Öneri Formu
Hadis Id, No:
16336, B002272
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ حَدَّثَنِى سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « انْطَلَقَ ثَلاَثَةُ رَهْطٍ مِمَّنْ كَانَ قَبْلَكُمْ حَتَّى أَوَوُا الْمَبِيتَ إِلَى غَارٍ فَدَخَلُوهُ ، فَانْحَدَرَتْ صَخْرَةٌ مِنَ الْجَبَلِ فَسَدَّتْ عَلَيْهِمُ الْغَارَ فَقَالُوا إِنَّهُ لاَ يُنْجِيكُمْ مِنْ هَذِهِ الصَّخْرَةِ إِلاَّ أَنْ تَدْعُوا اللَّهَ بِصَالِحِ أَعْمَالِكُمْ . فَقَالَ رَجُلٌ مِنْهُمُ اللَّهُمَّ كَانَ لِى أَبَوَانِ شَيْخَانِ كَبِيرَانِ ، وَكُنْتُ لاَ أَغْبِقُ قَبْلَهُمَا أَهْلاً وَلاَ مَالاً ، فَنَأَى بِى فِى طَلَبِ شَىْءٍ يَوْمًا ، فَلَمْ أُرِحْ عَلَيْهِمَا حَتَّى نَامَا ، فَحَلَبْتُ لَهُمَا غَبُوقَهُمَا فَوَجَدْتُهُمَا نَائِمَيْنِ وَكَرِهْتُ أَنْ أَغْبِقَ قَبْلَهُمَا أَهْلاً أَوْ مَالاً ، فَلَبِثْتُ وَالْقَدَحُ عَلَى يَدَىَّ أَنْتَظِرُ اسْتِيقَاظَهُمَا حَتَّى بَرَقَ الْفَجْرُ ، فَاسْتَيْقَظَا فَشَرِبَا غَبُوقَهُمَا ، اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتُ فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَفَرِّجْ عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ مِنْ هَذِهِ الصَّخْرَةِ ، فَانْفَرَجَتْ شَيْئًا لاَ يَسْتَطِيعُونَ الْخُرُوجَ » . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « وَقَالَ الآخَرُ اللَّهُمَّ كَانَتْ لِى بِنْتُ عَمٍّ كَانَتْ أَحَبَّ النَّاسِ إِلَىَّ ، فَأَرَدْتُهَا عَنْ نَفْسِهَا ، فَامْتَنَعَتْ مِنِّى حَتَّى أَلَمَّتْ بِهَا سَنَةٌ مِنَ السِّنِينَ ، فَجَاءَتْنِى فَأَعْطَيْتُهَا عِشْرِينَ وَمِائَةَ دِينَارٍ عَلَى أَنْ تُخَلِّىَ بَيْنِى وَبَيْنَ نَفْسِهَا ، فَفَعَلَتْ حَتَّى إِذَا قَدَرْتُ عَلَيْهَا قَالَتْ لاَ أُحِلُّ لَكَ أَنْ تَفُضَّ الْخَاتَمَ إِلاَّ بِحَقِّهِ . فَتَحَرَّجْتُ مِنَ الْوُقُوعِ عَلَيْهَا ، فَانْصَرَفْتُ عَنْهَا وَهْىَ أَحَبُّ النَّاسِ إِلَىَّ وَتَرَكْتُ الذَّهَبَ الَّذِى أَعْطَيْتُهَا ، اللَّهُمَّ إِنْ كُنْتُ فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ . فَانْفَرَجَتِ الصَّخْرَةُ ، غَيْرَ أَنَّهُمْ لاَ يَسْتَطِيعُونَ الْخُرُوجَ مِنْهَا . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ الثَّالِثُ اللَّهُمَّ إِنِّى اسْتَأْجَرْتُ أُجَرَاءَ فَأَعْطَيْتُهُمْ أَجْرَهُمْ ، غَيْرَ رَجُلٍ وَاحِدٍ تَرَكَ الَّذِى لَهُ وَذَهَبَ فَثَمَّرْتُ أَجْرَهُ حَتَّى كَثُرَتْ مِنْهُ الأَمْوَالُ ، فَجَاءَنِى بَعْدَ حِينٍ فَقَالَ يَا عَبْدَ اللَّهِ أَدِّ إِلَىَّ أَجْرِى . فَقُلْتُ لَهُ كُلُّ مَا تَرَى مِنْ أَجْرِكَ مِنَ الإِبِلِ وَالْبَقَرِ وَالْغَنَمِ وَالرَّقِيقِ . فَقَالَ يَا عَبْدَ اللَّهِ لاَ تَسْتَهْزِئْ بِى . فَقُلْتُ إِنِّى لاَ أَسْتَهْزِئُ بِكَ . فَأَخَذَهُ كُلَّهُ فَاسْتَاقَهُ فَلَمْ يَتْرُكْ مِنْهُ شَيْئًا ، اللَّهُمَّ فَإِنْ كُنْتُ فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ . فَانْفَرَجَتِ الصَّخْرَةُ فَخَرَجُوا يَمْشُونَ » .
