Öneri Formu
Hadis Id, No:
31213, B004037
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ عَمْرٌو سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ لِكَعْبِ بْنِ الأَشْرَفِ فَإِنَّهُ قَدْ آذَى اللَّهَ وَرَسُولَهُ » . فَقَامَ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتُحِبُّ أَنْ أَقْتُلَهُ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ فَأْذَنْ لِى أَنْ أَقُولَ شَيْئًا . قَالَ « قُلْ » . فَأَتَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ فَقَالَ إِنَّ هَذَا الرَّجُلَ قَدْ سَأَلَنَا صَدَقَةً ، وَإِنَّهُ قَدْ عَنَّانَا ، وَإِنِّى قَدْ أَتَيْتُكَ أَسْتَسْلِفُكَ . قَالَ وَأَيْضًا وَاللَّهِ لَتَمَلُّنَّهُ قَالَ إِنَّا قَدِ اتَّبَعْنَاهُ فَلاَ نُحِبُّ أَنْ نَدَعَهُ حَتَّى نَنْظُرَ إِلَى أَىِّ شَىْءٍ يَصِيرُ شَأْنُهُ ، وَقَدْ أَرَدْنَا أَنْ تُسْلِفَنَا وَسْقًا ، أَوْ وَسْقَيْنِ - وَحَدَّثَنَا عَمْرٌو غَيْرَ مَرَّةٍ ، فَلَمْ يَذْكُرْ وَسْقًا أَوْ وَسْقَيْنِ أَوْ فَقُلْتُ لَهُ فِيهِ وَسْقًا أَوْ وَسْقَيْنِ فَقَالَ أُرَى فِيهِ وَسْقًا أَوْ وَسْقَيْنِ - فَقَالَ نَعَمِ ارْهَنُونِى . قَالُوا أَىَّ شَىْءٍ تُرِيدُ قَالَ فَارْهَنُونِى نِسَاءَكُمْ . قَالُوا كَيْفَ نَرْهَنُكَ نِسَاءَنَا وَأَنْتَ أَجْمَلُ الْعَرَبِ قَالَ فَارْهَنُونِى أَبْنَاءَكُمْ . قَالُوا كَيْفَ نَرْهَنُكَ أَبْنَاءَنَا فَيُسَبُّ أَحَدُهُمْ ، فَيُقَالُ رُهِنَ بِوَسْقٍ أَوْ وَسْقَيْنِ . هَذَا عَارٌ عَلَيْنَا ، وَلَكِنَّا نَرْهَنُكَ اللأْمَةَ - قَالَ سُفْيَانُ يَعْنِى السِّلاَحَ - فَوَاعَدَهُ أَنْ يَأْتِيَهُ ، فَجَاءَهُ لَيْلاً وَمَعَهُ أَبُو نَائِلَةَ وَهْوَ أَخُو كَعْبٍ مِنَ الرَّضَاعَةِ ، فَدَعَاهُمْ إِلَى الْحِصْنِ ، فَنَزَلَ إِلَيْهِمْ فَقَالَتْ لَهُ امْرَأَتُهُ أَيْنَ تَخْرُجُ هَذِهِ السَّاعَةَ فَقَالَ إِنَّمَا هُوَ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ ، وَأَخِى أَبُو نَائِلَةَ - وَقَالَ غَيْرُ عَمْرٍو قَالَتْ أَسْمَعُ صَوْتًا كَأَنَّهُ يَقْطُرُ مِنْهُ الدَّمُ . قَالَ إِنَّمَا هُوَ أَخِى مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ وَرَضِيعِى أَبُو نَائِلَةَ - إِنَّ الْكَرِيمَ لَوْ دُعِىَ إِلَى طَعْنَةٍ بِلَيْلٍ لأَجَابَ قَالَ وَيُدْخِلُ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ مَعَهُ رَجُلَيْنِ - قِيلَ لِسُفْيَانَ سَمَّاهُمْ عَمْرٌو قَالَ سَمَّى بَعْضَهُمْ قَالَ عَمْرٌو جَاءَ مَعَهُ بِرَجُلَيْنِ وَقَالَ غَيْرُ عَمْرٍو أَبُو عَبْسِ بْنُ جَبْرٍ ، وَالْحَارِثُ بْنُ أَوْسٍ وَعَبَّادُ بْنُ بِشْرٍ قَالَ عَمْرٌو وَجَاءَ مَعَهُ بِرَجُلَيْنِ - فَقَالَ إِذَا مَا جَاءَ فَإِنِّى قَائِلٌ بِشَعَرِهِ فَأَشَمُّهُ ، فَإِذَا رَأَيْتُمُونِى اسْتَمْكَنْتُ مِنْ رَأْسِهِ فَدُونَكُمْ فَاضْرِبُوهُ . وَقَالَ مَرَّةً ثُمَّ أُشِمُّكُمْ . فَنَزَلَ إِلَيْهِمْ مُتَوَشِّحًا وَهْوَ يَنْفَحُ مِنْهُ رِيحُ الطِّيبِ ، فَقَالَ مَا رَأَيْتُ كَالْيَوْمِ رِيحًا - أَىْ أَطْيَبَ - وَقَالَ غَيْرُ عَمْرٍو قَالَ عِنْدِى أَعْطَرُ نِسَاءِ الْعَرَبِ وَأَكْمَلُ الْعَرَبِ قَالَ عَمْرٌو فَقَالَ أَتَأْذَنُ لِى أَنْ أَشَمَّ رَأْسَكَ قَالَ نَعَمْ ، فَشَمَّهُ ، ثُمَّ أَشَمَّ أَصْحَابَهُ ثُمَّ قَالَ أَتَأْذَنُ لِى قَالَ نَعَمْ . فَلَمَّا اسْتَمْكَنَ مِنْهُ قَالَ دُونَكُمْ . فَقَتَلُوهُ ثُمَّ أَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرُوهُ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan’ın şöyle dediğini rivayet etti: Câbir b. Abdullah’ı (r.anhumâ) şöyle derken dinledim: Rasulullah (sav): “Ka‘b b. Eşref’in hakkından kim gelebilir? Çünkü o, Allah’a ve Rasulü’ne eziyet vermiş bulunuyor” buyurdu. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme ayağa kalkarak: Ey Allah’ın Rasulü, onu öldürmemi ister misin? dedi. Allah Rasulü: “Evet” buyurdu. (Muhammed b. Mesleme) dedi ki: O halde bana (doğru olmayan) bazı sözler söylememe izin ver, dedi. Allah Rasulü: “Diyebilirsin” buyurdu.
