11586 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Velid ve Ebu Nuaym, onlara Âsım b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer, ona babası (Muhammed b. Zeyd), ona da İbn Ömer (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İnsanlar tek başına (yolculuk yapmanın tehlikesini) benim bildiğim (gibi) bilselerdi bir atlı geceleyin tek başına yol almazdı."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdula'lâ b. Abdul'alâ arasında inkıta vardır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muaz b. Muaz arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Cafer b. Avn, ona Süfyân, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Kabe'nin gölgesinde namaz kılardı. (O arada) Mekke'nin kırsalında deve kesilmişti. Ebu Cehil ve Kureyş'ten insanlar birilerini gönderip (kesilen devenin) derisini getirttiler ve onu Hz. Peygamber'in (sav) üzerine attılar. Fatıma gelip Nebî'nin üzerinden onu kaldırdı. Hz. Peygamber (sav) de "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum! Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum! Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum! Ebu Cehil b. Hişâm'ı, Utbe b. Rabî'a'yı, Şeybe b. Rabî'a'yı, Velid b. Utbe'yi, Übey b. Halef'i ve Ukbe b. Ebu Mu'ayt'ı sana havale ediyorum" buyurdu. Onların hepsini Bedir kuyusunda öldürülmüş olarak gördüm.
Ebu İshak der ki: Yedinci ismi unuttum. Yusuf b. İshak, Ebu İshak'tan naklen "Ümeyye b. Halef" ifadesini zikretmiştir. Şu'be de "Ümeyye" ya da "Übey" demiştir. Doğrusu "Ümeyye"'dir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şu'be b. Haccâc arasında inkıta vardır.
Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Şafak vakti, Hayberliler tarım aletleri omuzlarında tarlalarına giderken Hz. Peygamber (sav) onlara baskın yaptı. Hz. Peygamber'i gördükleri zaman Hayberliler “bunlar Muhammed ve askerleri, bunlar Muhammed ve askerleri!” diyerek kaçıp kalelerine sığındılar. Hz. Peygamber (sav) ellerini kaldırarak "Allâhu Ekber, Hayber harap oldu. Biz bir kavmin yurduna vardığımızda uyarılan düşmanın sabahı ne fenadır" buyurdu.
Biz ehlî eşekler elde edip onları pişirdik. Ardından Hz. Peygamber'in çağırtmacı “şüphesiz Allah ve Rasulü eşek etini size yasaklıyor” diye nida etti. Bu nida üzerine yemek tencereleri devrilip içindekiler döküldü.
Ali bu hadisi Sufyân'dan "Peygamber (sav) iki elini kaldırdı" şeklinde rivayet ederek, (Abdullah b. Muhammed'e) mütâbaat etmiştir
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ali b. el-Medînî arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Huzeyfe (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav) "İnsanlardan 'ben Müslümanım' diyenleri benim için yazın" buyurdu. Biz, ordu mevcudunu binbeşyüz kişi saydık ve “binbeşyüz kişi olduğumuz hâlde hala düşmandan mı korkacağız” dedik. Bir müddet sonra, kendimizi öyle bir fitne ile sınanmış gördüm ki, (o korku nedir bilmeyen er) kişi şimdi fitneden korkarak (cemaate gidemeyip evinde) yalnız başına namaz kılar oldu.
Bize Abdân, ona Ebu Hamza, ona da A'meş “onları beşyüz kişi olarak bulduk (saydık)” şeklinde rivayet etmiştir. Ebu Muâviye ise “Altıyüz ile yediyüz arası kadar” demiştir
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Hâzim arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Yahya; (T) Bana Muhammed b. Sabbâh, ona İsmail b. Zekeriyya, onlara Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Günah bir iş emredilmediği sürece, dinleyip itaat etmek gerekir. Günah bir emir verildiğinde ise ne dinlemek ne de itaat etmek söz konusudur."
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Huzeyfe (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Peygamber (sav) "İnsanlardan 'ben Müslümanım' diyenleri benim için yazın" buyurdu. Biz, ordu mevcudunu binbeşyüz kişi saydık ve “binbeşyüz kişi olduğumuz hâlde hala düşmandan mı korkacağız” dedik. Bir müddet sonra, kendimizi öyle bir fitne ile sınanmış gördüm ki, (o korku nedir bilmeyen er) kişi şimdi fitneden korkarak (cemaate gidemeyip evinde) yalnız başına namaz kılar oldu.
Bize Abdân, ona Ebu Hamza, ona da A'meş “onları beşyüz kişi olarak bulduk (saydık)” şeklinde rivayet etmiştir. Ebu Muâviye ise “Altıyüz ile yediyüz arası kadar” demiştir
Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiyy ve Sehl b. Yusuf, onlara Katâde, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Rı'l, Zekvân, Usayya ve Lıhyân oğulları kabilelerinden bâzı kimseler Hz. Peyamber'e (sav) gelip kendilerinin Müslüman olduklarını söyleyerek kendi kavimlerine karşı Peygamber'den yardım istediler. Peygamber (sav) de onlara Ensâr'dan yetmiş kişi ile yardım gönderdi. Enes der ki: Biz gönderilen o sahabîleri "Kurrâ" olarak isimlendiriyorduk. Onlar gündüzleri odun toplayıp, geceleyin de namaz kılarlardı. O yetmiş sahâbî onlarla birlikte yürüyüp Maûne Kuyusuna ulaştıklarında kabileler bunlara hainlik yaptılar ve bu Kur'an hafızı sahâbîleri öldürdüler. Bu hâdise üzerine Peygamber (sav) bir ay Rı'l, Zekvân, Lıhyânoğulları kabilelerine bedduâ ederek kunût yaptı.
Katâde der ki: Enes bize “"Dikkat edin, bizden kavmimize tebliğ ediniz ki, bizler Rabbimize kavuştuk. O bizden razı oldu ve bizleri de razı kıldı" sözlerini Kur'an olarak okuduk. daha sonra bu sözlerin tilâveti kaldırıldı" diye rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Eyyub es-Sahtiyânî arasında inkıta vardır.