11734 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Osman b. Ömer, ona Yunus; (T) Bize Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdullah b. Ka'ab, ona da Ka'b b. Mâlik şöyle söylemiştir: Ka'b, Rasulullah (sav) döneminde mescide İbn Ebu Hadred'den alacağını (borcunu ödemesini) istedi. Bunun üzerine sesleri o derece yükseldi ki evinde bulunan Rasulullah (sav) seslerini işitti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onlara doğru çıkıp, odasının perdesini açtı ve Ka'b b. Malik'e seslenerek "Ey Ka'b!" dedi. Ka'b 'Lebbeyk! Ey Allah'ın Rasulü' deyince Rasul-i Ekrem (sav) eliyle "Yarısını indir." diye işaret etti. Ka'b da hemen 'İndirdim Ey Allah'ın Rasulü!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), (Abdullah b. Ebu Hadred'e hitaben) şöyle buyurdu:
"Şimdi kalk da (kalan) borcunu öde!"
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona Humeyd’in şöyle dediğini rivayet etti:
Enes’in zikrettiğine göre Nadr'ın kızı Rubey, bir kız çocuğunun ön dişini kırmıştı. Dişi kırılan o küçük kızın ailesine, ya affetmelerini ya da diyeti kabul etmelerini teklif ettiler. Ama onlar kabul etmedi ve Rasulullah'a (sav) geldiler. Rasulullah (sav) da kısas yapılmasına hükmetti. Kardeşi Enes b. Nadr “Rubey'in dişi mi kırılacak ey Allah'ın Rasulü, hayır seni hak ile gönderene yemin ederim ki onun ön dişi kırılmayacaktır” dedi. Rasulullah (sav) de "ey Enes, Allah'ın hükmü kısastır" buyurdu. Karşı taraf kısastan vazgeçip affettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah’ın kulları arasından, Allah’a yemin ile and verecek olsa, Allah’ın da yeminini doğru çıkartacağı kimseler vardır" buyurdu.
Fezârî, Humeyd'den onun da Enes'ten yaptığı rivayette "Kızın kavmi razı olup diyeti kabul ettiler" sözünü ziyade etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Mervan b. Muaviye arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdülvehhab, ona Ubeydullah, ona Vehb b. Keysan, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir:
Babam öldüğünde borçları vardı. Alacaklılarına, borca karşılık o senenin hurma mahsulünü teklif ettim. Onlar yeterli görmediler. Bunun üzerine ben Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve durumu O'na anlattım. Rasulullah (sav) "Hurmaları kesip depoya kaldırdığın zaman (bana bildir)" buyurdu. Ben Rasulullah'a (sav) haber verdim, yanında Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte geldi, mahsulün bereketlenmesi için dua etti ve "Alacaklıları çağır ve onlara alacaklarını tamamıyla öde" buyurdu. Ben babamın borçlu olduğu herkese alacaklarını ödedim. Geriye, yedisi acve altısı levn (bir çeşit hurma) yahut altısı acve yedisi levn olmak üzere on üç vesk hurma arttı. Akşam namazında Rasulullah (sav) ile karşılaştım ve O'na olanları anlattım. Rasulullah (sav) gülümsedi ve "Ebu Bekir ve Ömer'e git ve bunları o ikisine anlat" buyurdu. (Ben gidip, olanları anlatınca) Onlar “Rasulullah o duayı ettikten sonra, bunun böyle olacağını biz biliyorduk zaten” dediler.
Hişam'ın Vehb'den onun da Cabir'den naklettiği rivayette (akşam namazı yerine) ikindi namazı geçmektedir. Hz. Ebu Bekir'den ve Rasulullah'ın (sav) güldüğünden de bahsetmemiştir. Ayrıca o, 'babam otuz vesk borç bırakmıştı.' ibaresini de zikretmiştir.
