Öneri Formu
Hadis Id, No:
8094, D001051
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا عِيسَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَطَاءٌ الْخُرَاسَانِىُّ عَنْ مَوْلَى امْرَأَتِهِ أُمِّ عُثْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ عَلِيًّا - رضى الله عنه - عَلَى مِنْبَرِ الْكُوفَةِ يَقُولُ "إِذَا كَانَ يَوْمُ الْجُمُعَةِ غَدَتِ الشَّيَاطِينُ بِرَايَاتِهَا إِلَى الأَسْوَاقِ فَيَرْمُونَ النَّاسَ بِالتَّرَابِيثِ أَوِ الرَّبَائِثِ وَيُثَبِّطُونَهُمْ عَنِ الْجُمُعَةِ وَتَغْدُو الْمَلاَئِكَةُ فَيَجْلِسُونَ عَلَى أَبْوَابِ الْمَسْجِدِ فَيَكْتُبُونَ الرَّجُلَ مِنْ سَاعَةٍ وَالرَّجُلَ مِنْ سَاعَتَيْنِ حَتَّى يَخْرُجَ الإِمَامُ فَإِذَا جَلَسَ الرَّجُلُ مَجْلِسًا يَسْتَمْكِنُ فِيهِ مِنَ الاِسْتِمَاعِ وَالنَّظَرِ فَأَنْصَتَ وَلَمْ يَلْغُ كَانَ لَهُ كِفْلاَنِ مِنْ أَجْرٍ فَإِنْ نَأَى وَجَلَسَ حَيْثُ لاَ يَسْمَعُ فَأَنْصَتَ وَلَمْ يَلْغُ كَانَ لَهُ كِفْلٌ مِنْ أَجْرٍ وَإِنْ جَلَسَ مَجْلِسًا يَسْتَمْكِنُ فِيهِ مِنَ الاِسْتِمَاعِ وَالنَّظَرِ فَلَغَا وَلَمْ يُنْصِتْ كَانَ لَهُ كِفْلٌ مِنْ وِزْرٍ وَمَنْ قَالَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ لِصَاحِبِهِ صَهْ. فَقَدْ لَغَا وَمَنْ لَغَا فَلَيْسَ لَهُ فِى جُمُعَتِهِ تِلْكَ شَىْءٌ." ثُمَّ يَقُولُ فِى آخِرِ ذَلِكَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ذَلِكَ. قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنِ ابْنِ جَابِرٍ قَالَ بِالرَّبَائِثِ وَقَالَ مَوْلَى امْرَأَتِهِ أُمِّ عُثْمَانَ بْنِ عَطَاءٍ.
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Musa, ona İsa, ona Abdurrahman b. Yezid b. Cabir, ona Ata el-Horasanî, ona Mevlâ İmraetihi Ümmü Osman şöyle rivayet etmiştir: Kûfe minberinde Ali'yi şöyle derken işittim: "Cuma gününde şeytanlar sancakları ile çarşılara çıkıp insanlara işlerini hatırlatırlar -ravi şüpheye düşüp الرَّبَائِثِ kelimesini zikretmiştir- ve onları cuma (namazından) alıkoyarlar. Melekler de çıkarlar ve mescidin kapısına oturup imam (hutbeye) çıkana dek ilk ânda geleni (ve) ikinci vakitte geleni yazarlar. Kişi, (imamı) işitip görebileceği yere oturduğunda susar ve konuşmazsa ona iki ecir vardır. Eğer uzakta durup (imamı) işitemeyeceği (bir yere) oturur, susar ve konuşmazsa ona da bir ecir vardır. Şayet (imamı) işitip görebileceği bir yere oturur, konuşup susmazsa ona bir günah vardır. Cuma günü yanındakine (sahip) Sus diyen boş konuşmuştur. Boş konuşanın da cumasından bir (nasibi) yoktur." Ardından Ali, hutbesinin sonunda bunu Rasulullah'ın (sav) buyurduğunu söylemiştir. Ebû Davud şöyle demiştir: Bu hadisi Velid b. Müslim, İbn Câbir'den الرَّبَائِثِ kelimesini zikretmek suretiyle nakletmiş, (senetteki raviyi de) hanımının mevlâsı Ümmü Osman b. Atiyye şeklinde zikretmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 210, /245
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Mevlâ İmraetihi Ümmü Osman (Mevlâ İmraetihi Ümmü Osman)
3. Ata b. Ebu Müslim el-Horasanî (Ata b. Abdullah)
4. Abdurrahman b. Yezid el-Ezdî (Abdurrahman b. Yezid b. Câbir)
5. Ebu Amr İsa b. Yunus es-Sebiî (İsa b. Yunus b. Amr b. Abdullah)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
Cuma Namazı, Cuma namazı
Cuma namazı, hutbe ile namaz arasında konuşma
KTB, CUMA
KTB, NAMAZ,
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti