11586 Kayıt Bulundu.
Bize Adem, ona İbn Ebu Zi’b, ona Zuhrî, ona Ata b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Eyyüb el-Ensari'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav)şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz tuvalete girdiğinde kıbleye doğru yüzünü çevirmesin, sırtını da dönmesin. O halde siz doğu ya da batı yönüne dönünüz."
Bize Adem b. Ebu İyâs, ona Şube b. Haccâc , ona da Abdülaziz b. Suheyb'in rivayet ettiğine göre Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), tuvalete gireceğinde: "Allahüme eûzü bike mine'l-hubusi ve'l-habâis (Allah’ım, pislikten ve pis olmaktan sana sığınırım)" derdi.
(Buhârî dedi ki):
Muhammed b. Arare, bu hadîsi Şube'den rivayet etmekte Âdem b. Ebî İyâs'a mutâbaat etti. Ve Gunder, Şube'den naklinde: "Helaya geldiği zaman" dedi. Musa b. İsmaîl ise, Hammad b. Seleme'den olan rivayetinde: "Helaya girdiği zaman" dedi. Said b. Zeyd de şöyle dedi: Bize Abdülaziz b. Suheyb şöyle rivayet etti: "Helaya girmek istediği zaman"
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ Hubs ve habais kelimelerinin anlamları hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Hattâbî, hubus (hubs) erkek şeytan; habâis ise dişi şeytandır şeklinde bir açıklama yapmıştır. İbnü'l-A'râbî'ye göre ise hubus (hubs) Arap kelamında mekrûha karşılık gelmektedir. Diğer bir yorumda hubs ile Şeytan'ın; habâis ile günahların ifade edildiği belirtilmiştir. (Bk. Nevevî, Şerhu Sahih-i Müslim, IV, 71).
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzâî, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ve Urve b. Zübeyir, onlara da Hakîm b. Hizâm (ra) şöyle demiştir:
Ben Rasulullah'tan (dünyalık mal) istedim, verdi, sonra yine istedim, yine verdi. Ardından şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Şu dünya malı, yeşil, tatlıdır. Her kim bu malı gönül tokluğu ile elde ederse ona bereketli kılınır. Her kim de açgözlülük ile elde ederse ondan bereket kaldırılır ve o kimse yedikçe doymayan kimse gibi olur. Veren el alan elden hayırlıdır." Hakîm der ki: Ben “ey Allah'ın Rasulü, Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben şu dünyadan ayrılıncaya kadar Senden sonra hiçbir kimsenin malına elimi uzatmayacağım” dedim. Daha Ebu Bekir, Beytu'l-mâl'daki payını vermek üzere Hakim'i çağırmış, fakat Hakim, Ebu Bekir'in ihsanından hiçbir şey kabul etmemiştir. Sonra Ömer de onu, hakkını vermek için çağırmış, ondan da hiçbir şey kabul etmemiştir. Bunun üzerine Ömer “ey Müslümanlar topluluğu! Ben , Allah'ın kendisine ayırdığı bu ganimet payını, Hakim'e sundum ama o almayı reddediyor” demiştir. Hakîm, Peygamber'den (sav) vefat edinceye kadar hiçbir kimseden bir şey almamıştır.