Öneri Formu
Hadis Id, No:
8090, M006509
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَمْ يَتَكَلَّمْ فِى الْمَهْدِ إِلاَّ ثَلاَثَةٌ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَصَاحِبُ جُرَيْجٍ وَكَانَ جُرَيْجٌ رَجُلاً عَابِدًا فَاتَّخَذَ صَوْمَعَةً فَكَانَ فِيهَا فَأَتَتْهُ أُمُّهُ وَهُوَ يُصَلِّى فَقَالَتْ يَا جُرَيْجُ . فَقَالَ يَا رَبِّ أُمِّى وَصَلاَتِى . فَأَقْبَلَ عَلَى صَلاَتِهِ فَانْصَرَفَتْ فَلَمَّا كَانَ مِنَ الْغَدِ أَتَتْهُ وَهُوَ يُصَلِّى فَقَالَتْ يَا جُرَيْجُ فَقَالَ يَا رَبِّ أُمِّى وَصَلاَتِى فَأَقْبَلَ عَلَى صَلاَتِهِ فَانْصَرَفَتْ فَلَمَّا كَانَ مِنَ الْغَدِ أَتَتْهُ وَهُوَ يُصَلِّى فَقَالَتْ يَا جُرَيْجُ . فَقَالَ أَىْ رَبِّ أُمِّى وَصَلاَتِى . فَأَقْبَلَ عَلَى صَلاَتِهِ فَقَالَتِ اللَّهُمَّ لاَ تُمِتْهُ حَتَّى يَنْظُرَ إِلَى وُجُوهِ الْمُومِسَاتِ . فَتَذَاكَرَ بَنُو إِسْرَائِيلَ جُرَيْجًا وَعِبَادَتَهُ وَكَانَتِ امْرَأَةٌ بَغِىٌّ يُتَمَثَّلُ بِحُسْنِهَا فَقَالَتْ إِنْ شِئْتُمْ لأَفْتِنَنَّهُ لَكُمْ - قَالَ - فَتَعَرَّضَتْ لَهُ فَلَمْ يَلْتَفِتْ إِلَيْهَا فَأَتَتْ رَاعِيًا كَانَ يَأْوِى إِلَى صَوْمَعَتِهِ فَأَمْكَنَتْهُ مِنْ نَفْسِهَا فَوَقَعَ عَلَيْهَا فَحَمَلَتْ فَلَمَّا وَلَدَتْ قَالَتْ هُوَ مِنْ جُرَيْجٍ . فَأَتَوْهُ فَاسْتَنْزَلُوهُ وَهَدَمُوا صَوْمَعَتَهُ وَجَعَلُوا يَضْرِبُونَهُ فَقَالَ مَا شَأْنُكُمْ قَالُوا زَنَيْتَ بِهَذِهِ الْبَغِىِّ فَوَلَدَتْ مِنْكَ . فَقَالَ أَيْنَ الصَّبِىُّ فَجَاءُوا بِهِ فَقَالَ دَعُونِى حَتَّى أُصَلِّىَ فَصَلَّى فَلَمَّا انْصَرَفَ أَتَى الصَّبِىَّ فَطَعَنَ فِى بَطْنِهِ وَقَالَ يَا غُلاَمُ مَنْ أَبُوكَ قَالَ فُلاَنٌ الرَّاعِى - قَالَ - فَأَقْبَلُوا عَلَى جُرَيْجٍ يُقَبِّلُونَهُ وَيَتَمَسَّحُونَ بِهِ وَقَالُوا نَبْنِى لَكَ صَوْمَعَتَكَ مِنْ ذَهَبٍ . قَالَ لاَ أَعِيدُوهَا مِنْ طِينٍ كَمَا كَانَتْ . فَفَعَلُوا . وَبَيْنَا صَبِىٌّ يَرْضَعُ مِنْ أُمِّهِ فَمَرَّ رَجُلٌ رَاكِبٌ عَلَى دَابَّةٍ فَارِهَةٍ وَشَارَةٍ حَسَنَةٍ فَقَالَتْ أُمُّهُ اللَّهُمَّ اجْعَلِ ابْنِى مِثْلَ هَذَا . فَتَرَكَ الثَّدْىَ وَأَقْبَلَ إِلَيْهِ فَنَظَرَ إِلَيْهِ فَقَالَ اللَّهُمَّ لاَ تَجْعَلْنِى مِثْلَهُ . ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَى ثَدْيِهِ فَجَعَلَ يَرْتَضِعُ . قَالَ فَكَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَحْكِى ارْتِضَاعَهُ بِإِصْبَعِهِ السَّبَّابَةِ فِى فَمِهِ فَجَعَلَ يَمُصُّهَا . قَالَ وَمَرُّوا بِجَارِيَةٍ وَهُمْ يَضْرِبُونَهَا وَيَقُولُونَ زَنَيْتِ سَرَقْتِ . وَهِىَ تَقُولُ حَسْبِىَ اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ . فَقَالَتْ أُمُّهُ اللَّهُمَّ لاَ تَجْعَلِ ابْنِى مِثْلَهَا . فَتَرَكَ الرَّضَاعَ وَنَظَرَ إِلَيْهَا فَقَالَ اللَّهُمَّ اجْعَلْنِى مِثْلَهَا . فَهُنَاكَ تَرَاجَعَا الْحَدِيثَ فَقَالَتْ حَلْقَى مَرَّ رَجُلٌ حَسَنُ الْهَيْئَةِ فَقُلْتُ اللَّهُمَّ اجْعَلِ ابْنِى مِثْلَهُ . فَقُلْتَ اللَّهُمَّ لاَ تَجْعَلْنِى مِثْلَهُ . وَمَرُّوا بِهَذِهِ الأَمَةِ وَهُمْ يَضْرِبُونَهَا وَيَقُولُونَ زَنَيْتِ سَرَقْتِ . فَقُلْتُ اللَّهُمَّ لاَ تَجْعَلِ ابْنِى مِثْلَهَا . فَقُلْتَ اللَّهُمَّ اجْعَلْنِى مِثْلَهَا قَالَ إِنَّ ذَاكَ الرَّجُلَ كَانَ جَبَّارًا فَقُلْتُ اللَّهُمَّ لاَ تَجْعَلْنِى مِثْلَهُ . وَإِنَّ هَذِهِ يَقُولُونَ لَهَا زَنَيْتِ . وَلَمْ تَزْنِ وَسَرَقْتِ وَلَمْ تَسْرِقْ فَقُلْتُ اللَّهُمَّ اجْعَلْنِى مِثْلَهَا .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb (el-Haraşî), ona Yezid b. Harun (el-Vasıtî), ona Cerir b. Hazim (el-Ezdî), ona Muhammed b. Sirin (el-Ensarî), ona da Ebu Hüreyre Nebi’nin şöyle anlattığını nakletti:
Beşikte sadece üç kişi konuşmuştur : (Bunlardan) biri Meryem'in oğlu İsa’dır.
