Öneri Formu
Hadis Id, No:
30342, B003039
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ - رضى الله عنهما - يُحَدِّثُ قَالَ جَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَلَى الرَّجَّالَةِ يَوْمَ أُحُدٍ - وَكَانُوا خَمْسِينَ رَجُلاً - عَبْدَ اللَّهِ بْنَ جُبَيْرٍ فَقَالَ « إِنْ رَأَيْتُمُونَا تَخْطَفُنَا الطَّيْرُ ، فَلاَ تَبْرَحُوا مَكَانَكُمْ هَذَا حَتَّى أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ ، وَإِنْ رَأَيْتُمُونَا هَزَمْنَا الْقَوْمَ وَأَوْطَأْنَاهُمْ فَلاَ تَبْرَحُوا حَتَّى أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ » فَهَزَمُوهُمْ . قَالَ فَأَنَا وَاللَّهِ رَأَيْتُ النِّسَاءَ يَشْتَدِدْنَ قَدْ بَدَتْ خَلاَخِلُهُنَّ وَأَسْوُقُهُنَّ رَافِعَاتٍ ثِيَابَهُنَّ ، فَقَالَ أَصْحَابُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جُبَيْرٍ الْغَنِيمَةَ - أَىْ قَوْمِ - الْغَنِيمَةَ ، ظَهَرَ أَصْحَابُكُمْ فَمَا تَنْتَظِرُونَ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جُبَيْرٍ أَنَسِيتُمْ مَا قَالَ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالُوا وَاللَّهِ لَنَأْتِيَنَّ النَّاسَ فَلَنُصِيبَنَّ مِنَ الْغَنِيمَةِ . فَلَمَّا أَتَوْهُمْ صُرِفَتْ وُجُوهُهُمْ فَأَقْبَلُوا مُنْهَزِمِينَ ، فَذَاكَ إِذْ يَدْعُوهُمُ الرَّسُولُ فِى أُخْرَاهُمْ ، فَلَمْ يَبْقَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرُ اثْنَىْ عَشَرَ رَجُلاً ، فَأَصَابُوا مِنَّا سَبْعِينَ ، وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَصْحَابُهُ أَصَابَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ يَوْمَ بَدْرٍ أَرْبَعِينَ وَمِائَةً سَبْعِينَ أَسِيرًا وَسَبْعِينَ قَتِيلاً ، فَقَالَ أَبُو سُفْيَانَ أَفِى الْقَوْمِ مُحَمَّدٌ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ، فَنَهَاهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُجِيبُوهُ ثُمَّ قَالَ أَفِى الْقَوْمِ ابْنُ أَبِى قُحَافَةَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ، ثُمَّ قَالَ أَفِى الْقَوْمِ ابْنُ الْخَطَّابِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ، ثُمَّ رَجَعَ إِلَى أَصْحَابِهِ فَقَالَ أَمَّا هَؤُلاَءِ فَقَدْ قُتِلُوا . فَمَا مَلَكَ عُمَرُ نَفْسَهُ فَقَالَ كَذَبْتَ وَاللَّهِ يَا عَدُوَّ اللَّهِ ، إِنَّ الَّذِينَ عَدَدْتَ لأَحْيَاءٌ كُلُّهُمْ ، وَقَدْ بَقِىَ لَكَ مَا يَسُوؤُكَ . قَالَ يَوْمٌ بِيَوْمِ بَدْرٍ ، وَالْحَرْبُ سِجَالٌ ، إِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ فِى الْقَوْمِ مُثْلَةً لَمْ آمُرْ بِهَا وَلَمْ تَسُؤْنِى ، ثُمَّ أَخَذَ يَرْتَجِزُ أُعْلُ هُبَلْ ، أُعْلُ هُبَلْ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تُجِيبُوا لَهُ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، مَا نَقُولُ قَالَ « قُولُوا اللَّهُ أَعْلَى وَأَجَلُّ » . قَالَ إِنَّ لَنَا الْعُزَّى وَلاَ عُزَّى لَكُمْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تُجِيبُوا لَهُ » . قَالَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، مَا نَقُولُ قَالَ « قُولُوا اللَّهُ مَوْلاَنَا وَلاَ مَوْلَى لَكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hâlid, ona