Öneri Formu
Hadis Id, No:
7825, İM000077
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سِنَانٍ عَنْ وَهْبِ بْنِ خَالِدٍ الْحِمْصِىِّ عَنِ ابْنِ الدَّيْلَمِىِّ قَالَ وَقَعَ فِى نَفْسِى شَىْءٌ مِنْ هَذَا الْقَدَرِ خَشِيتُ أَنْ يُفْسِدَ عَلَىَّ دِينِى وَأَمْرِى فَأَتَيْتُ أُبَىَّ بْنَ كَعْبٍ فَقَلْتُ أَبَا الْمُنْذِرِ إِنَّهُ قَدْ وَقَعَ فِى قَلْبِى شَىْءٌ مِنْ هَذَا الْقَدَرِ فَخَشِيتُ عَلَى دِينِى وَأَمْرِى فَحَدِّثْنِى مِنْ ذَلِكَ بِشَىْءٍ لَعَلَّ اللَّهَ أَنْ يَنْفَعَنِى بِهِ . فَقَالَ لَوْ أَنَّ اللَّهَ عَذَّبَ أَهْلَ سَمَوَاتِهِ وَأَهْلَ أَرْضِهِ لَعَذَّبَهُمْ وَهُوَ غَيْرُ ظَالِمٍ لَهُمْ وَلَوْ رَحِمَهُمْ لَكَانَتْ رَحْمَتُهُ خَيْرًا لَهُمْ مِنْ أَعْمَالِهِمْ . وَلَوْ كَانَ لَكَ مِثْلُ جَبَلِ أُحُدٍ ذَهَبًا أَوْ مِثْلُ جَبَلِ أُحُدٍ تُنْفِقُهُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ مَا قُبِلَ مِنْكَ حَتَّى تُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ . فَتَعْلَمَ أَنَّ مَا أَصَابَكَ لَمْ يَكُنْ لِيُخْطِئَكَ وَأَنَّ مَا أَخْطَأَكَ لَمْ يَكُنْ لِيُصِيبَكَ . وَأَنَّكَ إِنْ مُتَّ عَلَى غَيْرِ هَذَا دَخَلْتَ النَّارَ وَلاَ عَلَيْكَ أَنْ تَأْتِىَ أَخِى عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مَسْعُودٍ فَتَسْأَلَهُ . فَأَتَيْتُ عَبْدَ اللَّهِ فَسَأَلْتُهُ فَذَكَرَ مِثْلَ مَا قَالَ أُبَىٌّ وَقَالَ لِى وَلاَ عَلَيْكَ أَنْ تَأْتِىَ حُذَيْفَةَ . فَأَتَيْتُ حُذَيْفَةَ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ مِثْلَ مَا قَالاَ وَقَالَ ائْتِ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ فَاسْأَلْهُ . فَأَتَيْتُ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لَوْ أَنَّ اللَّهَ عَذَّبَ أَهْلَ سَمَوَاتِهِ وَأَهْلَ أَرْضِهِ لَعَذَّبَهُمْ وَهُوَ غَيْرُ ظَالِمٍ لَهُمْ وَلَوْ رَحِمَهُمْ لَكَانَتْ رَحْمَتُهُ خَيْرًا لَهُمْ مِنْ أَعْمَالِهِمْ وَلَوْ كَانَ لَكَ مِثْلُ أُحُدٍ ذَهَبًا أَوْ مِثْلُ جَبَلِ أُحُدٍ ذَهَبًا تُنْفِقُهُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ مَا قَبِلَهُ مِنْكَ حَتَّى تُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ كُلِّهِ فَتَعْلَمَ أَنَّ مَا أَصَابَكَ لَمْ يَكُنْ لِيُخْطِئَكَ وَمَا أَخْطَأَكَ لَمْ يَكُنْ لِيُصِيبَكَ وَأَنَّكَ إِنْ مُتَّ عَلَى غَيْرِ هَذَا دَخَلْتَ النَّارَ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed (el-Kûfî), ona İshak b. Süleyman (er-Râzî), ona Ebu Sinan (Said b. Sinan eş-Şeybânî), ona Vehb b. Halid el-Hımsî, ona da (Abdullah b. Feyruz) ed-Deylemî rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Bu kader konusuyla ilgili olarak kalbime beni huzursuz edecek bir şeyler düştü. Dinim ve durumumla ilgili olarak beni bozmasından korktum. Hemen Übey b. Ka'b'ın (ra) yanına geldim ve ona; 'Ey Ebu Münzir! Bu kader konusuyla ilgili olarak kalbime beni huzursuz edecek bir şeyler düştü. Dinim ve durumumla ilgili olarak beni bozmasından