İbn İshak'ın Vehb'den, onun da Cabir'den naklettiği rivayette ise (akşam namazı yerine) öğle namazı zikredilmektedir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hişam b. Urve arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdülvehhab, ona Ubeydullah, ona Vehb b. Keysan, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir:
Babam öldüğünde borçları vardı. Alacaklılarına, borca karşılık o senenin hurma mahsulünü teklif ettim. Onlar yeterli görmediler. Bunun üzerine ben Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve durumu O'na anlattım. Rasulullah (sav) "Hurmaları kesip depoya kaldırdığın zaman (bana bildir)" buyurdu. Ben Rasulullah'a (sav) haber verdim, yanında Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte geldi, mahsulün bereketlenmesi için dua etti ve "Alacaklıları çağır ve onlara alacaklarını tamamıyla öde" buyurdu. Ben babamın borçlu olduğu herkese alacaklarını ödedim. Geriye, yedisi acve altısı levn (bir çeşit hurma) yahut altısı acve yedisi levn olmak üzere on üç vesk hurma arttı. Akşam namazında Rasulullah (sav) ile karşılaştım ve O'na olanları anlattım. Rasulullah (sav) gülümsedi ve "Ebu Bekir ve Ömer'e git ve bunları o ikisine anlat" buyurdu. (Ben gidip, olanları anlatınca) Onlar “Rasulullah o duayı ettikten sonra, bunun böyle olacağını biz biliyorduk zaten” dediler.
Hişam'ın Vehb'den onun da Cabir'den naklettiği rivayette (akşam namazı yerine) ikindi namazı geçmektedir. Hz. Ebu Bekir'den ve Rasulullah'ın (sav) güldüğünden de bahsetmemiştir. Ayrıca o, 'babam otuz vesk borç bırakmıştı.' ibaresini de zikretmiştir.
İbn İshak'ın Vehb'den, onun da Cabir'den naklettiği rivayette ise (akşam namazı yerine) öğle namazı zikredilmektedir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbn İshak arasında inkıta vardır.
Bize Yakub, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Kasım b. Muhammed, ona da Âişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle bbuyurmuştur:
"Herkim bizim şu dinimizde olmayan bir bidat icat ederse, o bidat reddedilmiştir."
Bu hadisi Saîd ibn İbrahim'den Abdullah b. Cafer el-Mahramî ve Abdulvâhid b. Ebu Avn da rivayet etmiştir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahrame, onlara da Hz. Peygamber'in diğer sahâbileri şöyle haber vermiştir:
Süheyl b. Amr, Hudeybiye barışının yapıldığı gün, barış metnini yazımı sırasında, Hz. Peygamber'e (sav) koştuğu şartları dile getirirken “bizden sana bir adam gelirse, o senin dininde dahi olsa, onu bize geri vereceksin ve bizimle onun arasına girmeyeceksin” dedi. Müslümanlar bu şartı beğenmeyip, tepki gösterdiler. Kureyş elçisi Süheyl ise bu şartta diretti. Onun bunda ısrar etmesi üzerine, Peygamber (sav) de antlaşmayı bu şartı kabul ederek yazdırdı. Peygamber (sav), o gün Mekke'den kaçıp gelmiş olan Ebu Cendel'i de, babası Süheyl b. Amr'a geri verdi. Barış anlaşması müddeti içinde, Müslüman olarak gelmiş olsa da, Mekkelilerden Peygamber'e gelen her erkeği Peygamber muhakkak iade etti.
Daha sonra mümin kadınlar da muhacir olarak geldiler. Allah resulünün yanına çıkıp gelenlerden biri de Ukbe b. Ebu Muayt'ın kızı, genç bir hanım olan Ümmü Gülsüm'dü. Sonra ailesi gelerek Hz. Peygamber'den (sav) Ümmü Gülsüm'ü kendilerine geri vermesini istedi ama Peygamber (sav) Ümmü Gülsüm'ü ailesine vermedi. Çünkü kendisine gelen bu kadınlar hakkında Allah şu ayeti indirmiştir: "Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mihri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mihri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Mümtehine: 10).
