باب الشُّرُوطِ فِى النِّكَاحِ. وَقَالَ عُمَرُ مَقَاطِعُ الْحُقُوقِ عِنْدَ الشُّرُوطِ . وَقَالَ الْمِسْوَرُ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ذَكَرَ صِهْرًا لَهُ فَأَثْنَى عَلَيْهِ فِى مُصَاهَرَتِهِ فَأَحْسَنَ قَالَ « حَدَّثَنِى فَصَدَقَنِى ، وَوَعَدَنِى فَوَفَى لِى » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14632, Buhari, Nikah, 53(bab başlığı)
Hadis:
باب الشُّرُوطِ فِى النِّكَاحِ. وَقَالَ عُمَرُ مَقَاطِعُ الْحُقُوقِ عِنْدَ الشُّرُوطِ . وَقَالَ الْمِسْوَرُ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ذَكَرَ صِهْرًا لَهُ فَأَثْنَى عَلَيْهِ فِى مُصَاهَرَتِهِ فَأَحْسَنَ قَالَ « حَدَّثَنِى فَصَدَقَنِى ، وَوَعَدَنِى فَوَفَى لِى » .
Tercemesi:
Nikâhta Halâl Olan Şartlar Babı
Umer ibn Hattâb da: Hukukun durak yerleri, şartların yanındadır, demiştir. el-Misver ibn Mahrame de şöyle demiştir:
Ben, Peygamber(S)'den işittim, kendisi bir damadını zikretti de onu dâmâdhğı hususunda övdü ve övgüsünü güzel yaptı:
"O bana söz söylediğinde doğru söyledi, va'd ettiğinde bana va'dini yerine getirdi" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ahit, Anlaşma, anlaşmalarda şartlara riayet,
Müslüman, Anlaşmalara riayet etmek, ahde vefa
Söz, sözde durmak, ahde vefa
باب بَيْعِ الْمُلاَمَسَةِ . وَقَالَ أَنَسٌ نَهَى عَنْهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13385, Buhari, Büyu, 62(bab başlığı)
Hadis:
باب بَيْعِ الْمُلاَمَسَةِ . وَقَالَ أَنَسٌ نَهَى عَنْهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bey'ü'l-Mülâmese (El Dokundurmakla Satiş) Babı
Enes: Peygamber (S) el dokundurmakla yapılan satıştan nehyetti, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, münabeze yoluyla
باب بَيْعِ الْمُنَابَذَةِ . وَقَالَ أَنَسٌ نَهَى عَنْهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13392, Buhari, Büyu, 63(bab başlığı)
Hadis:
باب بَيْعِ الْمُنَابَذَةِ . وَقَالَ أَنَسٌ نَهَى عَنْهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Munâbeze (Yânı Atışma) Satışı Babı
Enes: Peygamber (S), atışma suretiyle yapılan satıştan nehyetti, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, münabeze yoluyla
باب هَلْ يَبِيعُ حَاضِرٌ لِبَادٍ بِغَيْرِ أَجْرٍ وَهَلْ يُعِينُهُ أَوْ يَنْصَحُهُ. وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِذَا اسْتَنْصَحَ أَحَدُكُمْ أَخَاهُ فَلْيَنْصَحْ لَهُ » . وَرَخَّصَ فِيهِ عَطَاءٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13434, Buhari, Büyu', 68(bab başlığı)
Hadis:
باب هَلْ يَبِيعُ حَاضِرٌ لِبَادٍ بِغَيْرِ أَجْرٍ وَهَلْ يُعِينُهُ أَوْ يَنْصَحُهُ. وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِذَا اسْتَنْصَحَ أَحَدُكُمْ أَخَاهُ فَلْيَنْصَحْ لَهُ » . وَرَخَّصَ فِيهِ عَطَاءٌ .
