Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebu Şihâb arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282170, B006268-3
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا وَاللَّهِ أَبُو ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ كُنْتُ أَمْشِى مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى حَرَّةِ الْمَدِينَةِ عِشَاءً اسْتَقْبَلَنَا أُحُدٌ فَقَالَ « يَا أَبَا ذَرٍّ مَا أُحِبُّ أَنَّ أُحُدًا لِى ذَهَبًا يَأْتِى عَلَىَّ لَيْلَةٌ أَوْ ثَلاَثٌ عِنْدِى مِنْهُ دِينَارٌ ، إِلاَّ أُرْصِدُهُ لِدَيْنٍ ، إِلاَّ أَنْ أَقُولَ بِهِ فِى عِبَادِ اللَّهِ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا » . وَأَرَانَا بِيَدِهِ . ثُمَّ قَالَ « يَا أَبَا ذَرٍّ » . قُلْتُ لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « الأَكْثَرُونَ هُمُ الأَقَلُّونَ إِلاَّ مَنْ قَالَ هَكَذَا وَهَكَذَا » . ثُمَّ قَالَ لِى « مَكَانَكَ لاَ تَبْرَحْ يَا أَبَا ذَرٍّ حَتَّى أَرْجِعَ » . فَانْطَلَقَ حَتَّى غَابَ عَنِّى ، فَسَمِعْتُ صَوْتًا فَخَشِيتُ أَنْ يَكُونَ عُرِضَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرَدْتُ أَنْ أَذْهَبَ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَبْرَحْ » . فَمَكُثْتُ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِعْتُ صَوْتًا خَشِيتُ أَنْ يَكُونَ عُرِضَ لَكَ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَكَ فَقُمْتُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ذَاكَ جِبْرِيلُ أَتَانِى ، فَأَخْبَرَنِى أَنَّهُ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِى لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ زَنَى وَإِنْ سَرَقَ . قَالَ « وَإِنْ زَنَى وَإِنْ سَرَقَ » . قُلْتُ لِزَيْدٍ إِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّهُ أَبُو الدَّرْدَاءِ . فَقَالَ أَشْهَدُ لَحَدَّثَنِيهِ أَبُو ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ . قَالَ الأَعْمَشُ وَحَدَّثَنِى أَبُو صَالِحٍ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ نَحْوَهُ . وَقَالَ أَبُو شِهَابٍ عَنِ الأَعْمَشِ « يَمْكُثُ عِنْدِى فَوْقَ ثَلاَثٍ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs (en-Nehâî), ona babası (Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî), ona (Süleyman b. Mihran) el-A’meş, ona da Zeyd b. Vehb (el-Cühenî), Ebu Zerr’in Vallahi diyerek Rebeze’de şöyle anlattığını nakletti: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen kara taşlık yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle dedi: “Ey Ebu Zerr! Ben Uhud'un benim için altın olmasını ve bu kadar çok altından benim yanımda -borç ödemek için hazırlamakta olduğum bir dinar hariç- üzerimden bir gece veya üç gece geçmesini arzu etmem, muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim.” Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözlerini söylerken eliyle bize sağa, sola ve önüne doğru işaretler yapıp harcama yönlerini gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine “Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de “Emrinize âmâdeyim ve mutluluklar dilerim ey Allah’ın Rasulü!” dedim. O da (sav) “Malca çok zengin olanların sevapları azdır. Ancak mallarını şöyle, şöyle (Allah'ın kulları yolunda) harcayanlar müstesnadırlar” dedi. Sonra Rasulullah (sav) bana “Ey Ebu Zerr! Ben Sana dönünceye kadar sen yerinde dur, hiçbir yere ayrılma!” buyurdu ve gidip sonunda gözümden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye uğratılmasından endişe ettim ve O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) bana "Yerinden hiç ayrılma" sözünü hatırladım da yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince “Ey Allah’ın Rasulü! Ben bir ses işittim de sen'in bir tehlikeye maruz kalmış olmandan endişe ettim, yanına gelmek istedim, sonra bana "Yerinden ayrılmadan bekle" sözünü hatırladım da yerimde dikildim” dedim. Bunun üzerine Nebi bana "Bu, Cibril idi. Bana geldi de ümmetimden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmaksızın ölürse cennete girer! diye haber verdi" dedi. Ben “Ey Allah’ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı (cennete girecek)?” dedim. Hz. Peygamber (sav) “Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!” buyurdu. Ravi A'meş şöyle dedi: Ben Zeyd b. Vehb'e hitaben “Bana bu hadisin ravisi Ebu Derdâ olduğu haberi ulaştı” dedim. Bunun üzerine Zeyd “Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti” dedi. A'meş “Ebu Salih de bana Ebu Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti” dedi.
