باب إِذَا قَالَ وَاللَّهِ لاَ أَتَكَلَّمُ الْيَوْمَ . فَصَلَّى أَوْ قَرَأَ أَوْ سَبَّحَ أَوْ كَبَّرَ أَوْ حَمِدَ أَوْ هَلَّلَ ، فَهْوَ عَلَى نِيَّتِهِ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَفْضَلُ الْكَلاَمِ أَرْبَعٌ سُبْحَانَ اللَّهِ ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، وَاللَّهُ أَكْبَرُ » . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ كَتَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِلَى هِرَقْلَ "تَعَالَوْا إِلَى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ ". وَقَالَ مُجَاهِدٌ كَلِمَةُ التَّقْوَى لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24477, Buhari, Eymân ve'n-Nuzûr, 19(bab başlığı)
Hadis:
باب إِذَا قَالَ وَاللَّهِ لاَ أَتَكَلَّمُ الْيَوْمَ . فَصَلَّى أَوْ قَرَأَ أَوْ سَبَّحَ أَوْ كَبَّرَ أَوْ حَمِدَ أَوْ هَلَّلَ ، فَهْوَ عَلَى نِيَّتِهِ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَفْضَلُ الْكَلاَمِ أَرْبَعٌ سُبْحَانَ اللَّهِ ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، وَاللَّهُ أَكْبَرُ » . قَالَ أَبُو سُفْيَانَ كَتَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِلَى هِرَقْلَ "تَعَالَوْا إِلَى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ ". وَقَالَ مُجَاهِدٌ كَلِمَةُ التَّقْوَى لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ .
Tercemesi:
Bâb: Bir Şahıs "Vallahi Bugün Kelâm Etmem" Dediği Ve Akabinde Namaz Kıldığı Yâhud Kur'ân Okuduğu Yâhud "Subhânallah" Yâhud "Allâhu Ekber" Yâhud "el-Hamdu lillâhi" Yâhud "Lâ ilahe illallâhu" Dediği Zaman, Bunun Yemîni Kendi Niyeti Üzere Olur
Ve Peygamber (S):
"Kelâmın en faziletlisi dörttür: Subhânallâhi, el-Hamdu lillâhi, Lâ ilahe illallâhu, Allâhu Ekber" buyurmuştur.
Ebû Sufyân: Peygamber (S) Hirakliyus'a, "Ey kitâblılar, hepiniz bizimle sizin aranızda müsavi bir kelimeye gelin: Allah'tan başkasına tapmayalım, O'na hiçbirşeyi ortak kılmayalım, Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabb'ler edinmeyelim... "(Al-i İmrân: 64) âyetini yazıp gönderdi, dedi.
Mucâhid de: 'Kelimetu't-takvâ (el-Feth: 26), Lâ ilahe illallâhtır' demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Dua, Allah’la iletişim aracı
Hz. Peygamber, duaları
Yemin, yemin kültürü ve lafızları
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25035, Buhari, Feraiz, 3(bab başlığı)
Hadis:
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » .
Tercemesi:
Peygamberdin: "Biz (peygamberler) mirasçı olunmayız- Biz ne bırakmışsak sadakadır"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Yargı, miras Hukuku
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « مَنْ تَرَكَ مَالاً فَلأَهْلِهِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25069, Buhari, Feraiz, 4(bab başlığı)
Hadis:
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « مَنْ تَرَكَ مَالاً فَلأَهْلِهِ » .
Tercemesi:
Peygamber(S)'İn: "Her kim bir mal bırakırsa, o kendi ailesine âiddir" Kavli Babı
باب مَنْ أَقَامَ الْبَيِّنَةَ بَعْدَ الْيَمِينِ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَعَلَّ بَعْضَكُمْ أَلْحَنُ بِحُجَّتِهِ مِنْ بَعْضٍ » . وَقَالَ طَاوُسٌ وَإِبْرَاهِيمُ وَشُرَيْحٌ الْبَيِّنَةُ الْعَادِلَةُ أَحَقُّ مِنَ الْيَمِينِ الْفَاجِرَةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25140, Buhari, Şehâdât, 27(bab başlığı)
Hadis:
باب مَنْ أَقَامَ الْبَيِّنَةَ بَعْدَ الْيَمِينِ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَعَلَّ بَعْضَكُمْ أَلْحَنُ بِحُجَّتِهِ مِنْ بَعْضٍ » . وَقَالَ طَاوُسٌ وَإِبْرَاهِيمُ وَشُرَيْحٌ الْبَيِّنَةُ الْعَادِلَةُ أَحَقُّ مِنَ الْيَمِينِ الْفَاجِرَةِ .