Bize Kuteybe b. Saîd, ona ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Übeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhuma) şöyle rivayet etmişlerdir:
Bedevî Araplardan bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, Allah aşkına benim için Allah'ın Kitabı ile hükmet” dedi. Diğer davalı ise daha anlayışlı ve edepli bir şekilde “evet, aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve konuşmak için bana izin ver” dedi. Allah Rasulü (sav) "konuş" buyurdu. Adam “benim oğlum bu bedevinin yanında ücretli bir işçi idi. Bu adamın karısıyla zina etmiş. Bana, oğlum üzerine taşlama cezası lâzım geldiği haber verildi. Ben de bu adama yüz koyun ve bir de cariye fidye verip, oğlumu bu cezadan kurtardım. Sonra ben bunu ilim sahibi olanlara sordum. Onlar da bana, oğluma ancak yüz değnek vurma ve bir sene sürgün, bunun karısına da taşlama cezası lâzım geldiğini haber verdiler?” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda elbette Allah'ın Kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ile koyunlar sana geri verilir, oğluna da yüz değnek vurulup bir sene sürgün edilir" buyurdu. Sonra Üneys'e "Ey Üneys, bu adamın karısının yanına git. Eğer suçunu itiraf ederse, ona taşlama cezası uygula" buyurdu. Râvî der ki: Uneys, kadının yanına gitti. Kadın da suçunu itiraf etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kadının taşlanmasını emretti ve kadın taşlandı.
Bize Muhammed b. Ar’ara, ona Şu’be, ona Adiy b. Sâbit, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), şehre mal getirenleri (şehir dışında) karşılamayı ve Muhacir'in bedevi adına satıp almasını, kadının kız kardeşinin boşanmasını şart koşmasını, adamın kardeşinin pazarlığını yaptığı mal üzerine pazarlık yapmasını da yasakladı. Satışı kızıştırmak maksadıyla alıcıymış gibi fiyat vermeyi, süt hayvanının memelerinin bağlanmasını da yasakladı.
Bu hususta Muâz ve Abdussamed (Muhammed b. Ar’ara’ya) mutabaat etmişlerdir. Ğunder ve Abdurrahman ise (nehâ: yasakladı, yerine): “nuhiye: yasaklandı” demişlerdir. Âdem ise rivayetinde: “Nuhînâ: Bize yasaklandı” derken, en-Nadr ve Haccac b. Minhâl: “Neha: yasakladı” demişlerdir.
Bize Muhammed b. Ar’ara, ona Şu’be, ona Adiy b. Sâbit, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), şehre mal getirenleri (şehir dışında) karşılamayı ve Muhacir'in bedevi adına satıp almasını, kadının kız kardeşinin boşanmasını şart koşmasını, adamın kardeşinin pazarlığını yaptığı mal üzerine pazarlık yapmasını da yasakladı. Satışı kızıştırmak maksadıyla alıcıymış gibi fiyat vermeyi, süt hayvanının memelerinin bağlanmasını da yasakladı.
Bu hususta Muâz ve Abdussamed (Muhammed b. Ar’ara’ya) mutabaat etmişlerdir. Ğunder ve Abdurrahman ise (nehâ: yasakladı, yerine): “nuhiye: yasaklandı” demişlerdir. Âdem ise rivayetinde: “Nuhînâ: Bize yasaklandı” derken, en-Nadr ve Haccac b. Minhâl: “Neha: yasakladı” demişlerdir.
Bize Muhammed b. Ar’ara, ona Şu’be, ona Adiy b. Sâbit, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), şehre mal getirenleri (şehir dışında) karşılamayı ve Muhacir'in bedevi adına satıp almasını, kadının kız kardeşinin boşanmasını şart koşmasını, adamın kardeşinin pazarlığını yaptığı mal üzerine pazarlık yapmasını da yasakladı. Satışı kızıştırmak maksadıyla alıcıymış gibi fiyat vermeyi, süt hayvanının memelerinin bağlanmasını da yasakladı.
Bu hususta Muâz ve Abdussamed (Muhammed b. Ar’ara’ya) mutabaat etmişlerdir. Ğunder ve Abdurrahman ise (nehâ: yasakladı, yerine): “nuhiye: yasaklandı” demişlerdir. Âdem ise rivayetinde: “Nuhînâ: Bize yasaklandı” derken, en-Nadr ve Haccac b. Minhâl: “Neha: yasakladı” demişlerdir.