Açıklama: '' فَتِلْكَ بِتِلْكَ'' ifadesinin ''Bu, sizin imama tâbi olmanızdan dolayıdır.'' şeklinde tercümesine dair bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, III, 181.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7823, D000972
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ ح
وَحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ يُونُسَ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ حِطَّانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقَاشِىِّ قَالَ صَلَّى بِنَا أَبُو مُوسَى الأَشْعَرِىُّ فَلَمَّا جَلَسَ فِى آخِرِ صَلاَتِهِ قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ أُقِرَّتِ الصَّلاَةُ بِالْبِرِّ وَالزَّكَاةِ. فَلَمَّا انْفَتَلَ أَبُو مُوسَى أَقْبَلَ عَلَى الْقَوْمِ فَقَالَ أَيُّكُمُ الْقَائِلُ كَلِمَةَ كَذَا وَكَذَا فَأَرَمَّ الْقَوْمُ فَقَالَ أَيُّكُمُ الْقَائِلُ كَلِمَةَ كَذَا وَكَذَا فَأَرَمَّ الْقَوْمُ قَالَ فَلَعَلَّكَ يَا حِطَّانُ أَنْتَ قُلْتَهَا. قَالَ مَا قُلْتُهَا وَلَقَدْ رَهِبْتُ أَنْ تَبْكَعَنِى بِهَا . قَالَ فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ أَنَا قُلْتُهَا وَمَا أَرَدْتُ بِهَا إِلاَّ الْخَيْرَ. فَقَالَ أَبُو مُوسَى أَمَا تَعْلَمُونَ كَيْفَ تَقُولُونَ فِى صَلاَتِكُمْ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَطَبَنَا فَعَلَّمَنَا وَبَيَّنَ لَنَا سُنَّتَنَا وَعَلَّمَنَا صَلاَتَنَا فَقَالَ "إِذَا صَلَّيْتُمْ فَأَقِيمُوا صُفُوفَكُمْ ثُمَّ لْيَؤُمَّكُمْ أَحَدُكُمْ فَإِذَا كَبَّرَ فَكَبِّرُوا وَإِذَا قَرَأَ (غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ) فَقُولُوا آمِينَ يُجِبْكُمُ اللَّهُ وَإِذَا كَبَّرَ وَرَكَعَ فَكَبِّرُوا وَارْكَعُوا فَإِنَّ الإِمَامَ يَرْكَعُ قَبْلَكُمْ وَيَرْفَعُ قَبْلَكُمْ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَتِلْكَ بِتِلْكَ وَإِذَا قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ فَقُولُوا اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ يَسْمَعِ اللَّهُ لَكُمْ فَإِنَّ اللَّهَ تَعَالَى قَالَ عَلَى لِسَانِ نَبِيِّهِ صلى الله عليه وسلم سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ وَإِذَا كَبَّرَ وَسَجَدَ فَكَبِّرُوا وَاسْجُدُوا فَإِنَّ الإِمَامَ يَسْجُدُ قَبْلَكُمْ وَيَرْفَعُ قَبْلَكُمْ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَتِلْكَ بِتِلْكَ فَإِذَا كَانَ عِنْدَ الْقَعْدَةِ فَلْيَكُنْ مِنْ أَوَّلِ قَوْلِ أَحَدِكُمْ أَنْ يَقُولَ التَّحِيَّاتُ الطَّيِّبَاتُ الصَّلَوَاتُ لِلَّهِ السَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِىُّ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللَّهِ الصَّالِحِينَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ." لَمْ يَقُلْ أَحْمَدُ "وَبَرَكَاتُهُ." وَلاَ قَالَ "وَأَشْهَدُ." قَالَ "وَأَنَّ مُحَمَّدًا."
Tercemesi:
Bize Amr b. Avn, ona Ebu Avane, ona Katade; (T)
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Said, ona Hişam, ona Katade, ona Yunus b. Cübeyr, ona da Hıttan b. Abdullah er-Rakkâşî şöyle rivayet etmiştir: Ebu Musa el-Eş'arî, bize namaz kıldırdı. Namazının son (rekatına) oturduğunda cemaatten bir adam namaz, (daima) iyilik ve zekât ile anılmıştır (ükirret)! dedi. Ebu Musa namazdan ayrılıp cemaate döndüğünde şu şu sözü söyleyen hanginiz(di)? dedi. Cemaat sessizliğe büründü. Ebu Musa (tekrar) şu şu sözü söyleyen hanginiz(di)? dedi. Cemaat (yine) cevap vermedi. (Bunun üzerine) Ebu Musa, ey Hıttan! Belki de o sözü sen söyledin dedi. Hıttan ise, onu ben demedim. (Ama), beni paylayacağını da zaten biliyordum dedi. Cemaatten bir adam onu ben dedim. O sözle sadece iyiliği kastettim dedi. Ebu Musa, sizler, namazınızda nasıl dua etmeniz (gerektiğini) bilmiyor musunuz? Rasulullah (sav) bizlere hutbe verip bize öğretti, bize sünnetimizi açıkladı, namazımızı da belletti (ve) O, "namaza kalktığınızda saflarınızı düzgün ve sık tutun. Sonra, sizden biri size imam olsun. O tekbir aldığında sizler de tekbir getirin. Ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn dediğinde sizler, âmin deyin ki Allah da sizlere icabet etsin. Tekbir alıp rükûa vardığında sizler de tekbir getirip rükûa gidin. İmam, sizden önce rükûa gidip sizden önce (rükûdan) kalkar. Bu, sizin imama tâbi olmanızdan dolayıdır. (İmam), semi'allâhu limen hamideh dediğinde sizler, Allahümme! Rabbenâ leke'l-hamd deyin. Şüphesiz Allah Teâlâ, Nebi'sinin (sav) dili ile semi'allâhu limen hamideh demiştir. (İmam) tekbir alıp secdeye vardığında, sizler de tekbir getirip secde edin. İmam, sizden önce secdeye varıp sizden önce (secdeden) kalkar. Bu, sizin imama tâbi olmanızdan dolayıdır. (İmam) oturduğunda sizden birinin ilk sözü her türlü ihsan, dualar ve hoş sözler Allah'adır. Ey Nebi! Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketleri sana olsun! Selam, bize ve Allah'ın salih kullarına olsun! Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktu ve şahitlik ederim ki Muhammed, onun kulu ve Rasulüdür olsun," buyurdu dedi. Ahmed (b. Hanbel), "berakâtühü" ve "(ikinci)şahitik ederim" (ifadelerini rivayetinde) zikretmemiş; "Muhammed'in (Allah'un kulu ve Rasülü olduğuna)" ifadesini kaydetmiştir.
Açıklama:
'' فَتِلْكَ بِتِلْكَ'' ifadesinin ''Bu, sizin imama tâbi olmanızdan dolayıdır.'' şeklinde tercümesine dair bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, III, 181.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 183, /226
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Hıttan b. Abdullah er-Rakkâşî (Hıttan b. Abdullah)
3. Ebu Gallab Yunus b. Cübeyr el-Bahilî (Yunus b. Cübeyr)
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Ebu Osman Amr b. Avn es-Sülemî (Amr b. Avn b. Evs b. Ca'd)
Konular:
Dua, duaya amin demek
KTB, DUA
KTB, NAMAZ,
Namaz, amin demek
Namaz, kılınış şekli/nasıl kılınacağı
Namaz, namazda konuşmak