Sonra Muhammed b. Mesleme onun yanına gitti ve: Bu adam bizden sadaka (zekât) vermemizi istedi, o bizi artık gerçekten çok yormaya başladı. Ben de yanına, senden borç istemeye geldim, dedi. Ka‘b: Üstelik vallahi siz ondan çok usanacaksınız, dedi. (Muhammed) dedi ki: Bizler ona artık uyduk, bu sebeple onun durumunun, sonunda nereye varacağını görünceye kadar onu bırakmak istemiyoruz. Bizler senden bir ya da iki vesk borç vermeni istiyoruz, dedi.
- Amr bize bir başka seferinde de bu (hadisi) rivayet etmekle birlikte bir ya da iki vesk ibaresini zikretmedi- yahut ben ona: Burada bir ya da iki vesk ibaresi var mı, dedim. O: Zannederim (burada) bir ya da iki vesk ibaresi vardır dedi.- (Ka‘b) dedi ki: Olur ama bana rehin vermelisiniz. Onlar: Ne vermemizi istersin? dediler. O: Bana hanımlarınızı rehin verin, dedi. Onlar: Sen arapların en yakışıklısı iken hanımlarımızı sana nasıl rehin verebiliriz? dedi. Ka‘b: O halde oğullarınızı bana rehin veriniz, dedi. Onlar: Oğullarımızı sana nasıl rehin verebiliriz, onlardan birisine sövüleceği vakit bu sefer bir ya da iki vesk karşılığında rehin verildi, denilecek, bu da bizim için ayıp bir iş olur. Ama bunun yerine biz sana lanelerimizi rehin verebiliriz –Süfyan: Silahları demek istiyor dedi.- Böylelikle onunla yanına bir daha gelmek üzere sözleşti. Beraberinde Ebu Nâile ile birlikte geceleyin Ka‘b’a geldi. Ebu Nâile ise Ka‘b’ın sütkardeşi idi. Kendilerini kaleye davet etti. Onların yanına indi, hanımı kendisine, bu saatte nereye çıkıyorsun? dedi. O: Bu gelen kişi Muhammed b. Mesleme ile kardeşim Ebu Nâile’dir dedi -Amr’dan başkaları ise dedi ki: (Karısı): Ben adeta kendisinden kan damlayan bir ses işitiyor gibiyim, dedi. (Ka‘b): O, benim kardeşim Muhammed b. Mesleme ile diğeri benim sütkardeşim Ebu Nâile’dir, dedi- (ve sözlerine şöyle devam etti) asil bir kimse geceleyin bir kılıç darbesine davet olunsa bile, o daveti kabul eder dedi. (Ravi) dedi ki: Muhammed b. Mesleme beraberinde iki kişiyi daha içeri aldı. Süfyan’a, Amr bu iki kişinin isimlerini de söyledi mi? diye soruldu. O: Bazılarının isimlerini söyledi, dedi. Amr dedi ki: Beraberinde iki adam daha geldi, Amr’dan başkaları ise: (Beraberinde) Abs b. Cebr, el-Hâris b. Evs, ve Abbâd b. Bişr geldi, dedi. Amr dedi ki: (Muhammed b. Mesleme) beraberinde iki adamla geldi ve: O (Ka‘b) geldiği zaman, ben onun saçını alıp koklayacağım, siz benim onun başını iyice yakaladığımı gördüğünüz vakit, derhal ona darbelerinizi indirin, dedi. Bir seferinde ise rivayetinde: Sonra onu size koklatacağım, dedi.
Ka‘b yanlarına silahını kuşanmış, kendisinden güzel kokular yayılarak indi. (Muhammed): Bugünkü kadar güzel -yani daha hoş- bir koku görmedim, dedi. Amr’dan başkası ise (Ka‘b’ın) şöyle dediğini söyledi: Benim yanımda Arap kadınlarının en güzel kokanları ve en mükemmelleri var, dedi. Amr dedi ki: (Muhammed) dedi ki: Başını koklamama izin verir misin, dedi. Ka‘b: Evet deyince başını kokladı, sonra diğer arkadaşlarına da koklattı. Sonra: (Bir daha) bana (koklamaya) izin verir misin? dedi. Ka‘b: Evet dedi. Onu iyice yakalayınca (arkadaşlarına): Haydi girişin, dedi. Onlar da onu öldürdüler, sonra da Nebi’nin (sav) yanına gidip ona olanı haber verdiler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 15, 2/57
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Eziyet, münafıkların Hz. Peygamber'e eziyetleri
Hz. Peygamber, hakaret ve saygısızlık yapılması
Tarihsel şahsiyetler, Ka'b. b. Eşref, öldürülmesi