Züheyr, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) Uhud günü okçulara Abdullah b. Cübeyr'i komutan tayin etti ki, onlar 50 kişi idiler. Hz. Peygamber (sav), "Kuşların bizi kapıp götürdüğünü görseniz (bile) size haber gönderene dek şu pozisyonunuzu kaybetmeyin! Düşmanı yendiğimizi ve onları kovaladığımızı görseniz (bile) size haber yollayana kadar (pozisyonunuzu) kaybetmeyin!" buyurdu. (Neticede müslümanlar düşmanı) hezimete uğrattılar. Vallahi! Kadınların alelacele kaçtığını, (bu esnada) halhallarının ve baldırlarının gözüktüğünü, elbiselerini kaldırıp (firar ettiklerini) gördüm. (Derken) Abdullah b. Cübeyr'in arkadaşları "Ganimet! Ganimet! (İşte) arkadaşlarınız üstün geldiler, ne bekliyorsunuz?" dediler. Abdullah b. Cübeyr ise "Rasulullah'ın (sav) size ne buyurduğunu unuttunuz mu?" dedi. Onlar, "Vallahi! İnsanlara katılıp ganimetten payımıza düşeni alacağız!" dediler. (Okçular, diğer askerlerin yanına) geldiklerinde gerisin geriye hezimete uğramış vaziyette dönüp kaçtılar! İşte o esnada Hz. Peygamber (sav), arkalarından onları (savaşa dönmeleri için) çağırıyordu! Nebî'nin (sav) yanında 12 kişiden başkası kalmadı. Bizden 70 kişi (şehit) düştü. Rasulullah (sav) ve ashabı, Bedir günü müşriklerden 140 kişiyi ele geçirip 70'ini öldürmüşler, 70'ini de esir almışlardı. Ebu Süfyân, üç kere "Topluluk içinde Muhammed var mı?" diye seslendi. Nebî (sav), (ashabına) cevap vermelerini yasakladı. Sonra Ebu (Süfyân), üç kere "Topluluk içinde Ebu Kuhâfe (Ebu Bekir) var mı?" dedi. Daha sonra da üç defa "Topluluk içinde Hattâb'ın oğlu (Ömer) var mı?" dedi. Ardından arkadaşlarına dönüp "Onlar öldürülmüşler!" dedi. Ömer kendine hakim olamayıp "Vallahi! Ey Allah'ın düşmanı, yalan söylüyorsun! Saydıklarının hepsi hayattadır! Sana zarar vermek üzere hayatta kaldılar!" dedi. (Ebu Süfyân), "(Bugün), Bedir gününe karşılıktır. (Zafer ve hezimet olmak üzere) savaş, aramızda dönüp durmaktadır! Tarafınızda işkenceye maruz kalmış ölüler bulacaksınız. Onu ben emretmedim ama (bu durum) ben kötü de gelmedi!" dedi. Akabinde (Ebu Süfyân), "Yüce ol Hübel, yüce ol Hübel" diyerek şiir söylemeye başladı. Nebî (sav), "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. "Yâ Rasulullah! Ne diyelim?" dediler. Hz. Peygamber (sav), "'Allah daha yüce ve daha kıymetlidir!' deyin" buyurdu. (Ebu Süfyân), "Bizim Uzzâ'mız var, sizin ise Uzzâ'nız yok" dedi. Rasulullah (sav), "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. "Yâ Rasulullah! Ne diyelim?" dediler. Hz. Peygamber (sav), "'Allah bizim mevlamızdır, sizin ise mevlanız yoktur' deyin!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 164, 1/801
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
4. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Eziyet, işkence (müsle), yasak olması
İtaat, Allah'a ve Resulüne itaat
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
UHUD GAZVESİ