Ebu Şihâb’ın A'meş'ten yaptığı rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebu Şihâb arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İsti'zân 30, 2/538
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Şihâb Abdürabbih b. Nafi' el-Kinanî (Abdürabbih b. Nafi')
Konular:
Cennet,
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hırsızlık
Sadaka, eliyle vermek
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22196, B006268
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا وَاللَّهِ أَبُو ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ كُنْتُ أَمْشِى مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى حَرَّةِ الْمَدِينَةِ عِشَاءً اسْتَقْبَلَنَا أُحُدٌ فَقَالَ « يَا أَبَا ذَرٍّ مَا أُحِبُّ أَنَّ أُحُدًا لِى ذَهَبًا يَأْتِى عَلَىَّ لَيْلَةٌ أَوْ ثَلاَثٌ عِنْدِى مِنْهُ دِينَارٌ ، إِلاَّ أُرْصِدُهُ لِدَيْنٍ ، إِلاَّ أَنْ أَقُولَ بِهِ فِى عِبَادِ اللَّهِ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا » . وَأَرَانَا بِيَدِهِ . ثُمَّ قَالَ « يَا أَبَا ذَرٍّ » . قُلْتُ لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « الأَكْثَرُونَ هُمُ الأَقَلُّونَ إِلاَّ مَنْ قَالَ هَكَذَا وَهَكَذَا » . ثُمَّ قَالَ لِى « مَكَانَكَ لاَ تَبْرَحْ يَا أَبَا ذَرٍّ حَتَّى أَرْجِعَ » . فَانْطَلَقَ حَتَّى غَابَ عَنِّى ، فَسَمِعْتُ صَوْتًا فَخَشِيتُ أَنْ يَكُونَ عُرِضَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرَدْتُ أَنْ أَذْهَبَ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَبْرَحْ » . فَمَكُثْتُ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِعْتُ صَوْتًا خَشِيتُ أَنْ يَكُونَ عُرِضَ لَكَ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَكَ فَقُمْتُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ذَاكَ جِبْرِيلُ أَتَانِى ، فَأَخْبَرَنِى أَنَّهُ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِى لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ زَنَى وَإِنْ سَرَقَ . قَالَ « وَإِنْ زَنَى وَإِنْ سَرَقَ » . قُلْتُ لِزَيْدٍ إِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّهُ أَبُو الدَّرْدَاءِ . فَقَالَ أَشْهَدُ لَحَدَّثَنِيهِ أَبُو ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ . قَالَ الأَعْمَشُ وَحَدَّثَنِى أَبُو صَالِحٍ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ نَحْوَهُ . وَقَالَ أَبُو شِهَابٍ عَنِ الأَعْمَشِ « يَمْكُثُ عِنْدِى فَوْقَ ثَلاَثٍ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs (en-Nehâî), ona babası (Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî), ona (Süleyman b. Mihran) el-A’meş, ona da Zeyd b. Vehb (el-Cühenî), Ebu Zerr’in Vallahi diyerek Rebeze’de şöyle anlattığını nakletti: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen kara taşlık yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle dedi: “Ey Ebu Zerr! Ben Uhud'un benim için altın olmasını ve bu kadar çok altından benim yanımda -borç ödemek için hazırlamakta olduğum bir dinar hariç- üzerimden bir gece veya üç gece geçmesini arzu etmem, muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim.” Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözlerini söylerken eliyle bize sağa, sola ve önüne doğru işaretler yapıp harcama yönlerini gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine “Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de “Emrinize âmâdeyim ve mutluluklar dilerim ey Allah’ın Rasulü!” dedim. O da (sav) “Malca çok zengin olanların sevapları azdır. Ancak mallarını şöyle, şöyle (Allah'ın kulları yolunda) harcayanlar müstesnadırlar” dedi. Sonra Rasulullah (sav) bana “Ey Ebu Zerr! Ben Sana dönünceye kadar sen yerinde dur, hiçbir yere ayrılma!” buyurdu ve gidip sonunda gözümden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye uğratılmasından endişe ettim ve O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) bana "Yerinden hiç ayrılma" sözünü hatırladım da yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince “Ey Allah’ın Rasulü! Ben bir ses işittim de sen'in bir tehlikeye maruz kalmış olmandan endişe ettim, yanına gelmek istedim, sonra bana "Yerinden ayrılmadan bekle" sözünü hatırladım da yerimde dikildim” dedim. Bunun üzerine Nebi bana "Bu, Cibril idi. Bana geldi de ümmetimden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmaksızın ölürse cennete girer! diye haber verdi" dedi. Ben “Ey Allah’ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı (cennete girecek)?” dedim. Hz. Peygamber (sav) “Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!” buyurdu. Ravi A'meş şöyle dedi: Ben Zeyd b. Vehb'e hitaben “Bana bu hadisin ravisi Ebu Derdâ olduğu haberi ulaştı” dedim. Bunun üzerine Zeyd “Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti” dedi. A'meş “Ebu Salih de bana Ebu Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti” dedi.
Ebu Şihâb’ın A'meş'ten yaptığı rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İsti'zân 30, 2/538
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Cennet,
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hırsızlık
Sadaka, eliyle vermek
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282169, B006268-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا وَاللَّهِ أَبُو ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ كُنْتُ أَمْشِى مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى حَرَّةِ الْمَدِينَةِ عِشَاءً اسْتَقْبَلَنَا أُحُدٌ فَقَالَ « يَا أَبَا ذَرٍّ مَا أُحِبُّ أَنَّ أُحُدًا لِى ذَهَبًا يَأْتِى عَلَىَّ لَيْلَةٌ أَوْ ثَلاَثٌ عِنْدِى مِنْهُ دِينَارٌ ، إِلاَّ أُرْصِدُهُ لِدَيْنٍ ، إِلاَّ أَنْ أَقُولَ بِهِ فِى عِبَادِ اللَّهِ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا » . وَأَرَانَا بِيَدِهِ . ثُمَّ قَالَ « يَا أَبَا ذَرٍّ » . قُلْتُ لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « الأَكْثَرُونَ هُمُ الأَقَلُّونَ إِلاَّ مَنْ قَالَ هَكَذَا وَهَكَذَا » . ثُمَّ قَالَ لِى « مَكَانَكَ لاَ تَبْرَحْ يَا أَبَا ذَرٍّ حَتَّى أَرْجِعَ » . فَانْطَلَقَ حَتَّى غَابَ عَنِّى ، فَسَمِعْتُ صَوْتًا فَخَشِيتُ أَنْ يَكُونَ عُرِضَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرَدْتُ أَنْ أَذْهَبَ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَبْرَحْ » . فَمَكُثْتُ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِعْتُ صَوْتًا خَشِيتُ أَنْ يَكُونَ عُرِضَ لَكَ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَكَ فَقُمْتُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « ذَاكَ جِبْرِيلُ أَتَانِى ، فَأَخْبَرَنِى أَنَّهُ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِى لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ زَنَى وَإِنْ سَرَقَ . قَالَ « وَإِنْ زَنَى وَإِنْ سَرَقَ » . قُلْتُ لِزَيْدٍ إِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّهُ أَبُو الدَّرْدَاءِ . فَقَالَ أَشْهَدُ لَحَدَّثَنِيهِ أَبُو ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ . قَالَ الأَعْمَشُ وَحَدَّثَنِى أَبُو صَالِحٍ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ نَحْوَهُ . وَقَالَ أَبُو شِهَابٍ عَنِ الأَعْمَشِ « يَمْكُثُ عِنْدِى فَوْقَ ثَلاَثٍ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs (en-Nehâî), ona babası (Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî), ona (Süleyman b. Mihran) el-A’meş, ona da Zeyd b. Vehb (el-Cühenî), Ebu Zerr’in Vallahi diyerek Rebeze’de şöyle anlattığını nakletti: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen kara taşlık yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle dedi: “Ey Ebu Zerr! Ben Uhud'un benim için altın olmasını ve bu kadar çok altından benim yanımda -borç ödemek için hazırlamakta olduğum bir dinar hariç- üzerimden bir gece veya üç gece geçmesini arzu etmem, muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim.” Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözlerini söylerken eliyle bize sağa, sola ve önüne doğru işaretler yapıp harcama yönlerini gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine “Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de “Emrinize âmâdeyim ve mutluluklar dilerim ey Allah’ın Rasulü!” dedim. O da (sav) “Malca çok zengin olanların sevapları azdır. Ancak mallarını şöyle, şöyle (Allah'ın kulları yolunda) harcayanlar müstesnadırlar” dedi. Sonra Rasulullah (sav) bana “Ey Ebu Zerr! Ben Sana dönünceye kadar sen yerinde dur, hiçbir yere ayrılma!” buyurdu ve gidip sonunda gözümden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye uğratılmasından endişe ettim ve O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) bana "Yerinden hiç ayrılma" sözünü hatırladım da yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince “Ey Allah’ın Rasulü! Ben bir ses işittim de sen'in bir tehlikeye maruz kalmış olmandan endişe ettim, yanına gelmek istedim, sonra bana "Yerinden ayrılmadan bekle" sözünü hatırladım da yerimde dikildim” dedim. Bunun üzerine Nebi bana "Bu, Cibril idi. Bana geldi de ümmetimden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmaksızın ölürse cennete girer! diye haber verdi" dedi. Ben “Ey Allah’ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı (cennete girecek)?” dedim. Hz. Peygamber (sav) “Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!” buyurdu. Ravi A'meş şöyle dedi: Ben Zeyd b. Vehb'e hitaben “Bana bu hadisin ravisi Ebu Derdâ olduğu haberi ulaştı” dedim. Bunun üzerine Zeyd “Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti” dedi. A'meş “Ebu Salih de bana Ebu Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti” dedi.
Ebu Şihâb’ın A'meş'ten yaptığı rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İsti'zân 30, 2/538
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Cennet,
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hırsızlık
Sadaka, eliyle vermek
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,