11734 Kayıt Bulundu.
Bize Abdân, ona babası (Adem b. Ebu İyas), ona Şu'be, ona Katâde, ona Saîd b. Müseyyeb, ona İbn Ömer, ona da babasının (Ömer b. Hattab) (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle kabrinde azap görür."
Abdüla'lâ, bu hadis ile aynı içerikte olmak üzere; "Bize Yezîd b. Zürey', ona Saîd b. Müseyyeb, ona Katâde" diyerek başka bir rivayet nakletmiştir.
Âdem'in Şu'be'den naklettiği rivayet ise şöyledir: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle azap görür.
Açıklama: “Ta‘zîbü’l-meyyit” diye meşhur olan bu hadis, Hz. Peygamber'in niyâha diye bilinen yani câhiliye döneminde yasakladığı bir ağlayış şekline yöneliktir. İslâm’ın temel ilkelerine aykırı bir gelenek olan niyâha ağlayışının sergileneceği merasimi bizzat vasiyet eden kimselerin azap göreceğine dair bir hadistir, yoksa ölüsünün arkasından ağlayan Müslüman bireyin azap göreceğini ifade etmemektedir.
Bize Hakem b. Musa, ona Yahya b. Hamza, ona Abdurrahman b. Câbir, ona Kasım b. Muhaymira, ona da Ebu Bürde b. Ebu Musa (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"(Babam) Ebu Musa, hastalanmış ve başı ailesinden bir kadının kucağında iken bayılmıştı. Bu sebeple kadının ağlamasına mani olamamıştı. Kendisine geldiğinde 'Ben, Rasulullah'ın (sav) uzak durduğu kişilerden uzağım. Muhakkak ki Rasulullah (sav) musibetle karşılaşınca feryat figan eden, saçını başını yolan, elbisesini yırtan kişilerden uzaktır' dedi."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hakem b. Musa arasında inkita vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hakîm b. Hizâm'ın söylediğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurmuştur:
"Veren el alan elden üstündür. Öncelikle geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle başlamalısın. Sadakanın en iyisi (ailenin) ihtiyaçları karşılandıktan sonra verilen sadakadır. Dilenmeyeni ve haram işlerden uzak durmak isteyeni Allah saygın ve onurlu kılar; başkalarına muhtaç olmamaya çalışanı Allah (kendi kendine yeter bir mali imkana) kavuşturur."
Bize Ebu Nuaym, ona Said b. Ubeyd, ona Ali b. Rabîa, ona Muğire'nin (ra) rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Benim adıma yalan söylemek başka biri adına yalan söylemek gibi değildir. Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın." Muğire der ki: Yine Hz. Peygamber'i (sav) işittim şöyle buyurmuştur: "arkasından ağıt yakılan kimse, bu ağıttan dolayı azap görür."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona da İbn Münkedir, Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Uhud günü (şehit olan) babam, müsle yapılmış (organları tahrip edilmiş) bir halde getirilip Rasulullah'ın (sav) önüne bırakıldı. Üzerine bir kumaş parçası örtülmüştü. Örtüyü açmak istediğimde kavmim buna engel oldu. Sonra örtüyü açmak için tekrar yeltendiğimde yine engel oldular. Derken Rasulullah (sav) buyurdu ve örtü açıldı. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) bir kadının çığlığı duydu. 'Kimdir bu?' diye sorduğunda, 'Amr'ın kızıdır' veya 'Amr'ın kız kardeşidir' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Niçin ağlıyor ki?' ya da 'Ağlamasın! Zira melekler, ruhu semaya yükselinceye dek kanatlarıyla onu gölgelemektedirler' buyurdu."
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Zübeyd el-Yâmî, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman, ona Süfyan, ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyâs en-Nehaî), ona el-A'meş, ona Abdullah b. Mürre, ona Mesruk, ona da Abdullah'ın (b. Mesud) (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Ölen kişilerin ardından) yüzlerini tokatlayan, yaka bağır yırtan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kişiler bizden değildir."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Yahya, ona Amre, ona da Âişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir:
"(Mute Savaşı'nda) Zeyd b. Hârise, Cafer (b. Ebu Talib) ve Abdullah b. Ravâha'nın şehit oldukları haberi gelince, Hz. Peygamber (sav) oturdu. Hüznü yüzünden okunuyordu. Bu esnada ben de kapı deliğinden bakıyordum. Derken yanına bir adam geldi ve Cafer'ın ailesinin (çokça) ağladıklarını haber verdi. Hz. Peygamber (sav), adamdan kadınları ağlamaktan men etmesini istedi. Adam gitti ve ikinci kez geri geldi. Kadınlar onu dinlememişlerdi. Hz. Peygamber (sav) tekrar 'Onları ağlamaktan men et!' buyurdu. Adam üçüncü kez geldi ve 'Ya Rasulallah! Vallahi kadınlar bize baskın geldiler' dedi. Hz. Peygamber (sav) adama 'Onların ağzına toprak saç!' buyurdu. Bunun üzerine Âişe adama 'Allah burnunu yere sürtsün! Rasulullah'ın (sav) senden istediği şeyi bir türlü yapamadın. Rasulullah'ı da (sav) sıkıntısından kurtaramadın' diyerek kızdı."
Bize Amr b. Ali, ona Muhammed b. Fudayl, ona da Asım el-Ahvel, Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Peygamber (sav), (Maûne kuyusunda) yetmiş kadar kurrâ şehit edildi zaman bir ay boyunca kunut yaptı (katil müşriklere beddua etti). Ben Peygamber'in (sav) başka hiçbir şeye bu olaya üzüldüğü kadar üzüldüğünü görmedim."