Giriş

Bize Müsedded, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, ona Katâde, ona Nadr b. Enes, ona Beşîr b. Nehîk, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Her kim bir köle üzerinde (kendine düşen) payı yahut hisseyi bağışlayıp azat ederse, kölenin diğer hisseleri, eğer bir malı varsa bu kişinin malından ödenerek köle azat olur. Şayet malı yoksa, kölenin piyasa değeri tespit edilir, sonra o bedeli ödemesi için köle çok meşakkat verilmeden çalıştırılır"

Haccâc b. Haccâc, Ebân ve Musa b. Halef bu hadisi Katâde'den rivayet etmede (Saîd ibn Ebî Arûbe'ye) mutâbaat etmişlerdir.

Bu hadisi Şu'be kısaltmıştır.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebân b. Yezid arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280257 B002527-3 Buhari, Itk, 5

Bize Müsedded, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, ona Katâde, ona Nadr b. Enes, ona Beşîr b. Nehîk, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Her kim bir köle üzerinde (kendine düşen) payı yahut hisseyi bağışlayıp azat ederse, kölenin diğer hisseleri, eğer bir malı varsa bu kişinin malından ödenerek köle azat olur. Şayet malı yoksa, kölenin piyasa değeri edilir, sonra o bedeli ödemesi için köle çok meşakkat verilmeden çalıştırılır"

Haccâc b. Haccâc, Ebân ve Musa b. Halef bu hadisi Katâde'den rivayet etmede (Saîd ibn Ebî Arûbe'ye) mutâbaat etmişlerdir.

Bu hadisi Şu'be kısaltmıştır.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Musa b. Halef arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280258 B002527-4 Buhari, Itk, 5

Bize Übeydullah b. Saîd, ona Ebu Üsâme, ona İsmail b. Kays, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:

Ben (İslam'a girmek üzere) Medine'ye Peygamber'in huzuruna gelirken yolda “beni küfür diyarından kurtaracak bu gece ne uzun, ne zorlu bir gecedir” dedim. Ebu Hureyre der ki: Ve kölem de yolda benden kaçmıştı. Ebu Hureyre der ki: Peygamber'in (sav) huzuruna geldiğim zaman O'na biat ettim. O sırada köle çıkageldi. Rasulullah (sav) hemen ba­na hitaben "ey Ebu Hureyre, senin kölen bu mudur?" buyurdu. Ben de “artık o Allah rızası için hürdür” dedim ve o köleyi azat ettim.

Ebu Kureyb, Ebu Usâme'den yaptığı rivayette “hürdür” ifadesini kullanmadı.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Alâ arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280259 B002531-2 Buhari, Itk, 7

Bize İbn Ebu Meryem, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Mervân ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir:

Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mal­larını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esir­leri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu:

"Kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muva­fakat işinizi bize arz etsin" buyurdu.

İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.

Zuhrî der ki: Hevâzin esirlerinden bize ulaşan işte budur.
Enes de der ki: Abbas, Peygamber'e (sav) hitaben "ben kendim için fidye verdim, Akil için de fidye verdim" demiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Enes b. Malik arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280261 B002539-3 Buhari, Itk, 13

Bana İshak, ona Halid, ona Şeybânî, ona Saîd b. Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Bürde) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) Ebu Musa el-Eş'arî'yi (ra) Yemen'e gönderdi. Ebu Musa Hz. Peygamber'e içklerden hangisinin helal olduğunu sordu. Hz. Peygamber (sav) "bu (içkiler) nelerdir" diye sordu. Ebu Musa da "Bit' ve Mizr" cevabını verdi. Ebu Bürde'ye "Bit' ve Mizr nedir?" dedim. O da "bit' baldan yapılan bir içki; Mizr ise arpadan yapılan içkidir" de­di. Hz. Peygamber (sav) Ebu Musa'ya hitaben "her sarhoşluk veren şey haramdır" buyurdu.

Bu hadisi Cerîr ve Abdulvâhid, Şeybânî'den, o da Ebu Bur­de'den rivayet etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Cerir b. Abdulhamid arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu

Bize Malik b. İsmail, ona Süfyân, ona Zührî, ona Übeydullah, ona da Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Halid (r.anhuma) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:

"Bir câriye zina ettiği zaman onu kamçılayın. Sonra yine zina ettiğinde onu yine kamçılayın. Sonra yi­ne zina ettiğinde ona yine kamçılama cezası uygulayın. Üçüncüde yahut dördüncüde o cariyeyi kıldan örülmüş (değersiz) bir ip karşılığında bile olsa satınız."


    Öneri Formu
280264 B002555-2 Buhari, Itk, 17

Bize İbn Ebu Meryem, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Mervân ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir:

Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mal­larını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esir­leri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu:

"Kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muva­fakat işinizi bize arz etsin" buyurdu.

İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.

Zuhrî der ki: Hevâzin esirlerinden bize ulaşan işte budur.
Enes de der ki: Abbas, Peygamber'e (sav) hitaben "ben kendim için fidye verdim, Akil için de fidye verdim" demiştir.


    Öneri Formu
280260 B002539-2 Buhari, Itk, 13

Bize Züheyr b. Harb, ona Cerîr, ona Umâre b. Ka'kâ, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:

“Temîm oğullarına sevgim hala devam etmektedir.”

Bana İbn Selâm, ona Cerîr b. Abdulhamid, ona Muğîre, ona Hâris, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre (ra); (T) Bize Ebu Umâre, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir:

Hz. Peygamber'in (sav) Temîm oğulları hakkında söylediği üç şeyi duyduktan sonra onlara olan sevgim daim oldu. Rasulullah onlar hakkında "ümmetimin Deccâl'a karşı en güçlü direniş gösterenleridir" buyurdu. Yine onların zekat malları geldiğinde Hz. Peygamber (sav) "bu mallar bizim kavmimizin sadakalarıdır" buyurdu. Âişe'nin elinde Temîm oğullarından esir bir cariye vardı. Rasulullah (sav), Âişe'ye: "Bu kadını azat et, çünkü o İsmail'in neslindendir" buyurdu.


    Öneri Formu
280262 B002543-2 Buhari, Itk, 13

Bize Muhammed b. Ubeydullah, ona İbn Vehb, ona Malik b. Enes, ona filancanın oğlu, ona Said el-Makburî, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
Başka bir tarikte Buhari demiştir ki: Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdürrezzak, ona Mam'er, ona Hemmâm, ona Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Biriniz dövdüğü zaman yüze vurmaktan sakınsın."


    Öneri Formu
280265 B002559-2 Buhari, Itk, 20

Bize Züheyr b. Harb, ona Cerîr, ona Umâre b. Ka'kâ, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:

“Temîm oğullarına sevgim hala devam etmektedir.”

Bana İbn Selâm, ona Cerîr b. Abdulhamid, ona Muğîre, ona Hâris, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre (ra); (T) Bize Ebu Umâre, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir:

Hz. Peygamber'in (sav) Temîm oğulları hakkında söylediği üç şeyi duyduktan sonra onlara olan sevgim daim oldu. Rasulullah onlar hakkında "ümmetimin Deccâl'a karşı en güçlü direniş gösterenleridir" buyurdu. Yine onların zekat malları geldiğinde Hz. Peygamber (sav) "bu mallar bizim kavmimizin sadakalarıdır" buyurdu. Âişe'nin elinde Temîm oğullarından esir bir cariye vardı. Rasulullah (sav), Âişe'ye: "Bu kadını azat et, çünkü o İsmail'in neslindendir" buyurdu.


    Öneri Formu
280263 B002543-3 Buhari, Itk, 13