:
71077, HM022475
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِيُّ وَيَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا الْمَسْعُودِيُّ قَالَ أَبُو النَّضْرِ فِي حَدِيثِهِ حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ
أُحِيلَتْ الصَّلَاةُ ثَلَاثَةَ أَحْوَالٍ وَأُحِيلَ الصِّيَامُ ثَلَاثَةَ أَحْوَالٍ فَأَمَّا أَحْوَالُ الصَّلَاةِ فَإِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ وَهُوَ يُصَلِّي سَبْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا إِلَى بَيْتِ الْمَقْدِسِ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ عَلَيْهِ
{ قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ }
قَالَ فَوَجَّهَهُ اللَّهُ إِلَى مَكَّةَ قَالَ فَهَذَا حَوْلٌ قَالَ وَكَانُوا يَجْتَمِعُونَ لِلصَّلَاةِ وَيُؤْذِنُ بِهَا بَعْضُهُمْ بَعْضًا حَتَّى نَقَسُوا أَوْ كَادُوا يَنْقُسُونَ قَالَ ثُمَّ إِنَّ رَجُلًا مِنْ الْأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي رَأَيْتُ فِيمَا يَرَى النَّائِمُ وَلَوْ قُلْتُ إِنِّي لَمْ أَكُنْ نَائِمًا لَصَدَقْتُ إِنِّي بَيْنَا أَنَا بَيْنَ النَّائِمِ وَالْيَقْظَانِ إِذْ رَأَيْتُ شَخْصًا عَلَيْهِ ثَوْبَانِ أَخْضَرَانِ فَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ فَقَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ مَثْنَى مَثْنَى حَتَّى فَرَغَ مِنْ الْأَذَانِ ثُمَّ أَمْهَلَ سَاعَةً قَالَ ثُمَّ قَالَ مِثْلَ الَّذِي قَالَ غَيْرَ أَنَّهُ يَزِيدُ فِي ذَلِكَ قَدْ قَامَتْ الصَّلَاةُ قَدْ قَامَتْ الصَّلَاةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلِّمْهَا بِلَالًا فَلْيُؤَذِّنْ بِهَا فَكَانَ بِلَالٌ أَوَّلَ مَنْ أَذَّنَ بِهَا قَالَ وَجَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ قَدْ طَافَ بِي مِثْلُ الَّذِي أَطَافَ بِهِ غَيْرَ أَنَّهُ سَبَقَنِي فَهَذَانِ حَوْلَانِ قَالَ وَكَانُوا يَأْتُونَ الصَّلَاةَ وَقَدْ سَبَقَهُمْ بِبَعْضِهَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ فَكَانَ الرَّجُلُ يُشِيرُ إِلَى الرَّجُلِ إِنْ جَاءَ كَمْ صَلَّى فَيَقُولُ وَاحِدَةً أَوْ اثْنَتَيْنِ فَيُصَلِّيهَا ثُمَّ يَدْخُلُ مَعَ الْقَوْمِ فِي صَلَاتِهِمْ قَالَ فَجَاءَ مُعَاذٌ فَقَالَ لَا أَجِدُهُ عَلَى حَالٍ أَبَدًا إِلَّا كُنْتُ عَلَيْهَا ثُمَّ قَضَيْتُ مَا سَبَقَنِي قَالَ فَجَاءَ وَقَدْ سَبَقَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِبَعْضِهَا قَالَ فَثَبَتَ مَعَهُ فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَاتَهُ قَامَ فَقَضَى فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّهُ قَدْ سَنَّ لَكُمْ مُعَاذٌ فَهَكَذَا فَاصْنَعُوا فَهَذِهِ ثَلَاثَةُ أَحْوَالٍ وَأَمَّا أَحْوَالُ الصِّيَامِ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَجَعَلَ يَصُومُ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ وَقَالَ يَزِيدُ فَصَامَ سَبْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا مِنْ رَبِيعِ الْأَوَّلِ إِلَى رَمَضَانَ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ وَصَامَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ فَرَضَ عَلَيْهِ الصِّيَامَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمْ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِلَى هَذِهِ الْآيَةِ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ }
