Giriş

Bize Rabî b. Yahya el-Basrî, ona Zâide, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Ebu Bürde b. Ebu Musa, ona da babası (Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir:

Hz. Peygamber (sav) hastalandı "Ebu Bekir'e emrimi iletin, insanlara namaz kıldırsın" buyurdu. Âişe “Ebu Bekir şöyle şöyle (yufka yürekli) bir adamdır" dedi. Peygamber (sav) aynı emrini tekrarladı, Âişe de aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Ebu Bekir'e emrimi iletin! Sizler Yusuf Peygamber'in etrafındaki kadınlardansınız" buyurdu. Böylece Ebu Bekir, Rasulullah hayatta iken imam oldu.

Hüseyin, Zaide'den rivayetinde "yufka yürekli bir adam" demiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hüseyin b. Ali arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280642 B003385-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 19

Bize Hudbe b. Halid, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) onlara, İsra gecesini anlatıp şöyle buyurmuştur:

"Nihayet beşinci semâya geldi ve orada Harun'la karşılaştı. Cibril 'Bu Harun'dur, ona selâm ver' dedi. Ben de ona selâm verdim, o da selâmımı alarak 'merhaba sâlih kardeş ve sâlih peygamber' dedi."

Sabit ve Abbâd b. Ebu Ali, Enes'in bu hadisi Peygamber'den (sav) rivayetinde Katâde'ye mutâbaat etmişlerdir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abbâd b. Ebu Ali arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280645 B003393-3 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 22

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Davud Peygamber'e (Zebur'u) okumak kolaylaştırıldı. O binek hay­vanlarına eğer vurulmasını emreder, sonra da eğer vurulması bitmeden, (Zebur'u baştan sona) okuyup bitirirdi. Davud yalnız kendi el eme­ğiyle geçinirdi."

Yine bu hadisi Mûsâ b. Ukbe, Safvân'dan, o Atâ b. Yesâr'dan, o Ebu Hureyre'den o da Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Musa b. Ukbe arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280651 B003417-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 37

Bize Cüveyriye'nin kardeşinin oğlu Abdullah b. Muhammed b. Esmâ, ona Cüveyriye b. Esmâ, ona Malik, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Ubeyde, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım."


    Öneri Formu
280643 B003387-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 19

Bize Müsedded, ona Yahya; (T) bize Ebu Nuaym, o ikisine Süfyân, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Hiçbiriniz benim, Yunus'tan daha hayırlı olduğumu söylemesin."

Müsedded rivayetinde "Yunus b. Mettâ" demiştir.


    Öneri Formu
280650 B003412-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 35

Bana İshak b. İbrahim, ona Ravh b. Ubâde, ona Avf, ona Hasan, Muhammed ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Mû­sâ çok hayâlı, sıkı örtünen bir kimse idi. Kendisi hayâlı olmak istedi­ği için derisinden hiçbir şey görülmezdi. Bu hâlinden dolayı İsrailoğullarından bir kısım kimseler, sözleriyle ona eziyet edip 'Mûsâ cildindeki bir kusurdan dolayı bu kadar sıkı örtünmektedir. Onda ya baras denilen deri hastalığı, yahut (erkeklik organında) yumurtalarının şişmesi, ya da başka bir hastalık var' dediler. Allah da onların Mûsâ için söyledikleri kusurların olmadığını ortaya çıkarmak istedi. Mûsâ bir gün yalnız başına yıkanmak için soyundu, elbiselerini bir taş üzerine koydu, sonra yıkandı. Yı­kanması bitince elbiselerini almaya yöneldi. Bu sıra­da taş, elbiselerle yuvarlanıp gitti. Mûsâ da asasını alıp 'ey taş, elbisem, ey taş, elbisem' diyerek taşın peşinden koşmaya başladı ve İsrâîloğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onlar da Mûsâ'yı çıplak olarak ve Allah'ın yarattığı en güzel surette gördüler. Böylece Allah Musa'yı onların ithamlarından korumuş oldu. Taş orada durdu, Mûsâ elbisesini alıp giydi, ardından asasıyla taşı dövmeye başladı." Ebu Hureyre der ki: Vallahi o taşta Musa'nın vurma izinden üç yahut dört ya da beş darp izi kalmıştır.

İşte bu olay, Yüce Allah'ın şu buyruğunda ifade edilmiştir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah nazarında itibarlı bir kimse idi." (Ahzâb, 69).