Tercemesi:
Bâb- Şehirli Ücretsiz Olarak Koylunun Malını Onun Adına Satabilir Mi? Ona Yardımcı Olur Yahud Irşad Edip Nasihat Verir Mi? 182
Peygamber (S): "Sizin biriniz mü'm in. kardeşinden öğüt istediği zaman ona nasihat etsin" buyurmuştur. Atâ ibn Ebî Rebâh da şehirlinin köylü malını satmasına ruhsat vermiştir
باب بَيْعِ الْمُزَابَنَةِ ، وَهْىَ بَيْعُ الثَّمَرِ بِالتَّمْرِ وَبَيْعُ الزَّبِيبِ بِالْكَرْمِ وَبَيْعُ الْعَرَايَا . قَالَ أَنَسٌ نَهَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْمُزَابَنَةِ وَالْمُحَاقَلَةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14486, Buhari, Büyu', 82(bab başlığı)
Hadis:
باب بَيْعِ الْمُزَابَنَةِ ، وَهْىَ بَيْعُ الثَّمَرِ بِالتَّمْرِ وَبَيْعُ الزَّبِيبِ بِالْكَرْمِ وَبَيْعُ الْعَرَايَا . قَالَ أَنَسٌ نَهَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْمُزَابَنَةِ وَالْمُحَاقَلَةِ .
Tercemesi:
Kuru Hurmayı Yaş Hurma İle; Kuru Üzümü Yaş . Üzümle Satmaktan İbaret Olan Muzâbene Satışı Ve Arıyyeler Satışı Babı
Enes ibn Mâlik: Peygamber (S) muzâbene'den ve mühâkala'dan nehyetti, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, Ekini yetişmeden satmak (Muhakala)
Ticaret, Kabala satış (Müzabene)
باب ( وَرَبَائِبُكُمُ اللاَّتِى فِى حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَائِكُمُ اللاَّتِى دَخَلْتُمْ بِهِنَّ ) . وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ الدُّخُولُ وَالْمَسِيسُ وَاللِّمَاسُ هُوَ الْجِمَاعُ . وَمَنْ قَالَ بَنَاتُ وَلَدِهَا مِنْ بَنَاتِهِ فِى التَّحْرِيمِ ، لِقَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لأُمِّ حَبِيبَةَ « لاَ تَعْرِضْنَ عَلَىَّ بَنَاتِكُنَّ » . وَكَذَلِكَ حَلاَئِلُ وَلَدِ الأَبْنَاءِ هُنَّ حَلاَئِلُ الأَبْنَاءِ ، وَهَلْ تُسَمَّى الرَّبِيبَةَ ، وَإِنْ لَمْ تَكُنْ فِى حَجْرِهِ ، وَدَفَعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رَبِيبَةً لَهُ إِلَى مَنْ يَكْفُلُهَا ، وَسَمَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم ابْنَ ابْنَتِهِ ابْنًا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14566, Buhari, Nikah, 26(bab başlığı)
Hadis:
باب ( وَرَبَائِبُكُمُ اللاَّتِى فِى حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَائِكُمُ اللاَّتِى دَخَلْتُمْ بِهِنَّ ) . وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ الدُّخُولُ وَالْمَسِيسُ وَاللِّمَاسُ هُوَ الْجِمَاعُ . وَمَنْ قَالَ بَنَاتُ وَلَدِهَا مِنْ بَنَاتِهِ فِى التَّحْرِيمِ ، لِقَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لأُمِّ حَبِيبَةَ « لاَ تَعْرِضْنَ عَلَىَّ بَنَاتِكُنَّ » . وَكَذَلِكَ حَلاَئِلُ وَلَدِ الأَبْنَاءِ هُنَّ حَلاَئِلُ الأَبْنَاءِ ، وَهَلْ تُسَمَّى الرَّبِيبَةَ ، وَإِنْ لَمْ تَكُنْ فِى حَجْرِهِ ، وَدَفَعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رَبِيبَةً لَهُ إِلَى مَنْ يَكْفُلُهَا ، وَسَمَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم ابْنَ ابْنَتِهِ ابْنًا .
Tercemesi:
"Kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup himayenizde bulunan üvey kızlarınız size haram edildi.
Eğer onlarla zifafa girmemişseniz, size bir be's yok. Kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın karıları... " (en-Nisâ: 23).
İbn Abbâs şöyle demiştir: "Duhûl", "Mesîs", "Limâs" hepsi de cima'dan ibarettir. "Kadının çocuğunun kızları erkeğe haram kılınmakta, kadının kızları gibidir" diyen kimse, Peygamberin Ümmü Habîbe'ye karşı söylediği şu "Ve bir daha bana kızlarınızı ve kızkardeşlerinizi teklif etmeyiniz" hadîsini hüccet edinmiştir.