Diğeri Cüreyc'le konuşan çocuktur. Cüreyc ibadete düşün bir adamdı. Bir manastır yaptırdı. Orada (ibadet edip namaz kılıyor) idi. Derken (bir gün) annesi geldi, Cüreyc (o esnada) namaz kılıyordu. Ve “Ey Cüreyc!” dedi. Cüreyc “Ey Rabbim! (Bir yanda) annem ve (diğer yanda) namazım!” dedi. Ve namazına yöneldi. Bunun üzerine annesi de dönüp gitti. Ertesi gün (annesi) tekrar geldi. Cüreyc (yine) namaz kılıyordu. (Anne) “Ey Cüreyc!” diye seslendi. Cüreyc “Ey Rabbim! (Bir yanda) annem ve (diğer yanda) namazım!” dedi. Ve yine namazına yöneldi. Annesi “Allahım! Fahişelerin yüzünü görmedikçe, bunun canını alma!” diye dua etti. Derken israiloğulları Cüreyc'ten ve ibadetinden söz etmeye başladılar. Güzelliği dillere destan fahişe bir kadın vardı. (Bu kadın) “İsterseniz sizin için onu baştan çıkarayım” dedi. Rasulullah (sav) şöyle devam etti: Kadın (gelip) onunla yatmayı teklif etti. Fakat Cüreyc kadına dönüp bakmadı bile. Bunun üzerine kadın Cüreyc'in manastırına sığınmış bir çobana geldi. Ve kendini ona teslim etti. Çoban da onunla zina etti. Kadın hamile kaldı. Doğumunu yapınca “Bu çocuk Cüreyc'dendir!” dedi. İsrailoğulları Cüreyc'e gelerek manastırdan çıkmasını istediler. Ve manastırını yıktılar. Kendisini de dövmeye başladılar. Bunun üzerine Cüreyc “Size ne oluyor?” dedi. Kendisine “Bu fahişe ile zina ettin ve senden çocuk doğurdu” dediler. Cüreyc “Çocuk nerede?” diye sordu. Hemen onu getirdiler. Cüreyc “Müsaade edin de namaz kılayım!” dedi. Ve namaz kıldı. Namazdan çıktıktan sonra çocuğa gelerek onun karnına dokundu ve “Ey çocuk! Senin baban kimdir?” dedi. Çocuk “Filan çobandır” dedi. Rasul-i Ekrem (sav) devamla şöyle anlattı: Bunun üzerine İsrailoğulları Cüreyc'e yöneldiler. Onu öpüyor ve sıvazlıyorlardı. “Sana manastırını altından yapalım” dediler. Cüreyc “Hayır! Onu eskisi gibi çamurdan yapın” dedi. Onlar da yaptılar.
(Beşikte konuşan) üçüncü kişi (şudur) : Bir zamanlar bir çocuk annesini emiyordu. (Oradan) şahlanmış asil ve güzel bir ata binmiş bir adam geçti. Çocuğun annesi “Allah'ım! Oğlumu bunun gibi yap!” diye duâ etti. Çocuk hemen memeyi bıraktı. Ve adama doğru dönerek ona baktı da “Allahım! Beni bunun gibi yapma!” dedi. Sonra memesine dönerek emmeye başladı.
Ebu Hüreyre, “Ben Rasulullah’ı (sav) şehadet parmağı ağzında ve onu emmeye başlayarak çocuğun nasıl emdiğini anlatmasını hâlâ görür gibiyim” dedi. Rasulullah (sav) şöyle devam etti: (Sonra) Bir cariyeye rastladılar. Sahipleri onu dövüyor ve “Sen zina ettin! Çaldın!” diyorlardı. Cariye ise “Bana Allah yeter! O ne güzel vekildir” diyordu. Çocuğun annesi “Allah'ım! Oğlumu bu câriye gibi yapma!” diye dua etti. Çocuk hemen emmeyi bıraktı ve cariyeye bakarak “Allah'ım! Beni bu câriye gibi yap!” dedi.
Burada anne ile çocuk konuşmaya başladılar. Anne dedi ki Boğazı tıkanası! Güzel kıyafeti bir adam geçti. Ben “Allah'ım! Oğlumu bunun gibi yap!” dedim. Sen “Allah'ım! Beni bunun gibi yapma!” dedin. Bir cariyeye rastladılar. Onu dövüyorlar ve “Sen zina ettin! Çaldın!” diyorlardı. Ben “Allah'ım! Oğlumu bunun gibi yapma!” diye dua ettim. Sen “Allah'ım! Beni bunun gibi yap!” dedin. Çocuk şu karşılığı verdi: O adam bir zorba idi. Bundan dolayı “Allah'ım! Beni onun gibi yapma!” dedim. Bu cariyeye ise “Sen zina ettin!” diyorlar. Halbuki zina etmemişti. “Çaldın!” diyorlar. Halbuki çalmamıştı. Bu sebeple ben de “Allah'ım! Beni bunun gibi yap!” dedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Birr ve's-sıla ve'l-edeb 6509, /1059
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
4. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Haklar, Anne hakkı
KTB, ADAB
Mucize,
Peygamberler, Hz. İsa