Tercemesi:
Da'vâlının Yemininden Sonra Beyyine Getiren Kimsefnin Beyyinesi Kabul Edilir Mi, Edilmez Mi?) Babı
Ve Peygamber (S): "Belki sizden bâzımı (haksızken) hüccetini diğerinden daha düzgün söyler, ben de onun
lehine hükmedebilirim../' buyurdu
Tâvûs ibn Keysân, İbrâhîm en-Nahaî ve Kaadı Şurayh de: Adil ve razı kılıcı beyyine, yalan yeminden haklıdır, demişlerdir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Hak, haksızlık yapmak
Yargı, davalaşma
Yargı, delil, cezaları uygulamak için
(Senin da'vânı isbât edecek) senin iki şahidindir yâhud (da'vâlıyı temize çıkaracak) onun yemîn etmesidir"
buyurmuştur
Ve Kutebetu'bnu Saîd şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Şubrume(öl. 144)'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: (Me-dîne Kaadısı olan) Ebu'z-Zinâd benimle şahidin şehâdeti ve da'vâcımn yemîni(nin cevazı sözü) hakkında konuştu. Ben Ebu'z-Zinâd'a karşı hüccet getirici olarak: Yüce Allah: "Erkeklerinizden iki şâhidyapın. Eğer iki erkek bulunmazsa o hâlde razı olacağınız şâhidierden bir erkekle iki kadın. (Bu suretle) kadınlardan biri unutursa, onlardan biri öbürüne hatırlatır" (ei-Bakara: 282) buyurdu, dedim ve: Şahidin şehâdeti ve da'vâcımn yemini ile yetinildiği zaman, iki kadından birinin diğerine hatırlatmasına ihtiyâç olmaz. Bu kadının diğerine hatırlatması ile ne yapılıyor idi?
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Yargı, kadınların Şahitliği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25147, Buhari, Şehâdât, 28(bab başlığı)
Hadis:
باب مَنْ أَمَرَ بِإِنْجَازِ الْوَعْدِ . وَفَعَلَهُ الْحَسَنُ ، وَذَكَرَ إِسْمَاعِيلَ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ . وَقَضَى ابْنُ الأَشْوَعِ بِالْوَعْدِ . وَذَكَرَ ذَلِكَ عَنْ سَمُرَةَ . وَقَالَ الْمِسْوَرُ بْنُ مَخْرَمَةَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ، وَذَكَرَ صِهْرًا لَهُ قَالَ « وَعَدَنِى فَوَفَى لِى » . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ وَرَأَيْتُ إِسْحَاقَ بْنَ إِبْرَاهِيمَ يَحْتَجُّ بِحَدِيثِ ابْنِ أَشْوَعَ .
Tercemesi:
Va'dine Vefa Edip Yerine Getirilmesini Emreden Kimse Babı
Ve el-Hasen bu va'di infaz etme fiilini yapmıştır. ' Azîz ve Celîl olan Allah da kendi Kitâb'ında İsmail'i
zikredip: "Çünkü o sözünde sâdıktı" (Meryem: 54) buyurmuştur.
Küfe Kaadısı ıbnu'1-Eşa', va*din infaz edilmesi ile hükmetti de, kendisi bu hükmünün SemureMen
olduğunu söyledi 100. Mısver ibn Mahreme de şöyle demiştir: Ben
Peygamber(S)*den işittim. Peygamber bir yakınım (yânî kızı Zeyneb'in kocası olan Ebu*l-Âs'ı) zikretti de:
"O bana va'd etti de, bana olan va'dine vefa etti" buyurdu 101.
