11586 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Vehb ve Vehb b. Osman, onlara Musa b. Ukbe, ona Nâfi ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Sizlerden her hangi biriniz sofrada yemek yerken namaz için kamet getirilse bile yemeğini bitirene kadar acele etmesin."
Bu hadisi İbrahim b. Münzir, Vehb b. Osman’dan rivayet etmiştir. Vehb ise Medineli’dir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Züheyr b. Muaviye arasında inkita vardır.
Bize İsmail, ona Malik, ona da İbn Şihâb, Mahmud b. Rabî el-Ensârî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Itbân b. Malik gözleri görmediği halde kendi kavmine imamlık ederdi. O bir defasında Rasulullah'a (sav) “Ey Allah'ın Rasulü (sav), karanlık oluyor, sel oluşuyor; ben ise gözleri görmeyen bir kimseyim. Ardından ey Allah'ın Rasulü, benim evimdeki bir yerde namaz kıldır da ben orayı namazgah edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona gitti ve "Nerede namaz kıldırmamı istersin?" buyurdu. İtbân, evden bir yeri ona gösterdi, Rasulullah (sav) da orada namaz kıldırdı.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Hişam, ona babası (Urve b. ez-Zübeyr), ona da Ayşe (r.anha) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Akşam yemeği (sofraya) konulup da (akşam) namazı kılınmak üzere olursa (önce) akşam yemeğine başlayınız."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
“Akşam yemeği önünüze konulduğu vakit akşam namazını kılmadan yemeğe başlayınız. Acele edip de yemeğinizi bırakmayınız.”
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Ubeydullah, ona Nafi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Her hangi birinizin akşam yemeği (sofraya) konulup da (akşam) namazı kılınmak üzere olursa (önce) akşam yemeğine başlayınız. Kişi, yemeği bitirinceye kadar acele etmesin."
İbn Ömer’in önüne yemek konulur, (öte yandan) namaza başlanırdı da imamın kıraatini işittiği halde yemeği bitirmedikçe namaza gitmezdi.
Açıklama: Rivayet, İbn Hacer'e göre merfudur. Ayrıca, Kirmanî'nin ifade ettiği gibi rivayet, muallak değildir; önceki hadise atfolunmakla mevsuldür (Fethü'l-bari, Darü'l-Marife, II, 137).