11586 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Yahyâ, ona da Amra’nın rivayet ettiğine göre Aişe şöyle demiştir:
"Berîre özgürlüğünü kazanmak için yaptığı yazışma bedeli hususunda, kendisine yardım etmesi için gelmişti. Aişe ‘Dilersen senin sahiplerine kalan borcunu ben verebilirim, velilik hakkı da bana ait olur’, dedi. Berîre’nin sahipleri ‘Sen istersen ona (borcunun) kalanını verebilirsin’, dediler.
Süfyân bir keresinde ‘Sen istersen onun (Berîre’nin) hürriyetini ona verebilirsin. Bununla birlikte velâ hakkı, bizim olur’ dedi. Rasulullah (sav) gelince, Aişe Ona (sav) bu meseleyi sordu. O (sav), ‘Sen onu (Berîre’yi) satın alıp ona hürriyetini ver. Şüphesiz velâ hakkı, hürriyeti veren kimseye aittir.” buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) minberin üzerinde durdu. -Bir defasında Süfyân ‘Rasulullah (sav) minberin üzerine çıktı’ dedi- ve ‘Bir takım kimselere ne oluyor’ Allah’ın Kitabında olmayan şartlar öne sürüyorlar! Kim Allah’ın Kitabında bulunmayan bir şart koşarsa, isterse yüz defa şart koşmuş olsun, bundan dolayı onun bir hakkı bulunmaz’ buyurdu."
Bize Ali, ona Abdülvehhab ve Yahya, onlara Amra rivayet etti.
Cafer b. Avn ise Yahya’dan, o da Amra’dan ‘Ben Aişe’yi dinledim’ dediğini rivayet etti.
Bu rivayeti Malik’e Yahya, ona Amra, ona da Berîre nakletmiştir. Ancak ilgili rivayette “Peygamber (sav) minbere çıktı” ifadesi zikredilmemiştir.
Açıklama: Muallak hadis. Buhari ile Malik b. Enes arasında ta'lik vardır.
Bize İbn Ebu Meryem, ona Yahya, ona Humeyd, ona da Enes, Nebi’den (sav) rivayet etmiştir; (T)
Ali b. Abdullah dedi ki: Bize Halid b. el-Hâris, ona Humeyd, ona da Meymûn b. Siyâh, Enes b. Mâlik’e “Ey Ebu Hamza, kulun kanını (canını) ve malını haram kılan nedir?” diye sordu. Enes, “Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet getirir, kıblemize yönelir, namazımızı kılar, kestiğimizi yerse o kişi müslümandır. Artık müslümanın lehine olan, onun da lehinedir. Müslümanın aleyhine olan onun da aleyhinedir” dedi.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Said b. Ebu Meryem arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Hâlid, ona Said, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata rivayet etmiştir; (T) Bize Leys, ona Yezid b. Ebu Habib ile Yezid b. Muhammed, ikisine Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birkaç kişi ile birlikte oturuyordu. Hz. Peygamber'in (sav) namazını söz konusu ettik. Ebu Humeyd es-Saidî dedi ki:
"Ben aranızda Rasulullah’ın (sav) namazını nasıl kıldığını en iyi belleyeninizim. Ben onu şöyle namaz kılarken gördüm: Tekbir aldığı vakit ellerini omuzlarının hizasına getirirdi. Rükûa vardığı vakit diz kapaklarını elleriyle iyice tutar ve sırtını yere doğru bükerdi. Başını kaldırdığı vakit her bir omuru yerli yerince dönünceye kadar doğrulurdu. Secdeye vardığında ellerini yaymaksızın ve toplamaksızın yere koyar, ayaklarının parmak uçları da kıbleye bakardı. İki rekâtın sonunda oturdu mu, sol ayağının üzerine oturur, sağ ayağını dikerdi. Son rekâtta oturduğu vakit sol ayağını öne geçirir, diğerini diker ve kaba etleri üzerine otururdu."
Leys, Yezid b. Ebu Habib'den, Yezid, Muhammed b. Halhale'den, İbn Halhale de İbn Atâ’dan dinlemişlerdir. Ebu Salih, Leys’den rivayetle ‘her bir omuru’ demiştir. İbn Mübârek de Yahya b. Eyyub'den, o Yezid b. Ebu Habib'den, o da Muhammed b. Amr'den rivayetle 'her bir omur' şeklinde nakletmiştir.
Açıklama: Buhari ile Abdullah b. Salih arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Hâlid, ona Said, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata rivayet etmiştir; (T) Bize Leys, ona Yezid b. Ebu Habib ile Yezid b. Muhammed, ikisine Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birkaç kişi ile birlikte oturuyordu. Hz. Peygamber'in (sav) namazını söz konusu ettik. Ebu Humeyd es-Saidî dedi ki:
"Ben aranızda Rasulullah’ın (sav) namazını nasıl kıldığını en iyi belleyeninizim. Ben onu şöyle namaz kılarken gördüm: Tekbir aldığı vakit ellerini omuzlarının hizasına getirirdi. Rükûa vardığı vakit diz kapaklarını elleriyle iyice tutar ve sırtını yere doğru bükerdi. Başını kaldırdığı vakit her bir omuru yerli yerince dönünceye kadar doğrulurdu. Secdeye vardığında ellerini yaymaksızın ve toplamaksızın yere koyar, ayaklarının parmak uçları da kıbleye bakardı. İki rekâtın sonunda oturdu mu, sol ayağının üzerine oturur, sağ ayağını dikerdi. Son rekâtta oturduğu vakit sol ayağını öne geçirir, diğerini diker ve kaba etleri üzerine otururdu."
Leys, Yezid b. Ebu Habib'den, Yezid, Muhammed b. Halhale'den, İbn Halhale de İbn Atâ’dan dinlemişlerdir. Ebu Salih, Leys’den rivayetle ‘her bir omuru’ demiştir. İbn Mübârek de Yahya b. Eyyub'den, o Yezid b. Ebu Habib'den, o da Muhammed b. Amr'den rivayetle 'her bir omur' şeklinde nakletmiştir.
Açıklama: Buhari ile Yahya b. Bükeyr arasında inkita vardır.
Ben rüyamı Hafsa'ya, Hafsa da Rasulullah'a anlattı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Abdullah ne iyi bir adamdır! Keşke gecenin bir kısmında kalkıp da namaz kılmayı alışkanlık haline getirse."
Açıklama: İsnadı için bk. B001121, B001121-2
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Yahyâ, ona da Amra’nın rivayet ettiğine göre Aişe şöyle demiştir:
"Berîre özgürlüğünü kazanmak için yaptığı yazışma bedeli hususunda, kendisine yardım etmesi için gelmişti. Aişe ‘Dilersen senin sahiplerine kalan borcunu ben verebilirim, velilik hakkı da bana ait olur’, dedi. Berîre’nin sahipleri ‘Sen istersen ona (borcunun) kalanını verebilirsin’, dediler.
Süfyân bir keresinde ‘Sen istersen onun (Berîre’nin) hürriyetini ona verebilirsin. Bununla birlikte velâ hakkı, bizim olur’ dedi. Rasulullah (sav) gelince, Aişe Ona (sav) bu meseleyi sordu. O (sav), ‘Sen onu (Berîre’yi) satın alıp ona hürriyetini ver. Şüphesiz velâ hakkı, hürriyeti veren kimseye aittir.” buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) minberin üzerinde durdu. -Bir defasında Süfyân ‘Rasulullah (sav) minberin üzerine çıktı’ dedi- ve ‘Bir takım kimselere ne oluyor’ Allah’ın Kitabında olmayan şartlar öne sürüyorlar! Kim Allah’ın Kitabında bulunmayan bir şart koşarsa, isterse yüz defa şart koşmuş olsun, bundan dolayı onun bir hakkı bulunmaz’ buyurdu."
Bize Ali, ona Abdülvehhab ve Yahya, onlara Amra rivayet etti.
Cafer b. Avn ise Yahya’dan, o da Amra’dan ‘Ben Aişe’yi dinledim’ dediğini rivayet etti.
Bu rivayeti Malik’e Yahya, ona Amra, ona da Berîre nakletmiştir. Ancak ilgili rivayette “Peygamber (sav) minbere çıktı” ifadesi zikredilmemiştir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nafi‘, ona Abdullah b. Ömer’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav), Usame b. Zeyd, Bilal ve Osman b. Talha el-Hacebî ile birlikte Kâbe’nin içine girdi, üzerine kapıyı kapattı ve içinde bir süre kaldı. Dışarı çıktığı zaman ben Bilal’e: Nebi (sav) ne yaptı? diye sordum. O: Bir sütunu sol tarafına, bir diğerini sağına, üç sütunu da arkasına aldı, dedi. -O gün, Beyt altı sütün üzerine bina edilmişti.- Sonra namaz kıldı.