Ebû Abdillah Buhârî dedi ki: Ben İshâk ibn İbrahim'i gördüm. O İbn Eşva'ın (Semure'den rivayet ettiği) hadîsi ile va'din infazının vucûbuna hüccet getiriyordu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25158, Buhari, Şehâdât, 29(bab başlığı)
Hadis:
باب لاَ يُسْأَلُ أَهْلُ الشِّرْكِ عَنِ الشَّهَادَةِ وَغَيْرِهَا . وَقَالَ الشَّعْبِىُّ لاَ تَجُوزُ شَهَادَةُ أَهْلِ الْمِلَلِ بَعْضِهِمْ عَلَى بَعْضٍ لِقَوْلِهِ تَعَالَى ( فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ ) . وَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « لاَ تُصَدِّقُوا أَهْلَ الْكِتَابِ ، وَلاَ تُكَذِّبُوهُمْ » . وَقُولُوا ( آمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ ) الآيَةَ .
Tercemesi:
Bab: Şirk Ehlinden Şâhidlik Ve Diğer Şeyler İstenilmez
eş-Şa'bî de şöyle demiştir:
Diğer dînler sahihlerinin bâzısının diğer bâzısı üzerine şâhidliği caiz olmaz. Çünkü Yüce Allah'ın şu kavli vardır:
"Biz de aralarına kıyamet gününe kadar düşmanlığı ve kîni yapıştırdık... " (ei-Mâide: 14)106.
Ebû Hureyre de Peygamber(S)'den şu hadîsi söyledi:
"Sız kitâb ehlinin sözlerini tasdik etmeyin; onları tekzîb de etmeyin. Siz şunu söyleyin: Biz Allah'a inandık ve
bize indirilene; îbrâhîm'e, ismail'e, İshâk'a, Ya'kûb'a ve torunlarına indirilenlere; Musa'ya, isa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabb 'teri katından verilen kitâblara îmân ettik; onlardan hiçbirini diğerinden
ayırmayız. Biz Allah'a teslim olmuşlarız" (ei-Bakara: i36)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Kitab, Ehl-i kitap ile ilişkiler
Ehl-i kitap
"Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberindendir. Meryem 7 onların hangisi himayesine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarında yoktun" (Âlu İmrân: 44) 109.
İbn Abbâs da: Onlar kur'alarını attılar. (Ürdün Nehri'ne attıkları) kalemler, suyun akışıyle beraber aktılar. Zekeriyyâ'nın kalemi ise suyun akışına üstün geldi ve Zekeriyyâ, Meryem'i himayesine aldı, demiştir. Allah'ın: "Fe sâheme fe kâne mine mudhadıyn" (es-safmt: i4i) kavlindeki "Sâheme", "Kur'a attı"; "Mine'l-mudhadıyn", "Mine'l-meshûmiyn(yânî kur'a çekilip yenilenlerden oldu)" demektir 110.
Ebû Hureyre: Peygamber (S) bir topluluğa yemîn teklif etti. Hepsi yemîn etmeye davrandılar. Bunun üzerine
Peygamber, evvelâ hangisinin yemîn edeceğini belirlemek üzere, aralarında kur'a çekilmesini emretti, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Yargı, Kur'a çekmek, bir davayla ilgili olarak
باب الصُّلْحِ مَعَ الْمُشْرِكِينَ . فِيهِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ . وَقَالَ عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « ثُمَّ تَكُونُ هُدْنَةٌ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ بَنِى الأَصْفَرِ » . وَفِيهِ سَهْلُ بْنُ حُنَيْفٍ وَأَسْمَاءُ وَالْمِسْوَرُ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25437, Buhari, Sulh, 7(bab başlığı)
Hadis:
باب الصُّلْحِ مَعَ الْمُشْرِكِينَ . فِيهِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ . وَقَالَ عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « ثُمَّ تَكُونُ هُدْنَةٌ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ بَنِى الأَصْفَرِ » . وَفِيهِ سَهْلُ بْنُ حُنَيْفٍ وَأَسْمَاءُ وَالْمِسْوَرُ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Müşriklerle Barış(In Hükmünü Beyân) Babı
Müşriklerle barış konusunda Ebû Sufyân(Sahr ibn Harb)'dan Hırakliyus'la ilgili hadîs vardır
Avf ibn Mâlik de, Peygamber(S)'den: "Sonra sizinle Asfar oğulları (yânî Rumlar) arasında bir mütâreke, yânî bir barışma olur" dedi Yine bu konuda Sehl ibn Huneyf, Esma bintu Ebî Bekr ve Mısver ibn Mahreme de Peygamberden hadîs rivayet etmişlerdir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Savaş, ve Barış