    Öneri Formu
280646 B003404-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 28

Bana İshak b. İbrahim, ona Ravh b. Ubâde, ona Avf, ona Hasan, Muhammed ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Mû­sâ çok hayâlı, sıkı örtünen bir kimse idi. Kendisi hayâlı olmak istedi­ği için derisinden hiçbir şey görülmezdi. Bu hâlinden dolayı İsrailoğullarından bir kısım kimseler, sözleriyle ona eziyet edip 'Mûsâ cildindeki bir kusurdan dolayı bu kadar sıkı örtünmektedir. Onda ya baras denilen deri hastalığı, yahut (erkeklik organında) yumurtalarının şişmesi, ya da başka bir hastalık var' dediler. Allah da onların Mûsâ için söyledikleri kusurların olmadığını ortaya çıkarmak istedi. Mûsâ bir gün yalnız başına yıkanmak için soyundu, elbiselerini bir taş üzerine koydu, sonra yıkandı. Yı­kanması bitince elbiselerini almaya yöneldi. Bu sıra­da taş, elbiselerle yuvarlanıp gitti. Mûsâ da asasını alıp 'ey taş, elbisem, ey taş, elbisem' diyerek taşın peşinden koşmaya başladı ve İsrâîloğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onlar da Mûsâ'yı çıplak olarak ve Allah'ın yarattığı en güzel surette gördüler. Böylece Allah Musa'yı onların ithamlarından korumuş oldu. Taş orada durdu, Mûsâ elbisesini alıp giydi, ardından asasıyla taşı dövmeye başladı." Ebu Hureyre der ki: Vallahi o taşta Musa'nın vurma izinden üç yahut dört ya da beş darp izi kalmıştır.

İşte bu olay, Yüce Allah'ın şu buyruğunda ifade edilmiştir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah nazarında itibarlı bir kimse idi." (Ahzâb, 69).


    Öneri Formu
280647 B003404-3 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 28

Bize Yahya b. Musa, ona Abdurrezzak, ona Mamer, ona İbn Tavus, ona da babası (Tâvus b. Keysan'ın) rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:

Ölüm Meleği, Hz. Musa'ya (as) gönderildi. Melek yanına geldiğinde Hz. Musa, bir tokat atıp onun gözünü çıkardı. Ölüm Meleği, Rabbine geri döndü ve “beni, ölmeyi istemeyen bir kuluna gönderdin” dedi. Allah, ona gözünü geri verdi ve "Git ve ona, elini bir öküzün sırtının üzerine koymasını, elinin örttüğü her bir kıla karşılık kendisine bir yıl verildiğini söyle" buyurdu. Hz. Musa (as), kendisine bu haber ulaşınca "Ey Rabbim, Peki sonra ne olacak?" diye sordu. Allah "sonrası yine ölüm" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Musa "o halde şimdi olsun" dedi ve Allah'tan, kendisini, bir taş atımı mesafe kadar, mukaddes topraklara yaklaştırmasını, oraya yakın bir yere defnedilmesini istedi.

Ebu Hureyre der ki: Rasulullah'ın (sav) "eğer orada olsaydım kızıl kum tepesinin yanındaki yolun kenarında bulunan Musa'nın (as) kabrini muhakkak size gösterirdim" buyurmuştur.

Ravi der ki: Bize Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre bu hadisin bir benzerini Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
280648 B003407-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 31

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Saîd b. Müseyyeb ona Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:

Müslümanlardan bir adam ile Yahudilerden bir adam karşılıklı birbirlerine sövdüler. Müslüman ye­min ederken “Muhammed'i (sav) âlemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Yahudi de “Musa'yı alemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Bu arada Müslüman elini kaldırıp Yahudi'ye bir tokat yapıştırdı. Bunun üzerine Yahudi, Peygamber'e (sav) gidip kendisiyle Müslüman arasında olan biteni anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Çünkü insanlar kıyamet gününde (korkudan) bayılacaklar ve onlarla birlikte ben de bayılacağım. Ancak ilk ayılan ben olacağım. Bir de ne göreyim Musa, Arş'ın bir tarafından sıkıca tutuyor. O, bayılanlar arasındaydı da benden önce mi ayıldı yoksa Allah'ın (cc) bayılmaktan muaf tuttuğu kullarından mıydı? bilemiyorum."


    Öneri Formu
280649 B003408-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 31

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Usame b. Abdurrahman, onlara da Abdullah b. Amr (r.anhuma) şöyle demiştir:

Benim “vallahi yaşadığım müddetçe ben gündüzleri oruç tutacağım, geceleri de na­maz kılacağım” dediğim Rasulullah'a (sav) haber verilmiş. Rasulullah (sav) "'vallahi yaşadığım müddetçe ben gündüzleri oruç tutacağım, geceleri de na­maz kılacağım' diyen kimse sen misin" diye sordu. Ben “Evet, ben bu sözü söyledim” dedim. Rasulullah "sen bu ağır ibadeti yerine getirmeye güç yetiremezsin. Onun için bazen oruç tut, bazen tutma. Gecenin bir kısmında kalkıp namaz kıl ve bir kıs­mında uyu ve her aydan üç gün oruç tut. Çünkü sevaplar on misliyle karşılık bulur, böylece sen de bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olursun" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, ben bundan fazlasına da güç yetiririm” dedim. Hz. Peygamber (sav) "öyleyse bir gün oruç tut, iki gün oruç tutma" buyurdu. Abdullah der ki: Ben yine “bundan fazlasına da güç yetiririm” dedim. Rasulullah (sav) "öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma. İşte bu, Davud Peygamber'in orucudur. Bu, oruçların en dengelisidir" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, bundan fazlasına da güç yetiririm” dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "bundan daha faziletlisi yoktur" buyurdu.


    Öneri Formu
280652 B003418-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 37