Giriş


Açıklama: Hadisin metninde geçen son cümle -yani Rasulullah'ın cevabı- farklı anlamlara yorulmuştur. Kimi alimler tercümedeki gibi anlarken kimileri "Zaten sen onların sayesinde İslam'a girdin" diye yorumlamışlardır.

    Öneri Formu
9713 B001436 Buhari, Zekat, 24


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren değişik lafızlı kısım: اللهم اعط للمنفق خلفا وللمنسك تلفا

    Öneri Formu
9737 B001442 Buhari, Zekat, 27


    Öneri Formu
9717 B001438 Buhari, Zekat, 25


    Öneri Formu
9720 B001440 Buhari, Zekat, 26

Bize Hasan b. Abdülaziz, ona Yahya b. Hassan, ona Kureyş b. Hayyan, ona Sabit (b. Eslem), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte demirci olan Ebu Seyf'in yanına girdik. Ebu Seyf, İbrahim'in süt babasıydı. Rasulullah (sav), İbrahim'i aldı, onu öptü ve kokladı. Bundan sonra bir kere daha Ebu Seyf'in (evine) gittik. Bu defa İbrahim can veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ağlamaya başladı. Ardından Abdurrahman b. Avf (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen de mi ağlıyorsun? deyince, Rasulullah (sav) da; "Ey İbn Avf! Bu merhamettendir" buyurdu. Sonra da ağlamaya devam etti. Ardından şöyle buyurdu: "Göz ağlar, kalp üzülür. Biz ise, Rabbimizin razı olacağı sözden başka bir söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Bizler senin ayrılman sebebiyle üzüntülüyüz."
Bu hadisi Musa b. İsmail, Süleyman b. Mugîre'den; o da Sabit el-Bunânî'den, o da Enes b. Malik'ten (ra), o da Rasulullah'dan (sav) nakletmiştir.


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ الْعَيْنَ تَدْمَعُ ، وَالْقَلْبَ يَحْزَنُ ، وَلاَ نَقُولُ إِلاَّ مَا يَرْضَى رَبُّنَا

    Öneri Formu
9739 B001303 Buhari, Cenaiz, 43

Bize Asbağ’, ona İbn Vehb, ona Amr, ona Sa’id b. el-Hâris el-Ensari, Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Bir keresinde Sa’d b. Ubade bir hastalığa yakalanmıştı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav), Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebu Vakkas ve Abdullah b. Mes’ud ile birlikte Sa’d’ı ziyarete geldi. Sa’d’ın yanına girdiği zaman, onu aile fertleri tarafından kuşatılmış bir halde buldu. Resul-i Ekrem "Sa’d öldü mü?" diye sordu. Oradakiler 'Hayır ey Allah’ın elçisi! Ölmedi' dediler. Hz. Peygamber (duygulanıp) ağladı. Orada bulunanlar, Rasulullah’ın (sav) ağladığını görünce, onlar da ağladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "İşitmez misiniz? Şüphesiz ki, Allah gözyaşı ve kalp üzüntüsü sebebiyle azab etmez. Lakin" - mübarek diline işaret ederek- "işte bunun yüzünden ya azab eder, ya da merhamet eder. Şübhesiz ölü, ailesinin kendisine (yasaklanmış bir ağlayışla) ağlamasından dolayı azab görür" dedi. Hz. Ömer de (Cahiliyye adeti üzere) ağlandığında (ağlayanı) sopa ile döver, üzerine çakıl taşları atar ve toprak saçardı.


Açıklama: Buhârî, bu hadiste geçen, ailesinin feryadı sebebiyle ölünün azap göreceğine dair tehdidin, hayattayken ailesini bu konuda eğitmeyen kimseler için geçerli olduğunu belirtir. "Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun" (Tahrim 6) ve "Hepiniz çobansınız..." hadisini bu hususta delil olarak gösterir. Buhârî, hayatta iken ailesine gerekli uyarı ve bilgilendirmeyi yaptığı halde ailesi yine de arkasından ağlarsa böyle bir kimse için bu hadisteki tehdidin söz konusu olmadığını kaydeder. Bu hususta da "Kimse kimsenin günahını yüklenmez" (En'am 164) ayetini delil gösterir. Bkz. Buhârî, Cenâiz, 32.

    Öneri Formu
9741 B001304 Buhari, Cenaiz, 44

Bize Kuteybe, ona Cerir, ona A'meş, ona Ebu Vail, ona da Huzeyfe (ra) şöyle demiştir:

Ömer (ra) “Peygamber'in (sav) fitneden bahseden hadisini hanginiz ezberinde tutuyor?” diye sordu. Huzeyfe de­r ki: Ben “onu Rasulullah'ın (sav) dediği gibi ben ezberimde tutuyorum” dedim. Ömer “sen, O'na (Rasulullah'a) karşı çok cesursun. Peki nasıl­dır?” dedi. Huzeyfe der ki: (Rasulullah (sav):) "insanın ailesi, çocukları, komşusu yüzün­den uğradığı fitneyi namaz kılmak, sadaka vermek ve iyilik etmek ile örter" (buyurdu) dedim. -Ravi Süleyman (el-A'meş) der ki: Ebu Vâil (bu hadisi) "Namaz kılmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak..." şeklinde söylerdi.- Ömer “hayır; sormak iste­diğim bu fitne değil, ben denizin dalgalanması gibi dalgalanacak olan fitneyi sormak istiyorum” dedi. Huzeyfe der ki: ben “ey Müminlerin Emiri, o fitnenin seninle bir alakası yoktur. seninle onun arasında ki­litli bir kapı vardır” dedim. Ömer “kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?” diye sordu. Huzeyfe der ki: ben “açılmayacak, kırılacak” dedim. Ömer “şüphesiz olan şu ki, o kapı kırıldığı zaman ebe­den (yani kıyamete kadar) kilitlenemez” dedi. Huzeyfe der ki: Ben “evet” dedim. Ravi (Şakîk) der ki: Sahabe der ki: Biz Huzeyfe'ye “kapı kimdir?” diye sormaktan çekinip Mesruk'a “bunu Huzeyfe'ye sen sor” dedik. Ravi (Şakîk) der ki: Mesruk bunu Huzeyfe'ye sordu. Huzeyfe “Ömer'dir” dedi. Ravi (Şakîk) der ki: Biz Huzeyfe'ye “peki Ömer se­nin kastettiğin kimsenin kendisi olduğunu biliyor muydu?” dedik. Huzeyfe “evet, yarından evvel bir gece bulunduğunu bildiği gibi biliyordu. Çünkü ben ona içinde yalan yanlış olmayan bir hadis söy­ledim” dedi.


    Öneri Formu
9711 B001435 Buhari, Zekat, 23


    Öneri Formu
9714 B001437 Buhari, Zekat, 25


    Öneri Formu
9719 B001439 Buhari, Zekat, 26


    Öneri Formu
9726 B001441 Buhari, Zekat, 26