Yine böyle oğul çocuklarının zevceleri de haram kılınmakta oğulların halîleleri, yânî zevceleri gibidirler.
Kız erkeğin himayesinde olmasa da "Rabîbe = Üvey kız" ismi verilir mi? Peygamber (S) kendine âid bir üvey kızı -Zeyneb bintu Ümmi Seleme'yK onu bakıp besleyecek olan kimseye -Nevfel el-Eşcâî'ye- verdi. Ve Peygamber (S) kızının oğlu el-Hasen ibn Alfyi oğul diye isimledi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Evlilik, evliliğin engelleri, üvey kızla
Nikah,
Nikah, Evlenilmesi haram olan kadınlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14608, Buhari, Nikah, 38(bab başlığı)
Hadis:
باب إِذَا كَانَ الْوَلِىُّ هُوَ الْخَاطِبَ . وَخَطَبَ الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ امْرَأَةً هُوَ أَوْلَى النَّاسِ بِهَا فَأَمَرَ رَجُلاً فَزَوَّجَهُ . وَقَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ لأُمِّ حَكِيمٍ بِنْتِ قَارِظٍ أَتَجْعَلِينَ أَمْرَكِ إِلَىَّ قَالَتْ نَعَمْ فَقَالَ قَدْ تَزَوَّجْتُكِ . وَقَالَ عَطَاءٌ لِيُشْهِدْ أَنِّى قَدْ نَكَحْتُكِ أَوْ لِيَأْمُرْ رَجُلاً مِنْ عَشِيرَتِهَا . وَقَالَ سَهْلٌ قَالَتِ امْرَأَةٌ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَهَبُ لَكَ نَفْسِى فَقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ لَمْ تَكُنْ لَكَ بِهَا حَاجَةٌ فَزَوِّجْنِيهَا .
Tercemesi:
Velî Bizzat Kendisi Kadını İsteyen Olduğu Zaman (Caiz Olur Mu, Olmaz Mı?)
Mugîre ibn Şu'be (amcasının kızı olan) bir kadını istedi. Mugîre o kadına (nikâh velayetinde) insanların en yakını bulunduğu hâlde, o kadının veliliğini başka bir adama emr ve tahsîs etti de, o adam Mugîre'yi o kadınla evlendirdi.
Abdurrahmân ibn Avf da Kaarız kızı Ümmü Hakîm'e: — Sen evlendirme işini bana verir misin? dedi.
Kadın da:
— Evet veririm, deyince, Abdurrahmân: —Ben seni (talihlerin arasından fulânla) evlendirdim, dedi.
İbn Cureyc şöyle ded: Ben, Atâ ibn Ebî Rebâh'a: — Bir kadın var, onun bir amca oğlu kendisini istedi,
dedim. Atâ bana:
— Ben seni nikâh ettim sözüne şâhid tutsun yâhud kadının aşiretinden bîr adama, kadını onunla evlendirmesini emretsin! Dedi 88. Sehl ibn Sa'd (R) şöyle dedi: Bir kadın,
Peygamber(S)'e:
— Ben nefsimi Sana hibe ediyorum! dedi. Bunun üzerine başka bir adam:
— Yâ Rasûlallah! Şayet Sen'in bu kadına ihtiyâcın yoksa, onu benimle evlendir, dedi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Nikah,
Nikah, velinin evlendirmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14626, Buhari, Nikah, 50(bab başlığı)
Hadis:
باب قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى ( وَآتُوا النِّسَاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً ) . وَكَثْرَةِ الْمَهْرِ ، وَأَدْنَى مَا يَجُوزُ مِنَ الصَّدَاقِ ، وَقَوْلِهِ تَعَالَى ( وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا فَلاَ تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْئًا ) وَقَوْلِهِ جَلَّ ذِكْرُهُ ( أَوْ تَفْرِضُوا لَهُنَّ ) وَقَالَ سَهْلٌ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « وَلَوْ خَاتَمًا مِنْ حَدِيدٍ » .
