Öneri Formu
Hadis Id, No:
7892, M006383
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ - وَاللَّفْظُ لِقُتَيْبَةَ - حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ خَرَشَةَ بْنِ الْحُرِّ قَالَ كُنْتُ جَالِسًا فِى حَلْقَةٍ فِى مَسْجِدِ الْمَدِينَةِ - قَالَ - وَفِيهَا شَيْخٌ حَسَنُ الْهَيْئَةِ وَهُوَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَلاَمٍ - قَالَ - فَجَعَلَ يُحَدِّثُهُمْ حَدِيثًا حَسَنًا - قَالَ - فَلَمَّا قَامَ قَالَ الْقَوْمُ مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَنْظُرَ إِلَى رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَلْيَنْظُرْ إِلَى هَذَا . قَالَ فَقُلْتُ وَاللَّهِ لأَتْبَعَنَّهُ فَلأَعْلَمَنَّ مَكَانَ بَيْتِهِ . قَالَ فَتَبِعْتُهُ فَانْطَلَقَ حَتَّى كَادَ أَنْ يَخْرُجَ مِنَ الْمَدِينَةِ ثُمَّ دَخَلَ مَنْزِلَهُ - قَالَ - فَاسْتَأْذَنْتُ عَلَيْهِ فَأَذِنَ لِى فَقَالَ مَا حَاجَتُكَ يَا ابْنَ أَخِى قَالَ فَقُلْتُ لَهُ سَمِعْتُ الْقَوْمَ يَقُولُونَ لَكَ لَمَّا قُمْتَ مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَنْظُرَ إِلَى رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَلْيَنْظُرْ إِلَى هَذَا . فَأَعْجَبَنِى أَنْ أَكُونَ مَعَكَ قَالَ اللَّهُ أَعْلَمُ بِأَهْلِ الْجَنَّةِ وَسَأُحَدِّثُكَ مِمَّ قَالُوا ذَاكَ إِنِّى بَيْنَمَا أَنَا نَائِمٌ إِذْ أَتَانِى رَجُلٌ فَقَالَ لِى قُمْ . فَأَخَذَ بِيَدِى فَانْطَلَقْتُ مَعَهُ - قَالَ - فَإِذَا أَنَا بِجَوَادَّ عَنْ شِمَالِى - قَالَ - فَأَخَذْتُ لآخُذَ فِيهَا فَقَالَ لِى لاَ تَأْخُذْ فِيهَا فَإِنَّهَا طُرُقُ أَصْحَابِ الشِّمَالِ - قَالَ - فَإِذَا جَوَادُّ مَنْهَجٌ عَلَى يَمِيِنِى فَقَالَ لِى خُذْ هَا هُنَا . فَأَتَى بِى جَبَلاً فَقَالَ لِى اصْعَدْ - قَالَ - فَجَعَلْتُ إِذَا أَرَدْتُ أَنْ أَصْعَدَ خَرَرْتُ عَلَى اسْتِى - قَالَ - حَتَّى فَعَلْتُ ذَلِكَ مِرَارًا - قَالَ - ثُمَّ انْطَلَقَ بِى حَتَّى أَتَى بِى عَمُودًا رَأْسُهُ فِى السَّمَاءِ وَأَسْفَلُهُ فِى الأَرْضِ فِى أَعْلاَهُ حَلْقَةٌ فَقَالَ لِىَ . اصْعَدْ فَوْقَ هَذَا . قَالَ قُلْتُ كَيْفَ أَصْعَدُ هَذَا وَرَأْسُهُ فِى السَّمَاءِ - قَالَ - فَأَخَذَ بِيَدِى فَزَجَلَ بِى - قَالَ - فَإِذَا أَنَا مُتَعَلِّقٌ بِالْحَلْقَةِ - قَالَ - ثُمَّ ضَرَبَ الْعَمُودَ فَخَرَّ - قَالَ - وَبَقِيتُ مُتَعَلِّقًا بِالْحَلْقَةِ حَتَّى أَصْبَحْتُ - قَالَ - فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَصَصْتُهَا عَلَيْهِ فَقَالَ « أَمَّا الطُّرُقُ الَّتِى رَأَيْتَ عَنْ يَسَارِكَ فَهِىَ طُرُقُ أَصْحَابِ الشِّمَالِ - قَالَ - وَأَمَّا الطُّرُقُ الَّتِى رَأَيْتَ عَنْ يَمِينِكَ فَهِىَ طُرُقُ أَصْحَابِ الْيَمِينِ وَأَمَّا الْجَبَلُ فَهُوَ مَنْزِلُ الشُّهَدَاءِ وَلَنْ تَنَالَهُ وَأَمَّا الْعَمُودُ فَهُوَ عَمُودُ الإِسْلاَمِ وَأَمَّا الْعُرْوَةُ فَهِىَ عُرْوَةُ الإِسْلاَمِ وَلَنْ تَزَالَ مُتَمَسِّكًا بِهَا حَتَّى تَمُوتَ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd İle İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dediler ki) : Bize Cerîr, A'meş'den, o da Süleyman b. Müshir'den, o da Haraşa b. Hur'dan naklen rivayet etti, (Şöyle demiş) : Medine'nin mescidinde bir halkada oturuyordum. Halkada güzel kıyafetli bir ihtiyar vardı. Ki bu zat Abdullah b. Selâm'dı... Oradakilere güzel bir şey anlatmaya başladı. O kalktığı vakit cemâat:
— Kim cennetliklerden bir zât görmek isterse şuna bakıversin! dediler. Ben (kendi kendime) : Vallahi bunun peşine takılacağım ve mutlaka evinin yerini öğreneceğim, dedim. Ve peşine düştüm. Yola koyuldu, hattâ az daha Medine'den çıkıyordu. Sonra evine girdi. Ben de yanma girmek için izin istedim. Bana izin verdi. Ve :
— Hacetin nedir ey kardeşim oğlu? diye sordu. Kendisine :
— Cemâati dinledim. Sen kalktığın vakit senin için kim cennetliklerden bir zât görmek isterse şuna bakıversin, dediler. Benim de seninle beraber olmak hoşuma gitti, dedim. Şunu söyledi:
— Cennetlikleri Allah bilir. Ben sana bunu niçin söylediklerini anlatayım. Bir defa ben uyurken anîden bir adam gelerek bana: Halk! dedi ve elimden tuttu. Onunla beraber yürüdüm. Bir de ne göreyim, soluma düşen bir takım caddelerdeyim! O caddeyi tutmaya kalkıştım. Bana : Onu tutma! Çünkü o solcuların yollarıdır, dedi. Baktım sağ tarafımda dosdoğru bir takım caddeler var. Bana : Bu caddeyi tut! dedi. Ve beni bir dağa getirerek (buna) : Çık! dedi. Ben çıkmak istedim mi kıçımın üzerine düşmeye başladım ve bunu defalarca yaptım. Sonra beni götürdü. Nihayet benimle bir direğe vardı ki, başı gökte, alt kısmı yerde idi. Tepesinde bir halka vardı. Bana : Bunun üzerine çık, dedi.
— Ben buna nasıl çıkabilirim; onun başı göktedir, dedim. Bunun üzerine elimden tutarak beni attı. Bir de baktım halkada asılıyım. Sonra direğe vurdu. Direk yıkıldı. Ben sabaha kadar halkada asrlı kaldım. Hemen Peygamber (Sallaliaiıü Aleyhi ve Sellem} 'e gelerek bu rü'yayı ona anlattım. Şöyle buyurdular :
«Solunda gördüğün yollar, solcuların yollarıdır. Sağında gördüğün yollar ise, sağcıların yollandır. Dağ, şehidîerin yeridir. Sen ona asla çıkamazsın. Direk ise, İslâm'ın direğidir. Kulpa gelince, o İslâm'ın kulpudur. Sen ölünceye kadar ona tutunmuş kalacaksın.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6383, /1036
Senetler:
()
Konular:
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in