korktum. Bu konuyla ilgili olarak bana bir şeyler anlatabilir misin? Umulur ki Allah bu anlatacaklarınla bana bir fayda nasip eder.’ dedim. Şöyle dedi: 'Eğer Allah gökler ve yeryüzü ehline azap edecek olsaydı onlara azap ederdi ve bu durumda Allah, onlara zulmetmiş olmazdı. Eğer onlara merhamet etseydi bu rahmeti de yaptıkları amellere nazaran onlar için daha hayırlı olurdu. Allah yolunda infak edeceğin Uhud Dağı kadar altının ya da Uhud dağı kadar (malın) olsaydı, kadere iman etmedikçe ve karşılaşıp yaşadığın durumların kader sebebiyle seni ıskalamayacak olduğunu, seni ıskalayan durumların da kader sebebiyle zaten başına gelmeyecek olduğunu bilmedikçe bu hayrın kabul edilmezdi. Kuşkusuz sen, eğer bundan başka bir inanç ve düşünce ile ölecek olursan Cehennem'e girdin demektir. Belirtmeliyim ki Kardeşim Abdullah b. Mesud'a gidip bu konuyu bir de ona sormanda seninle ilgili olarak herhangi bir sıkıntı söz konusu olamaz.' Bunun üzerine Abdullah'ın (b. Mesud) (ra) yanına geldim ve konuyu bir de ona sordum. Übey'in (b. Ka'b) (ra) söylediği şeylerin aynısını söyledi ve 'Belirtmeliyim ki Kardeşim Huzeyfe'ye (b. Yamân) gidip bu konuyu bir de ona sormanda seninle ilgili olarak herhangi bir sıkıntı söz konusu olamaz.' dedi. Hemen Huzeyfe'nin (b. Yemân) (ra) yanına geldim ve konuyu ona da sordum. Abdullah'ın (b. Mesud) (ra) söylediği şeylerin aynısını söyledi ve 'Zeyd b. Sabit'in yanına gidip ona da sorabilirsin.' dedi. Hemen Zeyd b. Sabit'in (ra) yanına geldim ve konuyu kendisine sordum. Dedi ki: 'Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken duydum: 'Eğer Allah gökler ve yeryüzü ehline azap edecek olsaydı onlara azap ederdi ve bu durumda Allah, onlara zulmetmiş olmazdı. Eğer onlara merhamet etseydi bu rahmeti de yaptıkları amellere nazaran onlar için daha hayırlı olurdu. Allah yolunda infak edeceğin Uhud Dağı kadar altının ya da Uhud dağı kadar (malın) olsaydı, kadere iman etmedikçe ve karşılaşıp yaşadığın durumların kader sebebiyle seni ıskalamayacak olduğunu, seni ıskalayan durumların da kader sebebiyle zaten başına gelmeyecek olduğunu bilmedikçe bu hayrın kabul edilmezdi. Kuşkusuz sen, eğer bundan başka bir inanç ve düşünce ile ölecek olursan Cehennem'e girdin demektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 10, /27
Senetler:
1. Ebu Saîd Zeyd b. Sabit el-Ensarî (Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd)
2. Abdullah b. Feyruz ed-Deylemi (Abdullah b. Feyruz)
3. Ebu Halid Vehb b. Halid el-Himyerî (Vehb b. Halid)
4. Ebu Sinan Said b. Sinan el-Şeybanî (Said b. Sinan)
5. Ebu Yahya İshak b. Süleyman er-Razi (İshak b. Süleyman)
6. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, İMAN
KTB, KADER
Sahabe, kader ve kaza anlayışları