Tercemesi:
Yüce Allah'ın: "Kadınların mehirleriniyürekten isteyerek ve Allah'tan bir atıyye olarak verin...” (en-Nisâ: 4) Kavli; Mehrin Çoğu Ve Caiz Olacak En Az Mikdârı Babı
Ve yine Yüce Allah'ın: "Eğer bir zevceyi bırakıp da yerine başka bir zevce almak isterseniz, öbürüne yüklerle (mehr) vermiş olsanız bile, içinden birşey almayın,.. " (en-Nisâ: 20) kavli ve yine zikri ulu olan Allah'ın: "Kendileriyle temas etmediğiniz yâhud kendilerine bir mehr ta yyîn eylemediğiniz kadınları boşamışsanız, bunda üzerinize vebal yoktur, -onları zengin olan kudretince, darda bulunan da hâlincema *rûf bir fâide ile fâidelendiriniz. Bu, iyilik etmek şiarında bulunanların üzerine bir borçtur" (el-Bakara: 236) kavli.
Ve Sehl ibn Sa'd da: Peygamber (S): "Velev demirden bir yüzük olsun (bulup kadına ver)" buyurdu, dedi.
İbn Umer ile Seleme ibnu'1-Ekva': Bu fidye âyetini, bundan bir âyet sonra gelen şu âyet nesh etti, demişlerdir
"0 ramazân ayı ki insanları irşâd için hakk furkaanı, hidayet delili beyyineler hâlinde, Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu ay hazarda ise onda oruç tutsun, kim de hasta yâhud seferde ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerden kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk istemiyor. Hem buyuruyor ki, sayıyı ikmâl eyleyesiniz de size hidâyet buyurduğu vech üzere Allah yı tekbir ile ululayasınız ve gerek ki (el-Bakara: 185)
İbn Ebî Leylâ tahdîs edip şöyle dedi: Bize Muhammed'in sahâbîleri şöyle tahdîs ettiler: Ramazân orucu nazil oldu. Bu onlara ağır geldi. Oruç tutmaya takat getirenlerden kimisi oruç tutmayı bıraktı da hergün bir fakîri doyurur oldu. Çünkü bu hususta kendilerine ruhsat verilmişti. Müteakiben oruç tutmaya gücü yetenlerin bu fidye verme ruhsatını "Oruç tutmanız sizin hakkınızda (yemenizden ve fidye vermenizden) daha hayırlıdır, eğer bilirseniz" (el-Bakara: 184) âyeti nesh edip kaldırdı da (mukîm ve kuvvetlilerin) hepsi oruç tutmakla emro-lundular
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Kavramlar, furkan
Nesh
Nesh, mensuh ayetler
Oruç, kaza ve keffareti
Oruç, seferde
باب كَانَ جِبْرِيلُ يَعْرِضُ الْقُرْآنَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ مَسْرُوقٌ عَنْ عَائِشَةَ عَنْ فَاطِمَةَ - عَلَيْهَا السَّلاَمُ - أَسَرَّ إِلَىَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَنَّ جِبْرِيلَ كَانَ يُعَارِضُنِى بِالْقُرْآنِ كُلَّ سَنَةٍ ، وَإِنَّهُ عَارَضَنِى الْعَامَ مَرَّتَيْنِ ، وَلاَ أُرَاهُ إِلاَّ حَضَرَ أَجَلِى » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13696, Buhari, Fedailu'l-Kur'an, 7(bab başlığı)
Hadis:
باب كَانَ جِبْرِيلُ يَعْرِضُ الْقُرْآنَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ مَسْرُوقٌ عَنْ عَائِشَةَ عَنْ فَاطِمَةَ - عَلَيْهَا السَّلاَمُ - أَسَرَّ إِلَىَّ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَنَّ جِبْرِيلَ كَانَ يُعَارِضُنِى بِالْقُرْآنِ كُلَّ سَنَةٍ ، وَإِنَّهُ عَارَضَنِى الْعَامَ مَرَّتَيْنِ ، وَلاَ أُرَاهُ إِلاَّ حَضَرَ أَجَلِى » .
Tercemesi:
Cibril Kur'ân'ı Peygambere Arzeder İdi
Mesrûk, Aişe'den; o da Fâtıma aleyhi's-selâm'dan şöyle demiştir: Peygamber () bana gizlice şöyle söyledi: "Her sene Cibril, Kur'ân'ı benimle bir kerre mukaabele ederdi. Bu sene iki defa mukaabele eyledi. Öyle sanıyorum ki, ecelim yaklaşmıştır"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Kur'ân okuyuşu