İsmail bize dedi ki: Bana Malik tahdis etti ve: (Bilal bu rivayette) iki sütunu da sağına aldı, demiştir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Hâlid, ona Said, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata rivayet etmiştir; (T)
Bize Leys, ona Yezid b. Ebu Habib ile Yezid b. Muhammed, ikisine Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birkaç kişi ile birlikte oturuyordu. Hz. Peygamber'in (sav) namazını söz konusu ettik. Ebu Humeyd es-Saidî dedi ki:
"Ben aranızda Rasulullah’ın (sav) namazını nasıl kıldığını en iyi öğrenenizim. Ben onu şöyle namaz kılarken gördüm: Tekbir aldığı vakit ellerini omuzlarının hizasına getirirdi. Rükûya vardığı vakit diz kapaklarını elleriyle iyice tutar ve sırtını yere doğru bükerdi. Başını kaldırdığı vakit her bir omuru yerli yerince dönünceye kadar doğrulurdu. Secdeye vardığında ellerini yaymaksızın ve toplamaksızın yere koyar, ayaklarının parmak uçları da kıbleye bakardı. İki rekâtın sonunda oturdu mu, sol ayağının üzerine oturur, sağ ayağını dikerdi. Son rekâtta oturduğu vakit sol ayağını öne geçirir, diğerini diker ve kaba etleri üzerine otururdu."
Leys, Yezid b. Ebu Habib'den, Yezid, Muhammed b. Halhale'den, İbn Halhale de İbn Atâ’dan dinlemişlerdir. Ebu Salih, Leys’den rivayetle ‘her bir omuru’ demiştir. İbn Mübârek de Yahya b. Eyyub'den, o Yezid b. Ebu Habib'den, o da Muhammed b. Amr'den rivayetle 'her bir omur' şeklinde nakletmiştir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Hâlid, ona Said, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata rivayet etmiştir; (T)
Bize Leys, ona Yezid b. Ebu Habib ile Yezid b. Muhammed, ikisine Muhammed b. Amr b. Halhale, ona da Muhammed b. Amr b. Ata şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birkaç kişi ile birlikte oturuyordu. Hz. Peygamber'in (sav) namazını söz konusu ettik. Ebu Humeyd es-Saidî dedi ki:
"Ben aranızda Rasulullah’ın (sav) namazını nasıl kıldığını en iyi öğrenenizim. Ben onu şöyle namaz kılarken gördüm: Tekbir aldığı vakit ellerini omuzlarının hizasına getirirdi. Rükûya vardığı vakit diz kapaklarını elleriyle iyice tutar ve sırtını yere doğru bükerdi. Başını kaldırdığı vakit her bir omuru yerli yerince dönünceye kadar doğrulurdu. Secdeye vardığında ellerini yaymaksızın ve toplamaksızın yere koyar, ayaklarının parmak uçları da kıbleye bakardı. İki rekâtın sonunda oturdu mu, sol ayağının üzerine oturur, sağ ayağını dikerdi. Son rekâtta oturduğu vakit sol ayağını öne geçirir, diğerini diker ve kaba etleri üzerine otururdu."
Leys, Yezid b. Ebu Habib'den, Yezid, Muhammed b. Halhale'den, İbn Halhale de İbn Atâ’dan dinlemişlerdir. Ebu Salih, Leys’den rivayetle ‘her bir omuru’ demiştir. İbn Mübârek de Yahya b. Eyyub'den, o Yezid b. Ebu Habib'den, o da Muhammed b. Amr'den rivayetle 'her bir omur' şeklinde nakletmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zührî, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bir defasında attan düştü -Sufyan 'min feresin' yerine belki de 'an feresin' demişti- sağ tarafında ezikler oluştu. Biz de hasta ziyareti yapmak üzere yanına girdik. Derken namaz vakti geldi. Peygamber (sav) bize oturarak namaz kıldırdı, biz de oturduk. -Sufyan bir defasında: Biz de oturarak namaz kıldık, şeklinde söyledi.- Hz. Peygamber (sav) namazı bitirince şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulmak için imam olmuştur. Buna göre imam tekbir aldığında, siz de tekbir alınız. Rukûya vardığında, siz de rükûya varınız. Rukûdan başını kaldırdığında siz de kaldırınız. Semiallâhu li-men hamide (Allah kendisine hamd edeni işitti) dediği zaman, Rabbenâ ve leke'l-hamd (Rabb'imiz hamd sanadır) deyiniz. Secde ettiğinde siz de secde ediniz."
Sufyan: Ma'mer de bu hadisi aynı şekilde mi nakletti? diye sordu. Ben (Ali b. Abdullah): Evet, dedim. Bunun üzerine Sufyan şöyle dedi: Ma'mer, Gerçekten bu hadisi ez-Zührî'den sağlam bir şekilde ezberlemiştir. ez-Zührî de Ma'mer'in söylediği gibi ve leke'l-hamdu (vav atıf harfi ile ve Hamd sanadır) demiştir. Ben de ez-Zührî'den, O'nun, sağ yanı ezildi, dediğini ezberledim. Biz ez-Zührî'nin yanından çıktığımızda İbn Cureyc: -Ben de yanında bulunurken- sağ bacağında ezikler oluştu, dedi.