Tercemesi:
Bize Ebü’l-Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Sâlim b. Abdullah ona Abdullah b. Ömer (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir zamanlar üç kişi yolda giderlerken dağdaki bir mağaraya sığınmışlar. Büyük kaya düşüp mağaranın önünü kapatmış. Birbirlerine bakıp “Sizi ancak yaptığınız ameller hürmetine dua etmeniz kurtarabilir." demişler. Bunun üzerine onlardan birisi şöyle demiş: Allah'ım! Benim kocamış annem babam vardı. Çocuklarımdan önce annne babama verirdim. Bir gün yerde geç vakte kadar kaldım. Akşam eve geldiğimde anne babamın uyuduğunu gördüm. Onlar için önceki gibi süt sağdım. Süt kabını alıp yanlarına geldim ama onları uyandırmaya kıyamadım. Onlardan önce başkasına da süt vermek istemedim. Böyle kadeh elinde onlar uyansınlar diye sabah doğana kadar bekledim. Eğer bunu senin rızan için yaptıysam bu kayayı biraz aç " Allah kayayı biraz açmış, ancak dışarı çıkamamışlar. Diğeri şöyle demiş: "Allah'ım! Benim bir amcamın kızı vardı. Onu çok severdim. Onunla birlikte olmak istedim ama razı olmadı. Bir yıl kıtlık yaşandı. Kız bana geldi ve yüz yirmi dinar verirsem benimle birlikte olacağını söyledi. Tam onunla birlikte olacakken "Allah'tan kork! Mührü haksız yere açıp zina etme" dedi. Ben de hemen bu işi yapmaktan vazgeçip oradan kalktım. Ona verdiğim altını da bıraktım. Eğer bunu senin rızan için yaptıysam bu kayayı biraz aç" demiş ve Allah kayayı biraz daha açmış ama dışarı çıkamamışlar. Diğeri ise şöyle dua etmiş: "Allah'ım! Bir iş için bazı adamlar tutmuştum. Biri dışında haklarını vermiştim. O adamın ücretini değerlendirdim ve çok mal birikti. Bir süre sonra o adam bana geldi. "Abdullah bana ücretimi ver" dedi. Ona "Ücretin için gördüğün bu deve, inek, koyun ve köleleri al" dedim. Adam "Allah'tan kork! Benimle eğlenme" dedi. "Seninle eğlenmiyorum. Bunların hepsini alabilirsin" dedim. Bunların hepsini önüne katıp gitti. Allah'ım! Bunu senin rızan için yaptıysam kayanın kalan kısmını da önümüzden al" demiş ve Allah kayanın kalan kısmını da önlerinden almış, oradan çıkıp yollarına devam etmişler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İcâre 11, 1/639
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Amel, salih amel
BİRRU'L- VALİDEYN
Dua, faziletlisi
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
Kazanç, Emek, ücret, işçiye verilmesi/bildirilmesi
KTB, ADAB
Tevessül, amellerle
Zina, Zina