قَالَ فَكَانَ مَنْ شَاءَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَطْعَمَ مِسْكِينًا فَأَجْزَأَ ذَلِكَ عَنْهُ قَالَ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ أَنْزَلَ الْآيَةَ الْأُخْرَى
{ شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ إِلَى قَوْلِهِ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمْ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ }
قَالَ فَأَثْبَتَ اللَّهُ صِيَامَهُ عَلَى الْمُقِيمِ الصَّحِيحِ وَرَخَّصَ فِيهِ لِلْمَرِيضِ وَالْمُسَافِرِ وَثَبَّتَ الْإِطْعَامَ لِلْكَبِيرِ الَّذِي لَا يَسْتَطِيعُ الصِّيَامَ فَهَذَانِ حَوْلَانِ قَالَ وَكَانُوا يَأْكُلُونَ وَيَشْرَبُونَ وَيَأْتُونَ النِّسَاءَ مَا لَمْ يَنَامُوا فَإِذَا نَامُوا امْتَنَعُوا قَالَ ثُمَّ إِنَّ رَجُلًا مِنْ الْأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ صِرْمَةُ ظَلَّ يَعْمَلُ صَائِمًا حَتَّى أَمْسَى فَجَاءَ إِلَى أَهْلِهِ فَصَلَّى الْعِشَاءَ ثُمَّ نَامَ فَلَمْ يَأْكُلْ وَلَمْ يَشْرَبْ حَتَّى أَصْبَحَ فَأَصْبَحَ صَائِمًا قَالَ فَرَآهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَدْ جَهَدَ جَهْدًا شَدِيدًا قَالَ مَا لِي أَرَاكَ قَدْ جَهَدْتَ جَهْدًا شَدِيدًا قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي عَمِلْتُ أَمْسِ فَجِئْتُ حِينَ جِئْتُ فَأَلْقَيْتُ نَفْسِي فَنِمْتُ وَأَصْبَحْتُ حِينَ أَصْبَحْتُ صَائِمًا قَالَ وَكَانَ عُمَرُ قَدْ أَصَابَ مِنْ النِّسَاءِ مِنْ جَارِيَةٍ أَوْ مِنْ حُرَّةٍ بَعْدَ مَا نَامَ وَأَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ إِلَى قَوْلِهِ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ }
وَقَالَ يَزِيدُ فَصَامَ تِسْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا مِنْ رَبِيعِ الْأَوَّلِ إِلَى رَمَضَانَ
Tercemesi:
Bize Ebu Nasr, ona Mes'udî -Haddesenâ lafzı ile- Bize Yezid b. Harun, ona Mes'udî -Ahberanâ lafzı ile-, -Ebu Nadr hadisinde- ona Amr b. Mürre, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Namazın durumu üç kere değişti ve orucun durumu da üç kere değişti.
Namazın değişen durumlarına gelince:
(Birisi) Rasulullah (sav) Medine'ye geldi ve on yedi ay Mescid-i Aksa'ya dönerek namaz kılmaya devam etti. Sonra Allah şu ayeti indirdi:
'(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin.' Bakara, 2/144
Ravi dedi ki: Allah onu bu şekilde Mekke'ye döndürdü ki işte bu, değişikliklerden birisidir.
(İkincisi) Müslümanlar namaz için toplanıyorlar ve bunu birbirlerine haber veriyorlardı. Hatta bu,iş neredeyse bir çana vurarak çağırmaya kadar gitti. Sonra Ensardan Abdullah b. Zeyd isimli birisi Rasulullah'a (sav) geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ben uyuyan kişinin (rüyada) gördüğünü gördüm. Uykuda değildim desem de doğru söylemiş olurum. Zira onu uyku ile uyanıklık arasında gördüm;
Üzerinde iki yeşil elbise bulunan kişi gördüm, kıbleye döndü ve dedi ki: Allahü Ekber, Allahü Ekber, (Allahü Ekber, Allahü Ekber)
Eşhedü En La İlahe İllallah, Eşhedü En La İlahe İllallah...
(Bunları ikişer kere okudu,) ezanı bitirdi, sonra bir müddet durdu. Sonra tekrar aynı sözleri tekrarladı, ayrıca:
Kad Kameti's-salah, Kad Kameti's-salah sözlerini ekledi.' Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: "Bunları Bilal'e öğret de ezan okusun (çağrıda bulunsun)!"
