11621 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. İsa, ona Anbese b. Abdülvahid, ona Hişam b. Urve, ona da babası Urve b. Zubeyr, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini aktarmıştır: "Rasulullah (sav) misvakla dişlerini temizliyordu. Yanında biri diğerinden daha yaşlı olan iki adam vardı. Misvakın fazileti ile ilgili Hz. Peygamber'e 'büyükle' yani misvakı yaşça büyük olana ver diye vahiy geldi."
Ahmed -İbn Hazm- şöyle dedi: Ebu Saîd -İbnü'l-A'râbî- bize 'Bu hadis Medine ehlinin teferrüd ettiği hadislerdendir' dedi.
Bize Ebu Davud, ona da Ebu Ca'fer Muhammed b. İsa şöyle dedi: 'Anbese b. Abdülvahid'i abdâlların mevâliden olduklarını bilmeden önce abdâl olarak zikrederdik.'
Açıklama: Bu hadisin Buhârî rivayetinde geçen olayın Hz. Peygamber'in (sav) rüyasında gerçekleştiği, o iki kişinin melek olduğu ifade edilmiştir. (Buhârî, Tahâre, 76, Hadis no: 246) Müslim ise bu olayın rüyada gerçekleştiği kanaatini hadisi kitabında rüya bölümünde (Kitâbu'r-rü'yâ, 19, hadis no: 2271) aktararak göstermiştir. Hadiste yeme, içme ve eşya kullanma gibi durumlarda başka tercih sebebi yoksa yaşı büyüklere öncelik verilmesi tavsiye edilmektedir. Hadiste Ebu Davud’un açıklamasında geçen abdâl (çoğulu budalâ) kavramı bizim kültürümüzde eren derviş gibi ifadelere karşılık gelmektedir. Hadis kaynaklarında Abdal ile ilgili birkaç rivayet yer almaktadır. Bu rivayetlerde; ümmet içinde her dönemde otuz ya da kırk abdâlın bulunacağı, ehl-i Şam’dan olacakları, ölen her abdâlın yerine bir başkasının geçeceği, yağmur suyu ile susuzluklarını giderecekleri, düşmanlarına karşı onlara yardım edilecekleri (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Beyrut: Risâle, 1421/2001, 2: 231, hadis no: 896; 37: 413 hadis no: 22751), namaz, oruç ve zekat gibi ibadetler sayesinde değil de cömertlik ve Müslümanlara karşı samimi olmalarından dolayı bu seviyeye eriştikleri (Taberânî, Mu’cemü’l-kebîr, Riyad, 1415/1994, 10:181, hadis no: 10390) gibi bilgiler yer almaktadır. Abdâl ile ilgili rivayetlerin tamamı çok zayıf ya da mevzu (uydurma) olarak değerlendirilmektedir. Bizzat Ahmed b. Hanbel kitabına aldığı rivayetin (, 37: 413 hadis no: 22751) hemen altında yaptığı değerlendirmede hadisin münker olduğunu ifade etmiştir. İbn Kayyim el-Cevzî el-Menâ’ru'l-münîf’inde bu tür hadislerin tamamını uydurma olarak nitelerken (Halep, 1390/1970, 137) Suyûtî ve Ali el-Kârî dışındaki muhaddisler de ya mevzu ya da çok zayıf hükmünü vermişlerdir. (Sehâvî, Mekâsıdü’l-hasene, Beyrut, 1405/1985, 43-47) Abdalların namaz, oruç, zekat gibi ibadetler sayesinde değil de cömertlik ve müminler karşı samimi olma özellikleri sayesinde bu mertebeye erişmeleri ve yine kendilerine yapılan kötülüğe iyilikle karşılık verme, zulmedenleri bağışlama gibi özellikleri ( Sehâvî, 44) Yunus Emre’nin “Döğene elsiz gerek / söğene dilsiz gerek / Derviş gönülsüz gerek / sen derviş olamazsın” dizelerini andırmaktadır.
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Hind, ona da Ümmü Seleme; (T) Bize Amr ve Yahya b. Said, onlara ez-Zührî, ona Hind, ona da Ümmü Seleme şöyle rivayet etmiştir:
Bir gece Nebî (sav) uyandı ve şöyle buyurdu:
"Subhânallah, bu gece ne fitneler indirildi ve ne hazineler açıldı! Odalardaki hanımları uyandırın. Dünyada nice giyinik kadın, ahirette çıplaktır."
Bize Adem, ona Şu'be, ona Hakem, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'in (sav) zevcesi teyzem Meymûne bt. Hâris'in evinde gecelemiştim. O gece Hz. Peygamber (sav) de orada idi. Rasûlullash (sav) yatsıyı kıldırdı, ardından evine geldi. Dört rekât namaz kıldı, sonra da uyudu. Ardından kalktı, "Çocukcağız uyudu mu?" diye, ya da buna benzer bir şey söyledi. Sonra namaza durdu, ben de onun sol tarafında durdum, ama beni sağına aldı. Beş rekât namaz kıldı, ardından iki rekât daha kıldı. Sonra uyudu, öyle ki horultusunu -yahut aynı manaya gelen "hatît" kelimesini zikretmiştir- işittim. Ardından mescide çıktı.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"İnsanlar, 'Ebu Hureyre çok hadis rivayet ediyor' diyorlar. (Halbuki) Allah'ın kitabındaki şu iki ayet olmasaydı hiç hadis rivayet etmezdim. Ardından 'İndirdiğimiz apaçık delilleri gizleyenler' ayetinden 'Rahîm'dir (Bakara, 2/159-160) kısmına kadar okudu. Muhacir kardeşlerimiz çarşı-pazarda (alış-verişle); Ensar kardeşlerimiz de ziraat ile meşgul iken Ebu Hureyre ise karın tokluğuna Rasulullah'ın (sav) yanında durur, onların bulunmadıkları (yerlerde) bulunur ve onların ezberlemediklerini ezberlerdi."
Açıklama: Hz. Ömer'in ''إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم غَلَبَهُ الْوَجَعُ'' sözü, mana dikkate alınarak, kasıtlı bir şekilde, ''Nebî (sav)'nin ağrısı gayet şiddetlendi'' şeklinde tercümeye yansıtılmıştır.