Öneri Formu
Hadis Id, No:
73518, HM024311
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْمَرُ بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ يَعْنِي ابْنَ الْمُبَارَكِ أَنْبَأَنَا صَفْوَانُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ
جَلَسْنَا إِلَى الْمِقْدَادِ بْنِ الْأَسْوَدِ يَوْمًا فَمَرَّ بِهِ رَجُلٌ فَقَالَ طُوبَى لِهَاتَيْنِ الْعَيْنَيْنِ اللَّتَيْنِ رَأَتَا رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَاللَّهِ لَوَدِدْنَا أَنَّا رَأَيْنَا مَا رَأَيْتَ وَشَهِدْنَا مَا شَهِدْتَ فَاسْتُغْضِبَ فَجَعَلْتُ أَعْجَبُ مَا قَالَ إِلَّا خَيْرًا ثُمَّ أَقْبَلَ إِلَيْهِ فَقَالَ مَا يَحْمِلُ الرَّجُلُ عَلَى أَنْ يَتَمَنَّى مَحْضَرًا غَيَّبَهُ اللَّهُ عَنْهُ لَا يَدْرِي لَوْ شَهِدَهُ كَيْفَ كَانَ يَكُونُ فِيهِ وَاللَّهِ لَقَدْ حَضَرَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَقْوَامٌ أَكَبَّهُمْ اللَّهُ عَلَى مَنَاخِرِهِمْ فِي جَهَنَّمَ لَمْ يُجِيبُوهُ وَلَمْ يُصَدِّقُوهُ أَوَلَا تَحْمَدُونَ اللَّهَ إِذْ أَخْرَجَكُمْ لَا تَعْرِفُونَ إِلَّا رَبَّكُمْ مُصَدِّقِينَ لِمَا جَاءَ بِهِ نَبِيُّكُمْ قَدْ كُفِيتُمْ الْبَلَاءَ بِغَيْرِكُمْ وَاللَّهِ لَقَدْ بَعَثَ اللَّهُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى أَشَدِّ حَالٍ بُعِثَ عَلَيْهَا نَبِيٌّ مِنْ الْأَنْبِيَاءِ فِي فَتْرَةٍ وَجَاهِلِيَّةٍ مَا يَرَوْنَ أَنَّ دِينًا أَفْضَلُ مِنْ عِبَادَةِ الْأَوْثَانِ فَجَاءَ بِفُرْقَانٍ فَرَقَ بِهِ بَيْنَ الْحَقِّ وَالْبَاطِلِ وَفَرَّقَ بَيْنَ الْوَالِدِ وَوَلَدِهِ حَتَّى إِنْ كَانَ الرَّجُلُ لَيَرَى وَالِدَهُ وَوَلَدَهُ أَوْ أَخَاهُ كَافِرًا وَقَدْ فَتَحَ اللَّهُ قُفْلَ قَلْبِهِ لِلْإِيمَانِ يَعْلَمُ أَنَّهُ إِنْ هَلَكَ دَخَلَ النَّارَ فَلَا تَقَرُّ عَيْنُهُ وَهُوَ يَعْلَمُ أَنَّ حَبِيبَهُ فِي النَّارِ وَأَنَّهَا لَلَّتِي قَالَ عَزَّ وَجَلَّ
{ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ }
Tercemesi:
Cübeyr b. Nüfeyr'den (Radıyallahü anh):
Bir gün Mikdad b. Esved'in yanında oturuyorduk, bir adam geldi ve
dedi ki:
'Ne mutlu, bu iki göze ki Rasulullah'ı (Sallallahü aleyhi ve sellem) gördüler, valIahi biz de senin gördüklerini görmek ve yaşadıklarını yaşamak isterdik.'
Onun konuşması Mikdad'ı sinirlendirdi. (Ancak) benim hoşuma gitmişti, hayırdan başka bir şey söylemiyordu.
Mikdad ona yönelip şöyle dedi:
'Hangi şey, bazı kişileri Allah'ın gizlediği konularda birtakım temennilerde bulunmaya sevkediyor? O vakit yaşasa olaylar nasıl gelişecek, bilmiyor... Vallahi, Rasulullah döneminde birçok topluluk vardı ve Allah onları yüz üstü cehenneme attı. (Çünkü) Rasulullah'a icabet etmediler ve onu kabullenmediler. Allah'ın sizi, Peygamber'in getirdiklerini tasdik ederek Rabbinizi tanır bir halde dünyaya getirmesine/ yaşatmasına hamd etmez misiniz? Allah bu imtihanı, sizden başkasıyla savuşturdu.
Vallahi, Allah Peygamber'ini zor bir dönemde gönderdi ki önceki Peygamberlerden her birini de böyle bir fetret ve cahiliye döneminde göndermişti. O dönemdeki insanlar, en üstün din olarak putperestliği görüyorlardı ve Allah doğru ile yanlışın, baba ile çocuğunun arasını ayıran Furkan'ı ( yani Kur' an 'ı) getirdi. Zira o tarihte bazı kişilerin babası, çocuğu ve kardeşi kafirdi. Allah onların gönül kilitlerini imana öyle açtı ki artık her biri inkar ederek ölecek olursa cehenneme gideceğini biliyordu. Sevdiği kişinin cehenemlik olacağını, halbuki Allah'ın Kitabında:
'Onlar şöyle yalvarırlar; Rabbimiz bize, eşlerimiz ve soylarımızdan yüzümüzü ağartacak/ sevindirecek kişiler bağışla' diye açıkladığı kişilerden (olması gerektiğini) bildiği halde yüzleri gülmüyordu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Mikdad b. Esved 24311, 7/890
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye
cahiliye, âdetleri
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
KTB, İMAN
Kur'an
Peygamberler, önceki peygamberler
Şükür, şükretmek, nimetler için minnet duymak