Böylece Bilal bu kelimelerle ilk ezan okuyan kişi oldu.
Sonra Hz. Ömer (ra) geldi ve şöyle dedi:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ona gelen bana da geldi/göründü, ancak o, benden erken davrandı.'
İşte bu da değişen ikinci durumdur.
(Üçüncüsü) Müslümanlar namaza geliyor, (bakıyorlar ki) Rasulullah (sav) gelenlerin bir kısmı ile namaza başlamış. Biri geldiğinde (diğerine kaç rekat kıldığını soruyor), cemaatteki kişi de (eliyle) işaret ederek; bir ya da iki rekat olduğunu belirtiyor, yeni gelen önce (kaçırdığı rekat1arı) kılıyor, sonra da cemaatle namaza katılıyordu.
Sonra Muaz b. Cebel (ra) geldi ve dedi ki 'Hangi halde onu (Rasulullah'ı) bulursam hemen ona uyuyor, geçen (rekatı da) sonra kaza ediyordum.'
Muaz tekrar geldi ve Rasulullah yine namaza bir kısmıyla başlamıştı, Muaz namaza onunla hemen devam etti, Rasulullah namazı bitirince kalktı ve kalanını kaza etti. Bunun üzerine Rasullullah şöyle dedi, "Muaz size güzel bir sünnet (yöntem) geliştirdi, (artık) bu şekilde yapın!"
İşte bunlar değişen üç durumdur.
Orucun üç durumuna gelince...
Hz. Peygamber (sav), Medine'ye gelince her aydan üç gün oruç tutardı. - (Ravi) Yezid Rebiu'l-evvel'den Ramazan'a kadar on yedi ay her aydan üç gün bir de Aşura orucunu tuttu- diye rivayet etti.Sonra Allah (ac) şu ayeti indirdi ve orucu farz kıldı: 'Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.(Bakara 2/183-184)
Bu dönemde isteyen oruç tutuyor, isteyen de tutmuyor ve bedel olarak fidyesini ödüyordu. Bu da onun için yeterli sayılıyordu. Daha sonra Allah, '(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.' (Bakara 2/185) ayetini inzal buyurdu.
Böylece Allah orucu, sağlıklı ve mukim olarak bu aya erişen herkese farz kıldı. Hasta, yolcular için ruhsat verdi ve oruca güçleri yetmeyen ihtiyar kadın ve erkekler için de (fakir) doyurmaları izni geçerliliğini sürdürdü. Bu orucun geçirdiği ikinci değişimdir.
Onlar uyumadıkları sürece yerler, içerler ve eşleri ile münasebette bulunurlardı fakat uyurlarsa bunlardan uzak kalırlardı. Ensardan Sırma ismindeki zat akşam oluncaya kadar oruçlu olarak çalıştı. Sonra ailesinin yanına geldi yatsı namazını kıldı sonra bir şey yemeden ve içmeden uyudu. Sabaha kadar uyudu ve oruçlu olarak sabahladı. Rasulullah (sav) onu çok bitkin bir halde gördü. Seni niye böyle yorgun görüyorum deiye sordu.(Sırma) 'Ey Allah'ın Rasulü! Dün çok çalışmıştım, geldim kendimiyere atmışım ve sabaha kadar uyumuşum ve oruçlu olarak da sabahlamış oldum' dedi. Ömer de, uyuduktan sonra cariye yada hür bir kadınla cinsel münasebette bulunmuş, Peygamber'e gelerek bu durumu anlatmıştı. Bunun üzerine Allah (ac) şu ayeti indirdi: 'Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı.' (Bakara, 2/187)
Ravi Yezid, 'Rebiu'l-evvel'den Ramazan'a kadar ondokuz ay oruç tuttu' diye rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22475, 7/382
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
Konular:
Ezan, dinde alem oluşu
Ezan, tarihçesi
Kıble, Kıblenin değiştirilmesi / tahvili
KTB, EZAN
KTB, NAMAZ,
Namaz, cemaate sonradan katılanların durumu
Namaz, geliş şekli
Namaz, Kıble
Namaz, namazı tamamlama
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Oruç, İslamın ilk yıllarında
Oruç, Nafile Oruç, ayda üç gün oruç tutmak
Oruç, ne zaman farz kılındı
Ruhsat, amellerde
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Sünnet, yeni sünnetler/gelenekler ortaya koymak